GÜVEN ADALI / EKONOMİ SERVİSİ
Bakanlar Kurulunun ‘İthalat Rejimi Kararına Ek Karar’ı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre, kuru baklagillerden tohumluk olmayan fasulye türleri, barbunya, nohut ve börülce ithalatında AB, EFTA, Bosna-Hersek, Güney Kore, Malezya, D-8 ülkeleri ve diğer ülkelerden yapılacak ithalatta gümrük vergisi oranı sıfır olarak uygulanacak. Bu ürünler için söz konusu gümrük vergisi oranı 1 Haziran 2018 tarihinden itibaren AB, EFTA, Malezya, D8 ülkeleri ve diğer ülkeler için yüzde 19,3, Güney Kore için yüzde 8,7’e çıkacak. Zaman zaman piyasadaki fiyat dengesini sağlamaya yönelik, enflasyonla mücadele amacıyla bu tür hamlelerin yapıldığını belirten Zekeriya Mete, eğer rekolte iyi değilse ve fiyatlar yukarı yönlü seyrediyorsa bu tür önlemlerin alındığına daha önce de şahit olduklarına değindi. Mete, bunun bir balans ayarı olduğuna işaret ederek, sektör taleplerinin ekonomi yönetimi tarafından cevaplandığını söyledi. Mete, “Bu durum iç üreticiyi çok fazla etkilemeyecektir. Çünkü tüm gıda ürünlerinde olduğu gibi bakliyatta da aracılar büyük kazanç elde ediyordu. Üreticilerin gelir kaybı olmayacaktır. Suni fiyat artışlarına aracılar neden oluyordu. Bu vesileyle yapılan bu düzenlemenin doğru bir karar olduğunu düşünüyorum. Fiyat artsa da üreticimizin eline geçen parada değişiklik zaten olmuyordu” dedi.
Her ne kadar aracılar bu ürünlerde de büyük kazanç sağlasa da açıklanan rakamlar ekilen alan ve rekoltede de ciddi kayıplar oluştuğunu gösteriyor. 2000’li yılların başlarında devletin alım garantisini kaldırması ile büyük düşüş yaşamaya başlayan bakliyat üretiminde en ciddi kaybın nohutta olduğu görülüyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2006’da 1 milyon 116 bin 880 hektar olan kuru baklagillerin ekim alanı 2016’da 750 bin hektara düştü. 2006 yılında 524 bin hektar olan nohut ekim alanı 2016’ya gelindiğinde 2013’e 360 bin hektara geriledi. Söz konusu süre zarfında üretim miktarı ise 552 bin tondan 455 bin tona düştü. Gümrük vergisi sıfırlanan diğer ürünlerden börülce 2009 yılında 16 bin ton üretilirken 2016’da bu rakam 18,1 bin tona çıkabildi. Barbunya’da üretilen miktar artışı 69 bin tondan 88,3 bin tona artabildi. Belli ürünlerde miktar olarak iyileşme yaşanmış gibi olsa da yeterli değil. Çünkü nüfusla birlikte artan talep, rekoltedeki iyileşmenin yetersiz kalmasına neden oldu.
ÇİFTÇİ SAYISI AZALIYOR
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü’nün açıkladığı rakamlar artan nüfusa rağmen çiftçi sayısındaki azalmayı gözler önüne serdi. 2002 yılında 65 milyon 140 bin nüfusa sahip olan Türkiye’de 2 milyon 588 bin 666 kişi çiftçilik yapıyordu. Yani nüfusun yaklaşık olarak yüzde 4’ü tarımdan geçimini sağlıyordu. Geçtiğimiz yılın rakamlarına göre Türkiye’nin nüfusu 79,5 milyona yükselse de çiftçi sayısı 2 milyon 267 bin 176’ya geriledi. Çiftçilerin toplam nüfus içindeki payı da yüzde 2,8’e düştü. Tarım alanlarında kullanılan alanda da ciddi oranda kayıp yaşandı. 2002’de 165 milyon hektarlık tarım alanı 2016’ya gelindiğinde yüzde 10 azalarak 147 milyon hektara düştü. Burada en büyük neden ise tarım alanlarının imara açılması olarak gösteriliyor.
PROBLEMLERİ BÜYÜTÜR
Yozgat’ta baklagil yetiştiren Ramazan Sorgun, artan fiyatların bir türlü üreticiye yansımadığını belirtti. Sorgun, “Evet aracılar büyük sorun fakat büyüklerimiz aracılara dokunmadan sorun çözmeye çalışıyor. Mevcut yapı devam ettiği sürece bu iş çözülmeyecektir. Bizi aracıların elinden kurtaracak bir çözüm sunmak yerine ithalatı kolaylaştırmayı seçiyorlar. Vergilerin indirilmesi sorunumuzu daha da büyütecek. Çevremdeki çiftçilik yapma isteği olan bir insan kulu kalmadı. Mazot fiyatları yükseliyor, yaşam pahalanıyor ama biz yerimizde sayıyoruz” dedi. Başka mesleği olmadığı için bu işi yaptığını ifade eden Sorgun, sözlerine şöyle devam etti: “Bize büyük şehirlere gitmeyin diyorlar. Ne yapalım başka yol mu var. Burada sabah akşam çalışıp cebimize üç kuruş para giriyor yada hiç girmiyor. Artık köylü mücadele etmeye çalışmaktan yoruldu. Devlet büyükleri ya sorunlarımıza bir çözüm bulsun yada bize ‘Siz çiftçilik yapmayın. Biz dışarıdan alacağız’ desin.”