Başbakan Yıldırım, İngiltere'de IISS Düşünce Kuruluşu'nda yaptığı konuşmada gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.
"İÇTEN İÇE YANAN SURİYE'YE KAYITSIZ KALAMAZDIK"
Başbakan Binali Yıldırım, "6 yıl içerisinde Suriye'den ülkemize sığınan göçmenlerin 250 bin bebeği gözlerini dünyaya Türkiye'de açtı. Suriye'nin içten içe yanarak enkaz haline dönüşmesine Türkiye kayıtsız kalamazdı. Hiç bir fedakarlıktan kaçınmıyoruz. Bunun, bizim insanlığımızın, büyük devlet olma geleneğimizin bir gereği olduğunu düşünerek hareket ediyoruz. Yerinden yurdundan olmuş bu kadar insanın hayatını başka yerde sürdürmesi mümkün olamaz. Hani bir söz vardır 'bülbülü altın kafese koymuşlar, ille de vatanım demiş'. Biz ne imkan sağlarsak sağlayalım, onların kendi toprakları var, bunu göz ardı edemeyiz. Bunun için Suriye'de bir an önce kalıcı barışa, çözüme gidilecek yolları birlikte hareket edip açmak gerekir" dedi.
"ASTANA SÜRECİNDE BELİRLİ BİR NOKTAYA GELDİK"
Binali Yıldırım "Bir Astana süreci var. Bu süreç belirli bir noktaya kadar geldi. Oldukça önemli yol katettik. Bu süreç Cenevre'de kalıcı barışı engelleyen bir süreç değildir. Bu konuda gerek koalisyon gücünü oluşturan ülkelerin, gerek ABD'nin bundan sonra daha fazla sorumluluk almaları icap etmektedir. Burada dikkat edilmesi en önemli husus DEAŞ ile mücadeledir. Bu mücadelede ciddi bir başarı sağlanmıştır. DEAŞ kurumsal olarak çökeltilmiştir" diye konuştu.
"Dostlarımızla ayrıştığımız noktayı ifade etmek istiyorum. 'Fırat Kalkanı' konusunda çok önemli iş yaptık. Ülkemize girmeye çalışan 50 binin üzerinde yabancının girişine izin vermedik. Kapıda geri çevirdik. 5 binden fazla DEAŞ mensubunu gözaltına aldık. Güvenlik esaslı mücadele devam ediyor. ABD bir önceki yönetimde aldığı kararla, terör örgütü DEAŞ ile mücadeleyi terörö örgütleri PYD ve YPG unsurlarıyla beraber yaptı."
"NE ZAMANDAN BERİ BİR TERÖR ÖRGÜTÜNÜ YOK ETMEK İÇİN BAŞKA BİR TERÖR ÖRGÜTÜ İLE İŞ BİRLİĞİ YAPILIYOR?"
Binali yıldırım sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bize söylenen, 'Biz DEAŞ ile mücadeleyi çok önemsiyoruz. Bu konuda her imkanı kullanmak zorundayız'. Bunu anlamakta zorlanıyoruz. Ne zamadan beri bir terör örgütünü yok etmek için başka bir terör örgütü ile iş birliği yapılıyor? Amerika ile böyle bir durumun olması bizi hayal kırıklığına uğrattı. DEAŞ da gündemden çıktığına göre, Suriye'de barışın sağlanması için birlikte çalışmalıyız. Bu yönde beklentimiz günden güne artmaktadır. Bölgedeki olaylar, gelişmeler bununla sınırlı değil. Hemen yanı başında Irak var. Amerika Irak'a müdahale etti. Orada parasal ve askeri kayıpları oldu, sonra çekildi. Problemler bitti mi, bitmedi. Türkiye hep yapıcı davrandı. 'Türkiye Kürtlerin DEAŞ mücadelesine katılmasından neden rahatsız oluyor 'diyorlar. Kürtler bizim kardeşimiz. Hepsi Türkiye'nin toprak bütünlüğüne saygılıdır. Hiç bir ayrılıkçı mücadeleye pirim vermezler."
"Her türlü dış desteğe rağmen bu mücadeleyi başarıyla sürüdürüyoruz" diyen Binali Yıldırım, "Bizim derdimiz eline silahı alan, füzeyi alan masum insanları kartleden eli kanlı terör örgütüyledir. Bütün işler düzeldi derken Katar krizi çıkmış, Yemen'de, Somali'de olaylar büyüyor. Bütün bunlar bölgenin gelecekteki huzuruna katkı değil, sorunları büyütmekten başka bir işe yaramaz" ifadesini kullandı.
"DİN VE MEZHEP ÜLKELERİN SİYASETİ OLAMAZ"
Yıldırım, din ile siyaseti karıştırmamak gerektiğinin altını çizerek "Hep şunu söyleriz din ve meshep konusu asla ülkelerin bir siyaseti olamaz, bu yolla ülkeler şekillendirilemez. Din insanların başının üzerinde bir şeydir. Farklı farklı düşünebilir, inanabiliriz, yapmamız gereken saygı göstermek. Mezhep yarıştırırsak, dinleri yarıştırısak bunun sonunda kan var, gözyaşı var, kavga var" dedi.
"BAZI DOSTLARIMIZIN TUTUMU İBRET VERİCİDİR"
Yıldırım sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bütün bunlar arasında dengeyi sağlayabilecek bölgede barışın sağlanmasına tatkı saylayacak bir ülkeyiz. Prensibimiz dostlukları artırmak, düşmanlıkları azaltmak. Hükümet olarak bu yönde çabalarımızı artırıyoruz. Aynı şekilde Rusya ile yaşadığımzı uçak krizinden sonra ilişkilerimizi rayına soktuk. Güvenliğin kalıcı hale gertirilmesi için büyük bedel ödeniyor. Yaptığımız bu çalışmaların maalesef görmezden gelinmesi bizi üzüyor. 15 Temmuz'da bazı dostlarımızın tutumu ibret vericidir. Tüm bu şartlar altında biz bu darbecileri yargılamaya başladığımızda dostlarımızın bazıları neden bunlara daha kibar davran mıyorsunuz diye öğüt vermeye başladı. Bizim beklediğimz tüm bunlar olurken bütün dostlarımız yanımızda olsun. Tüm Avrupa ülkeleri aynı hassasiyeti göstersin. Sadece bunu yapanların hukuk içinde sorgulandığı zaman mı insan hakları gündeme geliyor? Amacımız bölgede barışı kalıcı hale getirmek."