Başbakan Yıldırım, partisince Seyit Rıza Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmaya, "Tunceli'li kardeşlerim, aziz Dersimli'ler, hepinizi gönülden muhabbetle selamlıyorum." sözleriyle başladı.
15 Temmuz hain darbe kalkışmasında Dersimli'lerin meydanları sahipsiz bırakmadığını belirten Yıldırım, Dersimli'lerin o gün milli iradeye sahip çıktığını, bunu yedi düvele gösterdiğini, milletin adamı Recep Tayyip Erdoğan'ı alçak FETÖ'cülere yedirtmediğini, ülkeyi darbecilere bırakmadıklarını ifade etti.
Yıldırım, "Alevi, Sünni, Türk, Kürt, hepimiz bu ülkenin sahibiyiz. Her vatandaşımızın başımız, gözümüz üzerinde yeri var." diye konuştu.
"CENEVRE'YE Mİ GELDİK TUNCELİ'YE Mİ"
"Vakit demokrasi vakti, vakit bayram vakti, vakit Tunceli vakti, Çemişgezek vakti." diyen Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Doğuştan bize verilen dinimiz, dilimiz, mezhebiniz, ırkımız Allah'ın bir lütfudur. Bu bizim zenginliğimizdir. Hepimizin aynı olmamız gerekmiyor. Farklılıklarımızla zenginiz. Biz tek bir insanımızın gönlünün kırılmasına asla rıza göstermeyiz. Geçmişte bazı yanlışlar olabilir, olmuştur. Bu ayıpları temizlemek için 15 yıldır AK Parti iktidarı olarak çaba sarf ediyoruz. Ben Tunceli'ye, Erzincanlı biri olarak hemen şu Munzur'un öbür tarafından birisi olarak ilk geldiğimde, 2004 yılında, Tunceli'de bir metrekare bile sıcak asfalt yol yoktu. Köy gibiydi. Şimdi bakıyorum her tarafta yollar, yemyeşil refüjler, peyzajlar... Acaba Cenevre'ye mi geldik Tunceli'ye mi geldik karıştırdım. Helal olsun. Tunceli bunların fazlasını bile hak ediyor."
DERSİM OLAYLARI
Başbakan Yıldırım, vaktiyle Tunceli'nin Dersim olaylarından çok çektiğini, büyüklerin çok büyük bedeller ödediklerini, hala onlarını acılarını tamir ettirmek, küllendirmek için uğraştıklarını belirtti.
Aşık Veysel'in "Senlik benlik nedir, bırak" deyişinden dizeler okuyan Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:
"O kadar açık ve net bir mesaj. Bugünkü ihtiyacımız budur. Farklılıklarımızı zenginlik olarak göreceğiz. Cenabıhak bizi nasıl yarattıysa birbirimizi öyle kabul edeceğiz. Kimin Kürt, Türk olacağına biz mi karar veriyoruz? Anamızı, babamızı biz mi seçiyoruz? O halde neyin kavgasını yapıyoruz. Hiçbir kavga yapmayacağız, kardeş olacağız, et ve tırnak gibi olacağız. Terörün, emperyal devletlerin ülkemizi bölmesine izin vermeyeceğiz. İnşallah terörü de bu ülkenin gündeminden çıkaracağız. Terör en fazla zararı buralara Kürt kardeşlerimize, Doğu ve Güneydoğu'ya veriyor. Çünkü buraya yatırım gelmiyor, geç geliyor. Ama şimdi Tunceli'de 4 tane tekstil fabrikası kuruldu. Hem de Avrupa'nın markalarına ihracat yapmaya başladı. Bu huzurun ve güvenliğin sağlanmasıyla mümkün hale geldi. Bu ülkenin hiçbir evladını kaybetmeye rıza gösteremeyiz. Tek bir insanımızı dahi terör örgütlerine kaptıramayız, feda edemeyiz. Herkes her vatandaşımız kendini istediği gibi ifade edecek. Bu topraklarda bir daha katiyen Dersim yaşanmasına izin vermeyeceğiz. Bu kadar açık söylüyorum."
Yıldırım, acıları yaşatanları tarihin de kendilerinin de affetmeyeceklerini vurguladı.
Yıldırım, partisince Seyit Rıza Meydanı'nda düzenlenen mitingdeki konuşmasında, "Bizim için Konya neyse, Yozgat neyse, Sakarya neyse, Erzincan neyse Dersim de aynısıdır, aynı şekilde olacak." ifadesini kullandı.
Ayrımcılık yapanların kendilerinden olmadığını vurgulayan Yıldırım, "Bizim hamurumuz beraber karılmıştır, bizim birliğimizi bozmaya çalışanlar, özümüz o kadar sağlamdır ki asla buna muvaffak olamazlar. Asırlarca bu topraklarda her renkten, her inançtan beraberce yaşadık." diye konuştu.
Erzincan ve Tunceli'nin birbirine çok benzediğine değinen Yıldırım, şöyle devam etti:
"Alevi'si de Sünni'si de Kürt'ü de Türk'ü de kirve olurlar, alışveriş yaparlar, beraber yaşarlar. Hiçbir sorunumuz yok. Sorun nerede? Dışarıdan Türkiye'nin ilerlemesini istemeyen emperyal devletler, aramıza fitne ve düşmanlık tohumlarını atıyorlar. Bakın, benim adım 'Binali'. 'Binali' ismi size ne hatırlatıyor? Binali, Ali'nin oğlu. Benim adımı koyan Alevi bir komşum. İşte Alevi, Sünni ilişkisi bu kadar değerli bir ilişkidir. Bizim inancımızda bu böyledir.
Bu topraklar daima barışın, insanlığın, esenliğin yurdu oldu. Bu vatan zulümden kaçanlar için adeta güvenli bir yuva oldu. 1490 dünyada İspanya'da, Yahudiler zulüm görürken, onları hiçbir ülke kabul etmezken kucak açan, misafir yapan, ülkeye kabul eden Osmanlı devleti olmuştur. Medeniyet, insanlık, merhamet bizdedir."
"KÜRT VE ALEVİ KARDEŞLERİMİZİ İSTİSMAR EDENLERE GEÇİT VERMEYECEĞİZ"
Mazluma kapılarını açarken kimliğini, mezhebini, meşrebini sormadıklarını dile getiren Yıldırım, "İnsan değil mi önemli olan insanlıktır. Bizi yaradan Rabbimiz birdir, Peygamberimiz aynıdır, Hazreti Peygamber onun ehli beyitidir, kitabımız birdir. O halde neyin kavgasını yapıyoruz, neyi paylaşamıyoruz?" dedi.
Başbakan Yıldırım, alandakilere, "Bizim muhabbetimiz asırlardan beri gelmekte, ilanihaye de devam edecektir." şeklinde seslenerek, şunları söyledi:
"Bizim derdimiz Kürt-Türk kardeşlerimizle değil, bizim derdimiz, sorunumuz bu ülkeyi bölmek isteyen, genç beyinleri, nesilleri zehirlemek isteyen bölücü terör örgütüyledir. İşte Tunceli'nin dağlarında artık onlara rastlayabiliyor musunuz? Onların hepsini imha ettik ve vatandaşlarımızın canına kast etmesinin önüne geçtik.
Kobani olaylarında Kürtlerin kanı üzerinden siyaset yapmaya kalkanlara, Kürt ve Alevi kardeşlerimizi istismar edenlere geçit vermeyeceğiz. Değil mi kardeşlerim? Demokratik siyaset kılıfıyla toplumu çatışmaya sürükleyen terör uzantılarını asla aramıza sokmayacağız."
"ONLAR TÜRKİYE'Yİ GERİ GÖTÜRMEK İSTİYOR"
Alandaki vatandaşlara, "Tunceli tarihi bir değişime hazır mısınız?" diye soran Yıldırım, Türkiye'nin AK Parti ile 2023 hedeflerine ve 2053 vizyonuna kararlılıkla yürüdüğünü söyledi.
Muhalefet adaylarının hedeflerinde hiçbir proje bulunmadığını vurgulayan Yıldırım, şunları kaydetti:
"Hedeflerinde Recep Tayyip Erdoğan var. Recep Tayyip Erdoğan olmasın da Türkiye ne olursa olsun. İşgalciler memlekete gelsin, FETÖ ile gelsin, kumpas ile gelsin ondan sonra da Türkiye, enerjisini ve gücünü bu şer odaklarıyla mücadele için boşu boşuna harcasın, bunu mu istiyorsunuz? Onlar Türkiye'yi geri götürmek istiyor. Türkiye'yi muasır medeniyetler seviyesine taşıyacak hiçbir fikirleri yok. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.
Bugün, 'Cumhurbaşkanı adayıyım' diye ortada dolaşan isimleri görüyorsunuz. Hangisinin bu memlekette bir dikili ağacı var? Hangisinin bu ülkede taş üstüne taş koyduğu eseri var? Hangisinin Türkiye'nin geleceğine yönelik projeleri, fikirleri var..."