MELEK GEDİK | KARAR
Elif Çakır ile Yıldıray Oğur'un sunduğu Bi Karar Ver'e konuk olan Siyasal İletişim Uzmanı İbrahim Uslu, seçim tahminleri ile ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı.
Erken seçim beklediğini, nezaket ziyaretlerinin boşuna yapılmadığını belirten Uslu, CHP'li belediye başkanları için de "Bütün araştırmalarda Sayın İmamoğlu'nun oyu, seçimlerde aldığı oy civarında. 23 Haziran'daki seviyesinde. Bunu AK Parti'deki, karar alma sürecindeki insanlar da görüyor. Tepkinin dinmediğini, seçmenin hala orada kaldığını..." diye konuştu.
"23 HAZİRAN TAM BİR TRAVMA OLDU"
23 Haziran'da özellikle AK Parti'nin bir travma yaşadığını ifade eden Uslu, 30 yıllık belediyelerin kaybedildiğini hatırlatarak şunları kaydetti:
"Özellikle 23 Haziran seçimleri tam bir travmaydı. Cumhur İttifakı yerli yerindeyken, aralarında sıfır sorun varken bile seçim kaybedebiliyordu. Üstüne üstelik kaybettiler, hem de çok uğraşılmasına rağmen... Ellerinden gelen bütün çabayı gerçekten gösterdiler. Yapılabilecek her şey yapıldı, netice 10 puanlık fark. Üstelik kendi mahalleleri olarak gördükleri İstanbul'u... Çünkü neticede İstanbul AK Parti'nin kalesiydi, bu hareketin başladığı yerdi. Bu, göz korkuttu ve tehdidin boyutlarını gösterdi. Aslında o günden beri, yarın seçim olacakmış gibi sürekli seçmeni diri tutmaya çalışıyorlar."
"TEPKİSEL SÖYLEMİ ÇOK İYİMSER"
Oyların tepkisel olduğu yönündeki yorumların 'çok iyimser' olduğu aktaran Uslu, şöyle devam etti:
"Gördüğüm kadarıyla o günden sonra dönmediler. Özellikle belediyeler için yapılan araştırmalara baktığımızda 31 Mart'taki yerinde duruyorlar. İstanbul o açıdan çok özel bir örnek. İstanbul'da aslında muhalefetin potansiyeli ilk seçimdeki oyuydu. İkinci seçim, konjoktüre bir reaksiyondu. Fakat o gün, bugündür İstanbul'da reaksiyon hali devam ediyor.
Yapılan bütün araştırmalarda Sayın İmamoğlu'nun oyu, seçimlerde aldığı oy civarında. Biraz üstünü gören çalışmalar da var. 23 Haziran'daki seviyesinde. Bunu AK Parti'deki, karar alma sürecindeki insanlar da görüyor. Tepkinin dinmediğini, seçmenin hala orada kaldığını... Sadece İstanbul'da değil, CHP'ye kaybedilen bütün şehirlerde benzer bir durum var. Birçoğu açık ara 31 Mart'ın önünde gidiyor. Dolayısıyla giden oy geri dönmedi. Ve orada kalıcı hale gelmeye başladılar."
"ORTAK AYRILIRSA ERKEN SEÇİM KAÇINILMAZ"
23 Haziran'dan beri AK Parti'nin seçmenini diri tutmaya çalıştığını belirten Uslu "Benim gördüğüm, hükümetin bir seçim takvimi yok kafasında. Ama 'Herhalde seçime gitmek zorunda kalabilir' şeklinde bir öngörüsü var. Çünkü seçim takvimini belirlemek kendi elinde değil, bir ortağı var. Ortak ayrıldığı zaman erken seçim kaçınılmaz hale geliyor.
Ve ortağı ile de zaman zaman fikir ayrılıkları yaşadıklarını biliyoruz. Şu an için tansiyon düşmüş durumda. AK Parti, uzun zamandır sanki yarın seçim olacakmış gibi aslında sürekli hazır durmaya çalışıyor. Seçmenini diri tutmaya çalışıyor, bu da bir iletişim stratejisi" dedi.
Z KUŞAĞI NE İSTİYOR?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun SSK Genel Müdürlüğü dönemini kastederek "Z kuşağı bilmiyor. Bunları gençlerimize hatırlatmamız gerekiyor" sözlerinin ardından yeniden gündeme gelen Z kuşağı için de Uslu, dikkat çeken açıklamalarda bulundu:
"Z kuşağı, Y kuşağından bile daha bağımsız. Kendilerini bir parti kimliği ile tanımlamıyorlar. Apolitik falan da değiller, herşey den haberdarlar. Muhafazakar, sert özellikle ötekileştirici bir dil kullanan partiler açısından çok büyük bir dezavantaj. Bütün partilerin aslında bu kitle ile barışması gerekiyor."
Uslu'nun açıklamaları şöyle:
"Genç seçmen, Gezi ile birlikte AK Parti'den daha da uzaklaştı. Erdoğan, Z kuşağını ile temas kurmaktan bahsediyor fakat Boğaziçi'nde yaşananlar ortada. Popülist liderler, krizlerin üzerine geliyor fakat rasyonel politikalar üretemiyorlar. Sonra da siyasal kimlikleri kışkırtmaya başlıyorlar. Bunlar da ülkeden ülkeye değişiyor.
"MUHALEFET BLOĞU ÇOK RENKLİ"
Benim gördüğüm, hükümetin bir seçim takvimi yok kafasında. Ama 'Herhalde seçime gitmek zorunda kalabilir' şeklinde bir öngörüsü var. Çünkü seçim takvimini belirlemek kendi elinde değil, bir ortağı var. Ortak ayrılırsa erken seçim kaçınılmaz hale gelir.
Z kuşağı, Y kuşağından daha bağımsız. Z kuşağı bir yere yakın değil ama muhalefet tek çatı olunca oraya gidebiliyorlar. Z kuşağı asla ve asla apolitik değil. Cumhur İttifakı'na tepki duyan herkes artık diğer tarafta kendini hissedebiliyor. Çünkü karşı blok çok renkli. Tek bir parti yok, geniş bir muhalefet bloğu var. Şeytanlaştırılmasına rağmen seçmen gidip rahatça oyunu kullandı.
SAADET PARTİSİ PARÇALANIR MI?
Saadet parçalanır mı? Bunu söyleyen ben değilim, ben Sayın Asiltürk'ün yalancısıyım. Çünkü Asiltürk 'İttifak ile ilgili görüşümü şimdi söylersem, partide parçalanma olur. Seçime bir hafta kala söyleyeceğim' dedi. Dolayısıyla Saadet Partisi'nde de derin fikir ayrılıkları var. Nereden biliyoruz? Sayın Asiltürk'ün beyanlarından. Kamuoyu önünde tartışmalarına hiç alışkın değiliz.
CHP tabanı da değişmeye başladı, 'Kendi tabanımızla çok mutluyuz' anlayışı yıkılıyor. İstanbul seçimlerinde de bunu gördük. İçe kapanık CHP'li seçmen kitlesi artık 'Genişleyelim, büyüyelim' anlayışında.
Seçim olmayacaksa... Neden Akşener'e 'evine dön' çağrısı yapıldı? Neden bir haftada 3 tane nezaket ziyareti yapıldı? Son 20 yılda neden hiç nezaket ziyaretine ihtiyaç duyulmadı? Bunlar, erken seçim hazırlığı... Yoksa yapılanları bir anlamı yok."
Bi'Karar Ver'in ilk yarısına Boğaziçi Üniversitesi'ndeki polis müdahalesi damga vurdu.
"BOĞAZİÇİ'Nİ TAMAMEN SİYASİ BİR OLAYA ÇEVİRDİLER"
Protestoların rektöre yönelik olduğunu ve herhangi bir şiddet içermediğini belirten Oğur, "Boğaziçi Üniversitesi'ne haksız bir atama oldu, bunun protesto edileceği de belliydi. Fakat bir provokasyonla her şey değişti. Üniversite içinde kalmadı. Boğaziçi Üniversitesi'ndeki herkes LGBT'li oldu. Rektör ataması olayını adeta LGBT meselesine dönüştürdüler. Çünkü bunun dışında bir şey söyleyemiyorlar, fakat öğrencilerin protesto etmelerinin nedeni; rektör ataması.
Boğaziçi'ni tamamen siyasi bir olaya çevirdiler. Küçük bir Gezi ruh hali... Dini değerlere saldıran LGBT'liler... Bütün söylem, bunun üzerine kurulu. Melih Bulu da artık polisin tamamen devrede olduğunu söylemiş.
Boğaziçi'nde her kesimden öğrenci var. Başörtülü, dindar öğrenciler var. Dün gece açıklamalar yaptılar. Çok basit bir şey savunuyorlar: Bizim üniversitemizin geleneği var, buraya bu rektörü atayamazsın. Çok haklı çıktılar, çünkü rektör daha ilk gün üniversiteyi aşağılayan bir etiketle tweet attı. Oraya ait biri değil. 159 kişiyi gözaltına aldın, zaten üniversitede kaç kişi var? O zaman ülkenin 150 yıllık, en iyi üniversitesini Melih Bulu'ya uygun hale getirin... Şu an Boğaziçi'ni Melih Bulu için yok ediyorlar."
Gazetelere de tepki gösteren Oğur, şunları kaydetti: "Boğaziçi'nde yaşananlar Sabah'ta yok, ki geç basılan bir gazete. Hürriyet'te yok, böyle bir olay olmamış gibi. Fakat köşe yazarları maşallah yazmışlar. Onlar bu konuyu işlemişler ama haber değeri olarak halkımıza duyurma ihtiyacı duymamışlar."
"BİR GEZİ ÇIKARMAYA ÇALIŞIYORLAR"
"Onlar terörist değil. Onlar bu ülkenin evlatları, çocukları. Onlar, bu ülkenin parlak beyinleri. Terörist muamelesi gören bu çocuklar, devletini sevebilir mi? Ülkesinde kendisine gelecek bulabilir mi?
28 Şubat'ın üzerinden kaç yıl geçti? Barışabildik mi? Unutuldu mu bu ayıplar? Asla, unutulmadı" diyerek Boğaiçi'ndeki gözaltılara tepki gösteren Çakır da "İktidara yakın medya bir Gezi çıkarmaya çalışıyor. Boğaziçi'nde yaşananlardan memnunlar... Bu meselenin de çözülmesini istemiyorlar. Çünkü biz Boğaziçi ile ilgilenirken, peş peşe zamlar geliyor" diye konuştu.