Başbakan Binali Yıldırım Ankara'da Sivil Topluk Kuruluşları'na seslendi. Yıldırım konuşmasında Bahçeli'nin Cumhurbaşkanlığı danışmanlarına 'eyalet' çıkışında bulunmasına değindi, "Bu anayasa değişikliğini Bahçeli ile beraber yaptık. Bu konulardaki o titiz çalışmaları şimdi lekelemek, kafa karıştırmak, muazzam bir reformu tartışılır hale getirmek bu ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüktür. Açık ve net söylüyorum, yapılan bu anayasa değişikliğinin içinde yer almayan hususlarla ‘eyalet gelecek, eyalete kapı açılacak’ gibi laflarla itibarsızlaştırmaya çalışanlar, toplumdan gerekli desteği bulamayanların başvurduğunu bir iftira dışında bir şey değildir. Bunun özellikle bilinmesini istiyorum" dedi.
Başbakan şunları söyledi;
"Biz bazıları gibi hayır verenleri denize dökmeyi vaat etmiyoruz. Türkiye bugünkü şartlar altında, bundan sonra 1982 darbe anayasası ile yoluna devam mı edecek, yoksa ülkemizin muhasır medeniyetler seviyesine taşıyacak yeni bir sözleşme mi yapacak? Anayasalar bir anlamda millet ve milleti yönetenler arasındaki yazılı metinlerdir.
Getirdiğimiz değişiklik bir hükümet sistemi değişikliğidir, bu bir rejim değişikliği değildir. Türkiye milleti ile, ülkesi ile bölünmez bir bütündür. Artık başka bir şey bulamayanlar, Türkiye eyalet sistemine geçecek diyorlar. Eyalet sistemi dediğiniz şeyde bir merkezi hükümet olur bir de hükümetçikler olur. Türkiye'nin üniter devlet yapısı anayasanın ilk 3 maddesinde tanımlanmış, yerini almıştır. Bunun üstünde tartışma yapmak bu ülkeye çok büyük haksızlıktır. Abuk sabuk yalanlarla milletin kafasını karıştırmak doğru mu?
BUGÜN GÖREVİ BIRAKIRIM
Anayasanın 9. maddesine kadar bir değişiklik yok. 9. maddede yargı bağımsızdır yazar. Biz onun yanına yagı bağımsız ve tarafsızdır ibaresi koyduk. 1,2,3,4,5,6,7,8.. Bu maddeler değişmedi. Eğer bu anayasanın herhangi bir kısmında eyalet sistemi varsa ben bugün hem başbakanlığı hem de parti başkanlığını bırakacağım. Böyle bir iftirada bulunmak şehitlerimizin ruhunu incitmektir. Bu iftirayı atanlar bakalım aynı şeyi yapabilecek mi, soruyorum.
YAPILACAK EN BÜYÜK KÖTÜLÜK
Üniter devlet yapısı, tek millet, tek devlet, tek bayrak... bizim vazgeçilmez prensiplerimizdir. Milliyetçi ülkücü kardeşlerimizin üniter devlet konusundaki hassasiyeti neyse bizimki de o kadardır. Bu anayasa değişikliğini MHP ile berabet yaptık. Bu konu en öncelikli konumuzdur. Şimdi kafa karıştırmak, muazzam bir reformu tartışılır hale getirmek bu ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüktür"
'ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNİ BAHÇELİ İLE BERABER YAPTIK'
Bu anayasa değişikliğini Bahçeli ile beraber yaptık. Bu konulardaki o titiz çalışmaları şimdi lekelemek, kafa karıştırmak, muazzam bir reformu tartışılır hale getirmek bu ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüktür. Açık ve net söylüyorum, yapılan bu anayasa değişikliğinin içinde yer almayan hususlarla ‘eyalet gelecek, eyalete kapı açılacak’ gibi laflarla itibarsızlaştırmaya çalışanlar, toplumdan gerekli desteği bulamayanların başvurduğunu bir iftira dışında bir şey değildir. Bunun özellikle bilinmesini istiyorum. Milletimiz bunu bilmelidir, bu konuda esas olan anayasanın içinde yazılanlardır. Esas olan bu ülkenin başbakanı olarak bizim söylediğimizdir, cumhurbaşkanımızın söylediğidir.
‘Her şey tek adam üzerinde toplanıyor. Diktatörlük, otoriteleşme, padişahlık, efendim Meclis’in yetkileri tek adama veriliyor… Yargı tek adama veriliyor… Şimdi ne kadar ilginç, FETÖ PKK Avrupa’daki bazı ülkeler de aynı şeyleri söylüyor. Ana muhalefetin genel başkanı da bu ağızdan konuşuyor. Anayasa metnini açacaksın, okuyacaksın. Orada ne yazıyorsa ona göre konuşacaksın. Başkalarından duyduğun gibi konuşamazsın. Ana muhalefet demek iktidar alternatifi demek. Peki ben şimdi soruyorum, siyasi partilerin olduğu yerde, seçime girdiği yerde patronun millet olduğu yerde tek adam olur mu? Padişahlık olur mu? 5+5 iki dönem ancak görev yapılacak bir yerde diktatörlük olur mu? Tek adamlık olur mu?
'MECLİS İKTİDAR PARTİSİNİN BASKISI ALTINDA'
Yeni sistemde kanun teklif etme yetkisi sadece milletvekillerine veriliyor. Şu an iktidar partisinin istemediği hiçbir kanun Meclis’ten çıkmaz. Aslında şu anda Meclis iktidar partisinin baskısı altındadır. Bu kalkıyor. Çünkü icra ile Meclis’i birbirinden ayırıyoruz. Milletvekili bakan olursa milletvekilliği gidiyor. Hem yasamada olayım, denetleyeyim… Hem savcı hem hakim olmuyor.
İcra da Cumhurbaşkanı’nın kurduğu kabinesiyle yoluna devam ediyor. Peki neden böyle oluyor? Çünkü mevcut Meclis’te güven oyu var, bunda yok. Niye yok? Çünkü güvenoyunu sandıkta millet veriyor. İktidar doğrudan seçiliyor. Böyle hadi seçimleri yapalım, Ankara’da otursunlar hükümet kursunlar… Siz başkasını seçiyorsunuz, bakıyorsunuz memleketi yöneten bir başkası. Biz bunu seçmemiştik diyorsunuz. Bu sistem bunu getiriyor, bunu ortadan kaldırıyoruz. İşi sağlama alıyorsunuz.
Bütün yaygara niye biliyor musunuz? Türkiye maalesef çok partili hayattan başlayıp, 60 ihtilalinde çok kötü bir sınav verdiler. Yüzde 57-60 oyla seçilen iktidarı, siyasi ihtiraslar uğruna darbeyle alaşağı ettiler. Başbakan, bakanlar astılar. Ondan sonra bu vesayet alışkanlığı devam etti.