Beyazperdeyi bu tutku kurtaracak

7. Kayseri Film Festivali'nde beyazperdenin sorunları da masaya yatırıldı: "Festivalde takip ettiğim söyleşilerde genç sinemacı adaylarının yoğun ilgisini gördüm. Metropoldekilerin aksine şöyle bir güzelliğe de şahit oluyoruz... Bir programa dinleyici olarak katılan gençler karşılarında 'başarmış' birini görünce ona üstün gelmeye çalışmak yerine, kendini hayal ettiği yere götürecek yolda işine yarayacak bilgileri zihnine kaydetme derdinde."

SALİHA SULTAN

Talas Belediyesi ev sahipliğinde gerçekleşen 7. Kayseri Film Festivali'nde, film gösterimlerinin yanı sıra sinema sektörünün problemlerine dair düzenlenen etkinlikler hem Türk sineması hem de Kayserili genç sinema heveslileri için oldukça verimli bir çalışma olarak festival tarihimize kaydoldu. Festivalde takip ettiğim söyleşilerde özellikle genç sinemacı adaylarının etkinliklere yoğun ilgisine şahit oldum. Birçoğu radyo-sinema-TV öğrencisi bu gençler, beyazperdede veya TV ekranında gördükleri filmler üzerine sinemaya dair bir fikir sahibiler elbette ama oyunculuk veya yönetmenlik ya da yapım süreçleri konularından yaşları ve hayat tecrübeleri nedeniyle oldukça tecrübesizler. Ayrıca, Anadolu'daki etkinliklerde, metropol şehirlerdekilerin aksine şöyle bir güzelliğe şahit oluyoruz: Bir programa dinleyici olarak katılan gençler, karşılarında hayal ettikleri işte tecrübe-makam-mevki sahibi, yani 'başarmış' birini gördüklerinde ona 'yüksek fikirlerini' anlatarak 'üstün gelmeye' çalışmak yerine, kendisini bulunduğu yerden hayal ettiği yere götürecek yolda işine yarayacak bütün bilgileri zihnine kaydetme derdinde.

Bu yüzden Anadolu'da, 'taşrada' düzenlenen etkinlikleri önemsemeli, bulunduğumuz her mecrada imkanlarımız dahilinde destek vermeliyiz. Her ne kadar 'Artık internet var, her şeye erişmenin kolay olduğu bir çağdayız' diye düşünsek de, bir yönetmenle, oyuncuyla, yapımcıyla karşı karşıya sohbet imkanı bulmak, göz göze gelmek bambaşka bir şey. Çünkü bazı şeyler hala ne mutlu ki sadece gönülden gönüle, insandan insana geçerek ilerliyor. Örneğin, TRT Ortak ve Dış Yapımlar Müdürü Faruk Güven ve yapımcı Halil Kardaş'ın katılımlarıyla Belkıs Bayrak moderatörlüğünde gerçekleşen 'Bağımsız Yapımlar İçin Ortak Yapım Süreci' etkinliğinde, Faruk Güven'in gençlere verdiği bilgiler, inanıyorum ki o salonda bulunan gençlerin sinemaya dair ufkunu hayli genişleterek, bambaşka bir perspektif oluşturdu.

"İçinizden birileri bir film çekmek istiyor ve niyeti uzun metraj ise bu işin ağır bir bütçesi var" diyen Güven, bu parayı toplamanın zorluğuna değinip, buna rağmen hayallerinden vazgeçmemelerini söyledikten sonra yaptığı konuşmada muazzam ipuçları ve cesaret verdi. Günümüzde cep telefonları ile dahi uzun metraj film çekenlerin olduğunu söyleyen Güven, bütçenin uluslararası sektörde iş yapmak için büyük bir sorun olabileceğini söyledi. Güven, bir kurumun 'didaktik' temsilcisi değil de, sektörde daha çok başarılı iş-insan görmek isteyen bir 'ağabey' tavrıyla yaptığı konuşmada Kültür ve Turizm Bakanlığının sinema desteğine internetten başvurmalarını, yolladıkları senaryoya en az 15 bin lira destek alabileceklerini, kısa film bütçelerinin ise bu yıl tamamının desteklendiğini aktardı. Herkesin yönetmen olmaya çalışmak yerine, görüntü yönetmenliği, kurgu, sesçi, ışıkçı gibi sektörün diğer iş kollarını da ciddiye almaları tavsiyesi ise, ne yapacağına karar veremeyen gençler için çok önemli bir ayrıntıydı. TRT'nin son yıllarda dünyanın önemli festivallerine iddialı yapımlar gönderen TRT Ortak Yapımı projesine de değinen Güven, Bakanlıktan destek alarak ilerleme kaydeden projelerin ardından kendi projelerine başvurabileceğini söylemesi ise umut vericiydi. Bir öğrenci projesinin bir yerden kabul almasının o işin önünü açacağını söyleyen Güven'in gençlere kısa filmle girdikleri bir kapıdan uzun metraj fırsatını yakalayarak çıkabileceklerini söylediği anlar ise salondaki birçok gençte 'Oturup hayal kurmak yerine, işin bir ucundan tutmalıyım' duygusunu muhakkak uyandırmış olmalı.

Bu samimi tavsiyelere tanıklık ederken, ister istemez salonda pür dikkat tavsiyeleri dinleyen gençlere bir göz attım. Anadolu'da, kendini imkansızlıklar içerisinde gören bu gençlerden birkaçının yarın bir Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz, Mustafa Kara, Derviş Zaim ya da Semih Kaplanoğlu gibi adını Türk sinema tarihine yazdırmış bir yönetmen olarak karşımıza çıkmayacağını kim bilebilir? Yeter ki hayallerinde samimi olsunlar, yeter ki birileri samimiyetle, vakit ayırarak, bütün imkanlarını cömertçe seferber ederek onlara yol göstersin, tecrübesini aktarsın. Şahsen bana "7. Kayseri Film Festivali'nden geriye kalacak olan nedir?" diye sorsalar, sektörün önemli aktörlerinin yaptığı bu sahici konuşmaları ve o salonlardaki gençlerin gözlerinde belirişine şahit olduğum ve içimi aydınlatan parıltıları söylerim. Sanırım festivale emek veren herkes için bu böyledir: Anadolu'daki gençlerin gözündeki o parıltılar bütün yorgunluklara değer.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.

İlgili Haberler

'Altın Çınar'lar sahiplerini buldu
Türkiye'de çekilecek yabancı film ve dizilere teşvik
7'nci Kayseri Film Festivali heyecanı başladı

Hayat Haberleri