ÖZEL HABER / HİLAL ÖZTÜRK
Ankara Başsavcılığı’nın, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’ndaki FETÖ yapılanması ve 15 Temmuz’da yaşananlarla ilgili iddianamesi, örgütün TSK’yı nasıl ele geçirdiğini çarpıcı tespitlerle ortaya koydu. Mahkemeye gönderilen 150 sanıklı iddianamede, FETÖ’nün 1986 yılında askeri okul sınav sorularını çalarak başladığı TSK’yı ele geçirme planının, 2008-2014 yıllarında en kritik pozisyonları ve komuta kademesini kontrol etme noktasına kadar ulaştırdığı anlatıldı. Örgütün en vurucu hamlesi ise Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve kuvvet komutanlarının da aralarında olduğu kritik komutanların emir subayları ile özel kalemlerine FETÖ’cüler yerleştirmek oldu. ‘Bariyer sistemi’yle komutanların örgüt dışındaki kişilerle temasını kesmek, TSK’nın gizli bilgilerine hemen ulaşmak, çetenin rahatlıkla yapılanmasını sağlamak amaçlandı.
İddianamedeki önemli tespitler şöyle: FETÖ kritik kadro ve görev alanlarından emir subaylığı, özel kalem müdürlüğü, icra subaylığı ve benzeri kadroları hedef aldı. Son 10 yıldan beri en üst makamlar dahil, kritik komutanlık emir subaylarının, özel kalem müdürlerinin ve icra subaylarının tamamına yakını FETÖ tarafından özel olarak seçilen kişiler tayin yapıldı. Bu sayede komutanların vakıf olduğu en kritik bilgiler FETÖ’ye, hatta bizzat örgüt lideri Fetulah Gülen’e servis edildi.
Emir subayları ve özel kalem müdürleri sayesinde komutanların programları olması gerektiği gibi değil, FETÖ’nün istediği şekilde dizayn edildi. Çetenin bu elemanları güvenlik gerekliliği kisvesi altında komutanların etrafından bir ‘bariyer sistemi’ oluşturuldu. Kendilerinin uygun görmediği kişiler ve FETÖ’cü olmayan karargah subaylarının komutanların yanına yaklaşmasına bile müsaade edilmedi. Komutanlar, devletin, milletin ve TSK’nın yararına olacak faaliyetlerden uzak tutulmaya çalışıldı.
YAŞ ANKETİNE MÜDAHALE
Örgüt general seviyesinde istediklerini yaptıracak güce ulaşınca TSK’nın tamamını ele geçirmek için hamleler yaptı. Bu sürede devletin ve TSK’nın en gizli bilgilerini, sırlarını ele geçirdi. Bu bilgilerle hükümeti korkutmak istedi, gerektiğinde bu bilgileri başta ABD olmak üzere yabancı ülke istihbarat teşkilatlarına servis etti. Çete, yıllarca YAŞ öncesinde terfiler için ön çalışma olan anketlere müdühale etti. Oy kullanacak amirleri, personel kadrolarındaki etkin elemanları, üst düzey komutanlarla yakın konumda çalışan emir subayı, özel kalem müdürü gibi kişilerle arayarak, anket sonuçlarını kendi elemanları lehine olacak şekilde manipüle etti. Bu müdahale ile örgüt, komuta kademesi içindeki gücünü korudu. General/Amiral kadroları içerisinde yer alan personelin çoğunluğunun FETÖ’cülerden oluşması, akrabalık ve hemşerilik bağlarıyla izah edilerek gizlendi. Anadolu’nun 5 bin nüfuslu küçük bir kasabası nüfusuna kayıtlı, birbirleriyle akrabalık bağı olan çeşitli rütbelerde yedi veya sekiz general aynı anda komuta kademesi içerisinde yer aldı. Örgütün güçlü olduğu ülkelere gidecek TSK personeline özel önem verdildi. Bu ülkelere çekirdekten yetiştirdiği üyelerinin gönderilmesi sağlandı. Bu kapsamda yaklaşık olarak 160 ülkede faaliyet gösteren örgüt, kendi üyesi personeli mümkün olduğunca yurtdışına göndererek örgütle olan ilişkilerini gözlerden uzak ve kolay fark edilmeyecek şekilde yürütmeye çalıştı. Yüksek lisans, doktora, sürekli veya geçici görev, kurs gibi nedenlerle yurtdışına giden birçok personel ABD Pensilvanya’ya giderek Fetullah Gülen’le ile yüz yüze görüştü.
Yurtdışı görevlere seçilerek NATO kadrolarına atanan FETÖ mensubu subayların bazı millî ve askerî bilgileri, gerek NATO makamlarına servis ettikleri tespit edildi. 15 Temmuz sürecinde bu personel FETÖ ile mücadele kapsamında yürütülen faaliyetleri de çarpıtarak NATO nezdinde Türkiye’yi zor durumda bırakmaya çalıştı. Bu çabalar sonucunda NATO’da görevli üst düzey bazı yetkililer tarafından uluslararası arenada Türkiye aleyhinde kamuoyu oluşturmak için beyanatlar verildi.
İddianamede FETÖ’nün Türkiye üzerinde emelleri olan devletlerden yardım gördüğü belirtilerek TSK üzerinden Türkiye’yi kontrol etmeyi amaçlayan bu devletlerin, FETÖ aracılığıyla orduyu ele geçirmeye veya güçsüzleştirmeye çalıştığı anlatıldı. Türkiye’de sürekli bir kaos ortamı meydana getirebilmek için terör örgütü PKK’dan umduğunu bulamayanlar yeni taşeron olarak FETÖ’yü kullandı.