Dolar kurunun aşırı dalgalanması, tüketici güveninin azalması ve piyasaya enjekte edilen paranın azalması nakit sıkıntısı oluşturmaya başladı. Likiditenin 120 milyardan 80 milyar liraya düşürülmesinin dolaşımdaki para miktarını azalttığını, kaynağı daha pahalı hale getirdiğini, bu durumun da reel sektörde alacakları zora soktuğunu belirten iş dünyası temsilcileri, bunun sonucunda son dönemde nakit ödemelerin vadeliye dönmeye başladığını belirtti. Vadeli ödemelerin de daha fazla dilimlere uzadığını belirten iş dünyası, “Eğer ödeme 1-2 ay ise 6 ay sonrasına, 6 ayda ise 9, hatta 12 aya kadar uzamaya başladı” dedi. Özellikle kur sabitlemesinin, kamu ile çalışan büyük ölçekli firmalar üzerinde olumlu olduğunu, ancak bu firmalara iş yapan tedarikçilerin ise olumsuz etkilendiği belirtilerek, “Büyük firmalar, 3,80’den alınan ürün için ödemeyi 3,40’ta sabitleyip, o fiyat üzerinden KOBİ’ye ödemesini yapıyor. Zaten dar finansmanla gidildiği için KOBİ’ler zarar yazmaya başladı” ifadelerini kullandı.
Doğu Güneydoğu Sanayici ve İşadamları Dernekleri (DOGÜNSFİED) Başkanı Şahismail Bedirhanoğlu, piyasada nakit sıkıntısının önemli ölçüde hissedildiğini söyledi. Merkez Bankası’nın son dönemde aldığı tedbirlerle dolardaki artışı azaltmaya çalıştığını belirten Bedirhanoğlu, bunun olması gereken bir karar olduğunu, ancak piyasaların ciddi sıkışıklığı aşması noktasında bir adım olmadığını, sadece kur üzerindeki baskıyı hafifleteceğini düşündüğünü söyledi.
Öte yandan bankalardan kredi alma noktasında bölge işadamlarının sıkıntı yaşamaya devam ettiğini söyleyen Bedirhanoğlu, “Bankaların yapıcı bir tutum içinde olduklarını söylemek zor. İstanbul’da, Ankara’da belki böyle değil ancak, bölgede yatırımcının finansmana erişiminde halen sıkıntılar yaşanıyor. Mesela ‘kredi kapatsanız daha iyi olur’ diye müşteri üzerinde baskı oluşturuyor. Kredinizi kapattıysanız da ihtiyacınız olduğunda tekrar kullandırmıyor. Kredileri erken çağırma biraz azaldı, yeni kredi kullanma noktasında sıkıntılar var” diye konuştu.
Bilgi Sistemleri CEO’su Bekir Sami Nalbantoğlu ise kamu ile iş yapanlara kur sabitlemesinin büyük ölçekli firmalar açısından son derece olumlu olduğunu, ancak bunun KOBİ’lere yansımasının negatif olduğunu vurguladı. Nalbantoğlu, “Büyük firmalar, dolarla alım-satım yaptıkları işlerde, sabit kur imkanından yararlanırken, KOBİ’lerin alacağını da sabitliyor. Örneğin, 3,80’den alım yapılmış, ocakta ödemesi var. Firma, KOBİ’ye ‘ben 3,40’tan ödüyorum’ diyor. Kamunun kast ettiği bu değildi. Bunun KOBİ’ler üzerindeki etkisi olumsuz. Çünkü KOBİ, o firmaya sattığı ürünü, o günkü kur şartları üzerinden temin ediyor. KOBİ’nin bu parayı almıyorum deme şansı yok. ‘Alayım da ne olursa olsun’ diyor. Zaten dar finansmanla gittikleri için üyelerimizde çok ciddi zararlar var. Bu durumu, özellikle bilişim sektöründe çok yoğun görüyoruz” dedi. Kamunun kur sabitlemesinin, aslında borçları rahatlatmaya yönelik bir adım olduğunu ifade eden Nalbantoğlu, ancak bazı firmalar tarafından bu durumun istismar edildiğini öne sürdü. Kur üzerinden KOBİ’lerin zarara sokulduğunu ifade eden Nalbantoğlu, “Çünkü işlemciler yurt dışından dövizle ithal ediliyor. Bunu da dolarla satmak zorundasınız. Müşteri TL’ye dönüyor, ama malı aldığı firmalar hala dolarla tahsilatı yapıyor” dedi. Bazı firmaların da vadeleri uzattığını söyleyen Bekir Sami Nalbantoğlu, “1-2 aylık ödemeleri 6 aya çıkaranlar oldu. Bu da yüzde 1-3 arası karla çalışan KOBİ’leri zorluyor” ifadelerini kullandı. Akkuş Gayrimenkul Başkanı Abdülkadir Akkuş da piyasada satış tarafından biraz durgunluk olduğunu, ancak ihracat tarafından sıkıntı yaşanmadığını söyledi.
Orka Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, Merkez Bankası’nın kur ateşini düşürmek için aldığı önemlerle aslında elinde döviz bulunan yatırımcıları, bu dövizleri bozdurmaya teşvik ettiğini belirtti. Piyasaya enjekte edilen nakit oranının yüzde 30-35 azalmasının ise piyasalara vade yönünde etkisi olduğunu vurgulayan Orakçıoğlu, vadelerin uzadığını, bunun da sektörlere göre değiştiğini, bu vadenin de 6 ise 9 aya, 9 ay ise 12 aya yükseldiğini belirtti. Orakçoğlu, “Merkez Bankası açısından yaptığı politika, yapması gereken bir politika olarak değerlendiriyoruz, ancak piyasada bunun karşılığını iyi ölçümlemek gerekiyor. Biz daha fazla yatırım, üretim istiyoruz” ifadelerini kullandı.
İÇ PİYASADA LİKİDİTE DARLIĞI VAR
İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi, likidite daraltmanın, uzun süreli sürdürülebilecek bir politika olmadığını, bunun geçici bir önlem olduğunu, bu durumun uzun süreli olmasının iç piyasadaki firmalar açısından sıkıntıya neden olacağını kaydetti. İhracatçı açısından, şu anda bir sıkıntı olmadığını belirten İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi, “İç piyasa açısından vadeleri uzattığı söylenebilir, iç piyasada likidite darlığı söz konusu” açıklamasında bulundu.
KAPASİTE KULLANIMINDA DÜŞÜŞ
İmalat sanayinde kapasite kullanım oranı, 2017 yılı Ocak ayında, bir önceki aya göre 1 puan azalarak yüzde 75,5 seviyesinde gerçekleşti. Merkez Bankası’nın açıkladığı verilere göre, kapasite kullanım oranı aylık bazda dayanıklı tüketimde yüzde 72,5’ten yüzde 69,2’ye, dayanıksız tüketim mallarında yüzde 72,6’dan yüzde 71,0’e, tüketim malları için yüzde 72,6’dan yüzde 70,6’ya, gıda ve içecekte yüzde 71,2’den yüzde 70,0’e, ara malları için yüzde 76,7’den yüzde 75,5’e, yatırım malları için yüzde 77,6’dan yüzde 76,5’e geldi.
KREDİ FAİZLERİ ARTIYOR
Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) tarafından yapılan açıklamada ise dövizdeki hareketliliğin belirsizliklere neden olduğunu, bu nedenle insanların harcamaları ve yatırımları kısmaya başladığı belirtildi. ASKON açıklamasında, “İnsanlar önlerini görmek ve ne tarafa doğru evrilmeleri gerektiğine karar vermek istiyorlar. Dövizdeki hareketlilik insanları sıkıntıya sokuyor. Bir kısım müdahaleler yapılıyor ancak henüz istikrara kavuşabilmiş değil.” ifadelerini kullandı. Faiz artışlarının ise finansman ve dolayısıyla üretim maliyetlerine bir yük getirdiği belirtilen açıklamada, şöyle denildi: “Faiz, dövizi baskılamak için dolaylı da olsa kullanıma getirildiği anda bankalar kullandırdıkları tüm kredilere daha yüksek faiz tayin etmeye başlıyorlar. Vadelerde de ister istemez bir uzama söz konusu oluyor” denildi.
REEL KESİM GÜVENİNDE AZALIŞ
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ocak ayına ilişkin Reel Kesim Güven Endeksini açıkladı. Buna göre, reel kesim güveni, bir önceki aya göre 1,4 puan azalarak 97,0 seviyesinde gerçekleşti. İçinde bulunduğu sanayi dalındaki genel gidişat konusunda bir ay öncesine kıyasla daha iyimser olduğunu belirtenlerin oranı yüzde 4,7’ye, aynı kaldığını belirtenlerin oranı yüzde 63,8’e gerilerken, daha kötümser olduğunu belirtenlerin oranı yüzde 31,5’e yükseldi. Endeksler incelendiğinde, gelecek üç aydaki ihracat sipariş miktarı, sabit sermaye yatırım harcaması, gelecek üç aydaki üretim miktarı endeksi artış yönünde etkilenirken, genel gidişat, mevcut toplam sipariş miktarı, son üç aydaki toplam sipariş miktarı, gelecek üç aydaki toplam istihdam azalış yönünde etkilendi.