Kuzu, Anayasa Mahkemesinin gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül hakkında verdiği kararını, AA muhabirine değerlendirdi.
Tutukluluğun istisna, tutuksuz yargılamanın esas; davaların çabuk karara bağlanmasının esas olduğunu vurgulayan Kuzu, "Buna rağmen mahkeme tutuklama vermiştir, ona da saygı duyarım, o ayrı bir mesele. Fakat Anayasa Mahkemesi, kararını bunu aşan duruma getirmiş. Oradan bir nevi davanın özüne girerek, tam onu yapmaz gibi davranıyor ama ifade özgürlüğü, basın özgürlüğünü öne çıkararak, sanki bunlardan yargılanıyormuş gibi... Anayasa Mahkemesinin buraya kadar girme yetkisi yok" diye konuştu.
"Çok taşkın kullanıyor"
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruyu, alt mahkeme yerine geçerek karar alması için vermediklerini dile getiren Kuzu, kararın, o bölümünü yok saydığını, anlamının olmadığını bildirdi.
Kuzu, şunları kaydetti:
"Çünkü alt mahkeme yargılar, cezayı hak ediyorsa verir, beraatsa beraat verir. Mahkeme bireysel başvuruda, örneğin twitter kararında gördük, mahkemelerin yerine geçerek, karar verdi. Bu verdiği karar da o zaman çok tartışma konusu oldu. Herhalde bireysel başvuruyu, anayasal planda bir kez daha gözden geçirmek lazım. Bireysel başvuruyu biraz daha netleştirmek gerekir. Çünkü çok taşkın kullanıyor.
Benim şu anda 2 yıl önce açılmış davam var. Twitter'dan yapılan hakaret, küfürler. Bireysel başvuruda bulunduk, Adalet Bakanlığından görüş istendi. Bakanlık, 'Twitter üzerinden şahsiyet ve onur hakkı zedelenmiştir' görüşünde müspet görüş verdi. Mahkemenin karar vermesi lazım. Sırf twitter kapatılacak diye karar vermiyor. Twitter kapatılsın meselesi değil. Benim hakkımı koruması lazım. Benim hakkımı koruması için twitterın Türk mahkemelerini adam yerine koyması lazım. Verdiği kararları yok sayıyor, tanımıyor.
Ama bizimkiler sürekli twitteri kollayan kararlar veriyorlar. Adamlar vergi vermiyor, bizim kararlarımızı tanımıyorlar. Hakaret eden bölümü çıkarması gerekirken çıkarmıyor. Fransa, Almanya, İtalya; onlarınkini yerine getiriyor. Hem vergi vermiyor hem bizim kararı tanımıyor. Bizimkiler twitter lehine karar veriyorlar. Sırf hükümeti güç duruma sokalım diye. Başka ne olacak. Adam avukatını aldı geldi, masada görüşüyoruz, vergi ödemeyi kabul edecekler, bizim kararımızı tanıyacaklar. Tam o gün karar veriyorlar, bizi zayıflatmak için. Ben de buradan söylüyorum. Cumhurbaşkanımızın, benim açtığım davaya karar ver. Ey Anayasa Mahkemesi, madem karar veriyorsun, benimkine niye karar vermiyorsun? Bunlardan çok daha önceydi, 2 yıl geçti. Onur, haysiyet, şeref çok daha hafif kavramlar mı? Ağza alınmayacak küfürler... "