ALİ YILDIRIM / KARAR
Ekonominin gittikçe ısınmasıyla birlikte eski yönetimin yaptığı hamleler bir bir geri alınıyor. Merkez Bankası’nın swap kısıtlamaları, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) Aktif Rasyosu’nda (AR) eski haline dönüyor.
Şimdi de Merkez Bankası zorunlu karşılıklarda (ZK) kredi büyümesine göre farklılaşmayı kaldırırken, TL ve yabancı para ZK’ları da belirli vadelerde artırdı. Zorunlu karşılıklarda yapılan değişikliklerle birlikte piyasalardan yaklaşık 12.3 milyar TL ve 5.7 milyar dolar çekilecek. Zorunlu karşılıklarda reel kredi büyümesine göre farklılaşmanın kaldırılmasının yanı sıra faiz/nema oranları uygulaması da kaldırıldı.
TCMB, ZK ve faiz/nema oranlarının tüm sektör için aynı oranlar üzerinden uygulanmasına ve TL cinsinden ödenen ZK faiz/nema oranının tüm sektör için yüzde 12 olarak uygulanmasına karar verdi.
Eylül 2020’de Merkez’in faiz hamlesinden sonra beklediği desteği bulamayan TL, ardından swap ile güç buldu. Bunun da faydalı olmadığı görülünce BDDK bu sefer Aktif Rasyosu (AR) değerlerinde değişikliğe gitti. Tüm bu hamlelere rağmen kur rekora koştu.
Merkez Bankası başkanının görevden alınması ve Hazine bakanının istifası TL’ye biraz olsun zaman tanıdı. BDDK, 2018 yılındaki kur krizinden sonra TL’nin değer kaybını önlemek için yabancı para-TL takas işlemlerin hacmini sınırlamaya başladı. Yaklaşık iki yıl içinde Türk bankaların yabancılarla yaptıkları para swap işlemlerinin sınırı BDDK tarafından öz kaynakların neredeyse yüzde 1’ine düşürüldü. Bu adımlar Londra swap piyasasındaki hacimleri azalttı.
Şimdi ise normalleşme adımları atılmaya başladı. BDDK, yabancı bankalarla swap limitlerini esnetti. İkinci hamle de zaten beklenen Aktif Rasyosu değerlerinde oldu. BDDK Aktif Rasyosu düzenlemesine son verme kararı almıştı.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini artırmak için zorunlu karşılık düzenlemesinde değişikliğe gitti. MB’den yapılan açıklamada ‘sade bir zorunlu karşılık sistemine geçilmesine karar verilmiştir’ ifadelerine yer verildi.
‘BORÇLA BÜYÜME SINIRLANACAK’
Başkent Üniversitesi Finans ve Bankacılık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Şenol Babuşcu yapılan hamleyi açıkladı.
Babuşcu “Reel kredi büyümesine dayalı zorunlu karşılık uygulamasının kaldırılmasına. Zorunlu karşılık ve faiz oranlarının tüm sektör için aynı uygulanmasına. TL zorunlu karşılıklara ödenen faiz oranının yüzde 12 olarak uygulanmasına. Dolar zorunlu karşılıklara yüzde 1,25 olarak uygulanan komisyon oranının yüzde 0 belirlenmesine. Türk lirası ZK oranı, vadesiz, 1 ay ve 3 aya kadar vadeli hesaplar için yüzde 4’ten yüzde 6’ya, yabancı para ZK oranı, vadesiz 1 yıla kadar vadeli hesaplarda yüzde 17’den yüzde 19’a çıkarılmasına karar vermiştir” dedi.
Bunun sonuçlarını anlatan Babuşcu şu noktalara değindi: “Böylece Merkez, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini artıracak. Krediye dayalı büyümeyi sınırlandıracak. Rezervleri artacak. Sade ve anlaşılır bir zorunlu karşılık sistemine geçilecek ve aracılık maliyetlerini düşecek.”
‘BİR NORMALLEŞME ADIMI DAHA ATILDI’
Eski Merkez Bankası Başkanı ve İYİ Parti Milletvekili Durmuş Yılmaz “Bir normalleşme adımı daha. Merkez Bankası, bankaların kredi vermesini teşvik etmeye yönelik zorunlu karşılık düzenlemesini değiştirdi. Faiz artırımını destekleyen sıkılaştırmaya yönelik bir karar” dedi.
Eski Merkez Bankası Yardımcısı ve Gelecek Partili İbrahim Turhan da “Bankaların TCMB’de tutmaları gereken zorunlu karşılıkları kredi teşvik aracı olarak kullanmaya yönelik anlamsız ve akıl dışı düzenleme iptal edildi. Zorunlu karşılık oranları artırıldı. Sağduyu ve rasyonelleşme yönünde bir adım daha atıldı. Darısı diğer anlamsızlıkların başına” diye konuştu.
‘REEL KREDİ BÜYÜMESİ ŞARTI YOK’
Terra Yatırım Ekonomisti Enver Erkan “Ekonomide yeni dönem algısını kuvvetlendirecek şekilde, Merkez Bankası’nın para politikasını basitleştirmesiyle başlayan süreçte normalleşme algısını destekleyecek kararların birer birer alındığını görüyoruz.
En önemlisi de ZK’lara ödenen faizlerin ‘reel kredi büyümesi’ şartına artık bağlı olmayacak olması. Ekonomi karar alıcıları, hemen hemen her gün yeni bir normalleşme adımı gerçekleştiriyorlar ve piyasanın beklentilerini karşılıyorlar. Bankaların yurtdışı türev işlem limitlerinin de tamamen kaldırılmasının sonraki aşamada gerçekleşmesini bekleriz” ifadelerini kullandı.
PARASAL SIKILAŞMA İÇİN ARTIRILDI
Yapılan açıklamadan bazı detaylar ise şöyle: “19 Kasım 2020 tarihli Para Politikası Kurulu Kararı ile şeffaflığı, öngörülebilirliği ve para politikasının etkinliğini artırmak amaçlarıyla likidite yönetimi operasyonel çerçevesinde değişikliğe gidilerek kısa vadeli fonlamanın tamamının politika faizinden yapılmasına karar verilmiş, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda politika faizi artırılarak parasal sıkılaşma gerçekleştirilmiştir.
Bu defa parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini artırmak amacıyla sade bir zorunlu karşılık sistemine geçilmesine karar verilmiştir. Diğer taraftan, faiz/nema ve komisyon oranlarında yapılan değişiklikler sonucunda aracılık maliyetleri azalacaktır.
Faiz/nema ve komisyon oranlarında yapılan değişiklikler, 27 Kasım 2020 tesis tarihinden Türk lirası ve yabancı para zorunlu karşılık oranlarına ilişkin değişiklikler ise tesisi 25 Aralık 2020 tarihinde başlayacak olan 11 Aralık 2020 tarihli yükümlülük döneminden itibaren geçerli olacaktır.”
‘MERKEZ BİR TAŞLA 3 KUŞ VURDU’
Eski Merkez Bankası Baş Ekonomisti Hakan Kara durumu şöyle değerlendirdi: “Krediye dayalı zorunlu karşılık (ZK) uygulaması sona erdi.
TCMB bir taşla üç kuş vurdu. İlki; bundan sonra düzgün merkez bankacılığı yapma niyetini gösterdi. İkincisi; TL ZK’yı artırıp sıkılaşmada ciddiyim, kredileri artırmayın mesajı verdi. Üçüncüsü; YP ZK’yı artırarak rezervini destekledi.
Sonraki adım Kredi Garanti Fonunu (KGF) ıslah etmek olmalı. Para-kredi politikasının koordinasyonu kritik. KGF kaynaklarının hedefli, koordineli ve üretkenliği destekleyecek yönde kullanılmasını sağlayacak bir yaklaşım en az para politikası normalleşmesi kadar faydalı olur.”