Şimşek, 48'inci Dünya Ekonomik Forumu dolayısıyla bulunduğu Davos'ta BloombergHT'nin canlı yayınına katıldı.
Küresel ekonomik krizin ardından bir toparlanma yaşandığına işaret eden Şimşek, diğer boyutlarda ise sancıların, artçı şokların devam ettiğini belirtti.
Dünyanın biraz da gelişmekte olan ülkelerin satın alma gücü paritesi anlamında gelişmiş ülkeleri yakalayacak olmasının sancılarını yaşadığına işaret eden Şimşek, gelişmiş ülkelerin korumacı yaklaşımlarına karşın gelişmekte olan ülkelerin liberalizasyonu savunduğunu söyledi.
Şimşek, terörün de Davos'ta dünyanın önemli sorunlarından biri olarak gösterildiğine dikkati çekerek, terörle mücadelede ortak bir yaklaşım gerektiğini vurguladı. Türkiye'nin yakın coğrafyasında bütün boyutlarıyla bunu yaşadığını ifade eden Şimşek, tüm dünyanın bu konuda ilkeli bir duruş sahibi olması halinde teröre karşı başarı elde edilebileceğini kaydetti.
Ticaret açısından Avrupa'nın hala kurala dayalı, açık, hukuk devletinin işlediği bir bölge olduğuna değinen Şimşek, bu anlamıyla Türkiye'nin batıyla ticaretinde bir sıkıntı görmediğini söyledi.
ABD'ye ticareti ise son dönemdeki politik gelişmelerden ziyade korumacılık eğiliminin etkileyebileceğini vurgulayan Şimşek, Ortadoğu ve Afrika'ya açılımda başarı sağlandığını, Asya'da yaşanan zorlukların aşılması için de daha fazla çaba harcanması gerektiğini belirtti.
AB İLE GÜMRÜK BİRLİĞİ'NİN GÜNCELLENMESİ
Başbakan Yardımcısı Şimşek, AB ile Türkiye arasındaki Gümrük Birliği Anlaşması'nın güncellenmesine yönelik sorular üzerine, orta vadede iyimser olduğunu, kısa vadede ise Avrupa'nın rasyonel davranmadığını dile getirdi.
Türkiye'nin bazı ülkelerle olan siyasi gerilimlerinin araya girdiğine değinen Şimşek, şöyle konuştu:
"Bu konuda birtakım iyileşmeler var. Almanya ile iyi bir diyalog içerisindeyiz. Hollanda ve Avusturya ile de önümüzdeki dönemde umarım pozitif bir trende girer. Çünkü hiç kimseyle bu anlamda sorun yaşamak istemiyoruz. Teröre karşı ilkeli bir tutum sergilemelerini istiyoruz. Bizim açımızdan en büyük konu o. O konuda da birtakım işaretler var. İlkeli bir davranış istiyoruz. Teröre karşı güçlü bir duruş sergilemelerini istiyoruz. Bizim Avrupalı müttefiklerimizle, ticari partnerlerimizle başka türlü bir sorunumuz olmaz. Önümüzdeki dönemde Türkiye, Türkiye'nin terörle mücadelesi daha iyi anlaşılacak."
Şimşek, Gümrük Birliği'nin orta vadede genişletilmesinin Türkiye'nin de menfaatine olduğunu kaydetti. Şimşek, "AB ile ilişkiler dipten döndü diyebilir miyiz?" sorusuna, "Döndü" yanıtını verdi.
ZEYTİN DALI HAREKATI
Mehmet Şimşek, Davos'ta yaptığı görüşmelerde Türkiye'nin yürüttüğü Zeytin Dalı Harekatı'nın gündeme gelmediğini söyledi.
Dünyanın Suriye'deki gelişmeler ve tehditlerin farkında olduğunu ifade eden Şimşek, "Türkiye'nin hiçbir ülkenin toprağında ne gözü var ne de böyle şeylere girmek ister. Kürt kardeşlerimizle de sorunumuz yok. Yaptığımız tek şey terör örgütleriyle mücadele." dedi.
Türkiye'nin kendisine yönelik tehditlere karşı meşru müdafaa hakkını kullandığını vurgulayan Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Türkiye güçlü ve kararlı şekilde yoluna devam edecek. Ekonomiye etkisini sınırlı görüyorum. Önemli bir operasyon, Türkiye'nin gücünü, kudretini ortaya koyuyor ama mali alanımız da çok güçlü. Geçen sene de terörle mücadelede çok aktiftik. Benzer ölçekte olmasa da faaliyetlerimiz söz konusuydu. Suriye'de 2 bin kilometrekarelik bir alanı DEAŞ'tan temizledik ve Türkiye orada aktif. Büyük resmi karşılaştırdığımızda geçen seneye oranla çok daha farklı bir etki olmayacak. Geçen yıl reel ekonomi, büyüme, istihdam güçlüydü. Geçen yıl bütçe hedeflerini tutturduk, hatta hedeflerden çok daha iyi bir noktadayız."
Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, "2019 sonrasında çok güçlü şekilde sektörel, yapısal dönüşümü tamamlayacağız. Türkiye'nin dış ticaret anlamındaki dar boğazları geride kalacak. Enflasyon düşerek tek haneye inecek." dedi.
'MALİ DİSİPLİNDEN ASLA TAVİZ VERMEYECEĞİZ'
Türkiye'nin kamu maliyesinin çok güçlü olduğuna işaret eden Şimşek, mali disiplinden asla taviz vermeyeceklerini söyledi.
Şimşek, geçen yıl merkezi bütçe açığının milli gelire oranının yüzde 1,5, genel devlet açığının milli gelire oranının ise tahmini yüzde 1,8 olduğunu belirtti. Bu rakamlarla Türkiye'nin, gelişmekte olan ülkelere kıyasla çok düşük açık verdiğini vurgulayan Şimşek, cari açık nedeniyle bütçe konusunda hassasiyetlerinin devam edeceğini dile getirdi.
Yatırımcı güveninin devamı ve şoklara karşı alan oluşturmak açısından bütçede bu disiplini koruyacaklarını ifade eden Şimşek, "Geçen yıl yaptığımız bazı vergi indirimlerimiz vardı. Bunlara artık gerek kalmadı. Ekonomimiz güçlü. Kredi desteği devam ediyor. Avrupa Birliği'nin 28 üyesi, 510 milyon nüfusu var. Geçen yıl tüm Avrupa'da net istihdam artışı 1 milyon 940 bin civarında oldu. Türkiye ise geçen yıl tek başına 1 milyon 300 binden fazla istihdam sağladı. Bu, Türkiye'de 2018 büyümesini olumlu etkileyecek." diye konuştu.
Şimşek, Türkiye'nin 2017 büyümesinin muhtemelen yüzde 7'nin üstünde gerçekleşeceğine dikkati çekerek, dışarıdan güveni zedeleyecek herhangi bir şokla karşı karşıya kalınmazsa güçlü büyüme politikasının devam edeceğini söyledi.
Türkiye'nin son 15 yılda ortalama yüzde 5,6 büyüdüğünü anımsatan Şimşek, bunun Çin ve Hindistan'dan sonra en güçlü büyüme olduğunu, iç ve dış şoklara rağmen güçlü bir büyüme performansının yakalandığını vurguladı.
'TÜRKİYE ŞOKLARI GERİDE BIRAKTI'
Şimşek, geçen yıl enflasyonun önemli ölçüde kur şokunun etkisiyle öngörülenin ötesinde gerçekleştiğini belirterek, Türkiye'nin şokları geride bıraktığını, gıda kaynaklı oynaklıklara ilişkin de birçok tedbir aldıklarını bildirdi.
Gıda Komitesi çalışmalarının etkisini göstermeye başladığını dile getiren Şimşek, şöyle devam etti:
"Vergilerin etkilediği fiyatlar var. Mali disiplini öncelediğimiz için o konuda tereddüt göstermedik. Enflasyonu aşağı çekecek tedbirler üstünde çalışıyoruz. Enflasyonu ciddi bir problem olarak görüyoruz, bu anlamda mücadelede kararlıyız. Enflasyonda kur şoku çok belirleyici oldu. Bu da esas itibarıyla dış kaynaklı siyasi değerlendirmelerden kaynaklandı. Söz konusu risklerin çoğu gerçekleşmedi ama enflasyon olumsuz etkilendi. Biz, Türkiye'nin bu tür haber akışına, risklere karşı dayanıklılığını artıracağız. Önümüzdeki dönemde cari açık ve enflasyon konusunda mesafe katedeceğiz. Geçmişte olsaydı, iç talep eksenli, yüzde 7'nin üstünde bir büyümeyle muhtemelen cari açık çok yüksek olurdu. Geçen yıl cari açık 1 puanın biraz üstünde arttı ama bunda net altın ithalatı etkiliydi. Bu da kalıcı değil."
Şimşek, net altın ithalatının geçen yıl yüksek olmasına ilişkin, "Türkiye, genelde 1-2 yıl net altın ithalatçısı, sonra ihracatçıya dönüşüyor, alıyoruz, işliyoruz, satıyoruz. Merkez Bankamız geçen yıla ilişkin bir analiz yapacak. Enflasyona karşı da kendini korumaya alma çabası olabilir, ona bakmak lazım. Altının atıl durmaması ve yatırımcıya kaynak olarak dönmesi için önemli inisiyatifler aldık, ilk aşamada da başarılı olduk. Hazinenin altına dayalı tahvil ihracı oldu, bunu devam ettireceğiz." ifadesini kullandı.
Türkiye'nin altyapısını 2000'li yılların ortalarından itibaren reformlarla güçlendirdiklerini vurgulayan Şimşek, "2007'den beri rahat bir dönem yaşatmadılar bize. İnşallah 2019 sonrasında çok güçlü şekilde sektörel, yapısal dönüşümü tamamlayacağız. Türkiye'nin dış ticaret anlamındaki dar boğazları geride kalacak. Enflasyon düşük tek haneye inecek. Reform konusunda iddialıyız. Yakında yatırım ortamını muazzam şekilde iyileştirecek, Türkiye'de iş yapmayı kolaylaştıracak çok güçlü bir reform gelecek."
'YATIRIMCILAR YATIRIMLARI ARTTIRACAK'
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının kırmızı et konusunda önemli çalışmalar yaptığına işaret eden Şimşek, Türkiye'nin her konuda ortaya koyduğu sorun giderme kabiliyetini, kırmızı et gibi birkaç alanda daha göstereceğini ve sorunların aşılacağını kaydetti.
Şimşek, millileştirme ve yerlileştirme konusunda da dışa açık çok güçlü bir çaba olduğunu belirterek, "Burada görüştüğüm bütün yatırımcılara yeni teşvik sistemini anlattım. Yatırımcıları çok ilgili buldum. Zaten yatırım yapıyorlar ama muhtemelen yatırımlarını daha güçlü bir şekilde artıracaklar." diye konuştu.
Şimşek, ABD'deki Rıza Sarraf davasının Halk Bankasına etkisine ilişkin de FETÖ'nün bütün bileşenlerinin, argümanlarının, tüm yalanlarının davada sergilendiğini ifade etti.
Halkbank'ın, ABD hazinesiyle ve Adalet Bakanlığı ile yakın bir çalışma içinde olduğuna işaret eden Şimşek, şöyle konuştu:
"O dönemde İran ile yapılan işlemlere ilişkin raporlama söz konusu. Eğer bu konu, teknik ve ekonomik bir çerçevede kalacaksa zaten sorun olmaz. Yok bu daha çok siyasi mülahazalarla farklı boyutlara çekilecekse onun da cevabı farklı olur. Bugüne kadar ABD bu yaptırımları ihlal noktasında İngiltere, Almanya, Fransa dahil birçok ülkenin bankasına cezalar kesti. O anlamda teknik boyutuyla kalacaksa zaten banka ile oturur o ülkenin yetkilileri müzakere ederler, bir noktaya getirirler."
Şimşek, Halk Bankasının bu konuda bir yanlışının olmadığı yönünde açıklamalar yaptığını hatırlatarak, kurumun halka açık bir banka olduğu için daha fazla açıklama yapmasının doğru olmayacağını belirtti.
Kredi Garanti Fonunun (KGF) mevduat maliyetlerindeki artışın kredi maliyetlerinde de belirleyici olduğunu vurgulayan Şimşek, bu konuda risklerin ve dış fonlayıcının da belirleyici rol oynadığını söyledi.
Başbakan Yardımcısı Şimşek, şunları kaydetti:
"Olaya sadece basit bir şekilde KGF'nin etkisi diye bakmamak lazım. KGF'nin etkisi 203 bin KOBİ'ye finansmana erişimin kapısını açtı. Kapıyı açtığımız için kredi talebi bu anlamda güçlü seyretti. Bizim KGF sistemi finansmana erişimde zorluk çeken KOBİ'lerin önünü açıyor ama kaynak maliyeti meselesi tasarruflarla ilgilidir. Türkiye'de tasarruflar ihtiyacımıza oranla yetersiz. Bundan dolayı talep arttıkça bir faiz baskısı oluşuyor."
Şimşek, dünya genelinde faizlerdeki artışın Türkiye'ye etkisine yönelik bir soruya da "Bu konuda uluslararası çapta yapılan yorumlara göre, bu sene çok büyük bir sorun yaşanmayacak yani gelişmekte olan ülkelere fon akışı devam edecek." yanıtını verdi.
ANKARA/AA