Deniz Baykal, anayasa değişikliği için yapılacak referandumda hayır denilmesi gerektiğini kaydederek, 'Bu üvey anayasası. Bütün evlatlarını bir ananın etrafında ayrım yapmaya dönük bir anlayışı yansıtan yasal düzenleme. Ben buna o nedenle anayasa değil üvey anayasa diyorum' ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ RENCİDE OLMUŞ HİSSEDİYORUM
Deniz Baykal, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın Hollanda’daki ziyaretlerinin engellenmiş olmasından dolayı büyük üzüntü duyduğunu bildirdi. Deniz Baykal şöyle konuştu:
"Ben de büyük bir acı ve üzüntü yaşıyorum.
Dün maalesef Cumhuriyet tarihimizde maruz kalmadığımız çok büyük yanlıklara haksızlıklara tanık olduk. Türkiye Cumhuriyetinin iki bakanı birisinin uçağının inmesine izin verilmediği için bir ülkeye giremez noktada olduğu için geri çekildi. Diğeri konsolosluğa 30 metre kala durduruldu ve sınır dışı edildi. Olmaz böyle bir şey. Böyle bir olay hepinizi, hepimizi derinden yaralamıştır. Ben kendimi derinden yaralanmış hissediyorum.
BENİ DERİNDEN YARALADI
Türkiye Cumhuriyetinin iki temsilcisinin böyle bir muameleye maruz kaldığına tanık olmak bunu izlemek gerçekten derinden yaraladı beni. O acı ve üzüntü içindeyim. Bu hiçbir şekilde kabul edilebilir bir olay değildir. Böyle bir olayı Türkiye CUmhuriyeti her bir vatandaşımızın hazmetmesi mümkün değildir. Bu bizim unutmayacağımız ağır bir travmadır. Kendimi rencide olmuş hissediyorum.
Türkiye Cumhuriyetini rencide olmuş hissediyorum. Böyle bir muameleyi Türkiye hak etmedi ama böyle bir muameleye maruz kaldı. Bu olay yanlıştı. Almanya, Hollanda için yanlıştır. Bizim için de yanlıştır. Bu olay Türkiye’nin hiçbir zaman tasavvur edemeyeceğimiz bir muameleye maruz bırakılabileceğini acı bir biçimde bize göstermiştir. Bunu hazmetmiyorum. Bunu kabul etmiyorum. Bize bu muameleyi yapanları da, Türkiye’yi buraya sürükleyenleri de kabul etmiyorum."
Deniz Baykal, Avrupa ülkeleri ile Türkiye arasındaki diplomatik krizleri kimsenin Türkiye’ye yakıştırmasının mümkün olmadığını vurgulayarak şöyle devam etti:
ALMANYA'YA GİTMEYECEĞİM
"Bakanlara yapılan bu muameleyi öğrendiğim anda daha önce Almanya'da beni çağıran dostlarıma özür dileyerek oraya gidemeyeceğimi söyledim. İzin almıştık bir sorun yoktu. Ama ben Türkiye’nin benden farklı düşünen benim çalışmamın karşısında çalışma yapan bakanlara izin verilmiyorsa ben gidip düşüncemi söylemem dedim.
İktidar sahiplerinin konuşmadığı bir yerde konuşmayı reddetmiş bir ülke olarak, eğer biz iktidar sahibi olsaydık bizi istemeselerdi, şunu bilin ki ben kesinlikle gitmezdim. Bizim bakanlarımızın hukuken sağlam temeli olmayan ve istenmediğimiz bir ülkede yer tutma konusunda ısrar etmenin manası yoktur. Bu meydan okumasıyla hamaset söylemiyle çözülecek bir konu değildir.
SAĞLAM BİR DURUŞ SERGİLEMELİYİZ
Ciddi bir konudur. Ya bunun hukukunu oluşturur anlaşmalara bağlarız. O ülkelerin bizimle bir düzen içine girmelerini sağlarız, ayağımızı sağlam basarak hukukla sağlam bir duruşla gider konuşmamızı yaparız.
Burada bir mağduriyet üreterek bunu bir siyasi malzeme yapmak kabul edilebilir değildir. Türkiye'nin böyle bir noktaya getirilmiş olmasından büyük üzüntü duyuyorum bunun acısını yaşıyorum. Hakkımızı alamazsak bunu kabul edemeyiz hesabını sorarız. Türkiye Cumhuriyetinde ilk kez bir bakan sınır dışı edilmiştir, bir bakanının uçağının inmesine izin verilmemiştir. Bu Türkiye’nin nasıl bir manzara içine girmekte olduğunu gösteriyor."
ANTALYA/DHA