Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Almanya’nın Köln şehrinde daha önce katılacağı etkinliğin iki kez iptal edilmesinin ardından bir başka etkinliğe katılmak üzere Çardak Havaalanı’ndan Almanya’ya gitti. Bakan Zeybekci, yolculuk öncesi havalimanında düzenlediği basın toplantısında CHP’li Deniz Baykal’ın Almanya programını iptal etmesini de değerlendirdi. Deniz Baykal’ın davranışının sebebini bilemediğini söyleyen Bakan Zeybekci, "İptalle ilgili kararı kendi doğrularıdır, doğrularına da saygı göstermek lazımdır ama ben ilk baştan itibaren iptal etmeyeceğimi, oraya gideceğimi, kahve kahve dolaşacağımı, vatandaşlarımla buluşacağımı ve bunu da kimsenin engelleyemeyeceğini söyledim.
"SAYGI GÖSTERİYORUM"
O yanlıştır, benim yaptığım doğrudur anlamında demiyorum. Onun doğrusuna da saygı gösteriyorum. Benim doğrum da budur. Bizim yola çıkış amacımız seferdir. Saygı gösteriyorum, niyeti eğer Almanya’nın yaptığı uygulamaları protesto etmekse evet teşekkür ediyorum ama biz baştan itibaren protesto etmekten ziyade gitmeyi planladık. Talebimiz makul çünkü. Demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğünün olduğu iddia edilen bir ortamda yaptığımızın yanlış olmadığını yüzde yüz inandığım için gitmekte bir beis görmedim. Dışişleri Bakanımızla da istişare ettik, kesinlikle gideceğimi, vazgeçmeyeceğimi baştan itibaren söyledim" dedi.
Almanya’da Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın toplantı yapacağı salondaki iznin iptal edilmesiyle başlayan süreçte kendisinin katılacağı etkinlikle ilgili iki kez iznin iptal edildiğini hatırlatan Bakan Zeybekci, üçüncüde problem olmadığını arkadaşlarının kendisine bildirdiğini ifade etti. Zeybekci, “Benim için ilk andan beri söylediğim gibi izin o kadar da önemli değil. Oradaki kardeşlerimizle birlikte olmak, Türk demokrasi tarihinin en önemli gelişmelerinin yaşandığı, Türkiye’de bugüne kadar tarih boyunca gerek ekonomik, gerek siyasi hastalıkları üreten, sıkıntıları giderici anayasa değişikliğinin oylanacağı bu süreçte bunu anlatmak üzere elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Milletimizin kararının bizim başımızın üzerinde yeri vardır. Biz bu çerçevede bakarken uluslararası ilişkilerde de tüm ilişkilere makul bir mantıkla bakıyoruz.
"KABUL ETMEK MÜMKÜN DEĞİL"
Almanya’ya gelecek olursak, 3 milyonun üzerinde Türk kökenli, Türkiye kökenli vatandaşımızın yaşadığı malum. Bunların bir kısmı aynı zamanda Alman seçmeni. Çifte vatandaşlık hakkı olan, bir kısmı sadece Almanya vatandaşı olan bu milletin evlatları. İki ülkenin de vakalara bakarken bazı şeylere dikkat etmesi gerekiyor. Almanya alacağı kararlarda ve aldığı karalarda oradaki seçmenlerin milyonla ifade edebilecek kısmının bu milletin evlatları olduğunu, burada akrabalarının olduğunu unutmamalı" dedi.
İptali kabul etmenin mümkün olmadığının altını çizen Bakan Zeybekci, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tabi ki orada bir derneğin, bir partinin ya da kuruluşun Türkiye’den gelen bir siyasetçinin toplantısını iptal etmesi kabul edilemez. Böyle mazeret isterseniz bulursunuz, dilediğiniz yerden mazeret bulur iptal edersiniz ama eğer olumlu düşünürseniz milyonlarca olumlu alan bulur ve sonuç alırsınız. Ülkeler arasındaki ilişkilerde menfaatten öte hiçbir öncelik tanımıyorum. Türkiye için ilişkilerimizde menfaati önceliğe getirmediğimiz ülkeler vardır, bunlar da bizim ecdad emaneti olan kültür coğrafyamız, milli manevi duygularla bağlı olduğumuz coğrafyadaki ülkelerdir.
EN BÜYÜK TİCARET ORTAĞI
Diğer ülkelerle olan ilişkimiz menfaat ilişkisidir. Menfaatlerin üst seviyede olduğu ilişkiler sağlam ilişkilerdir. Almanya bizim en büyük ticaret ortağımız. Biz de Almanya için önemli bir ticaret ortağıyız. Ancak bazen dost ve müttefik bildiğimiz ülkeleri anlamakta zorlanıyoruz. Demokrasi, insan hakları bir ülkede farklı, diğerinde farklı olamayacağı gibi terörist ve terörist organizasyonlar da dünyanın her yerinde aynıdır. Türkiye’de olunca terörist ya da Almanya’da başka, dost müttefik ülkede olduğunda terörist değil derseniz o zaman menfaat çatışması gibi sorunlar olur, o zaman sıkıntılı söylemler başlar. Ükeler birbirine şüpheyle bakarlar. Bizim ecdadımız bize böyle durumlarda yol göstermiştir. Atla giden attan insin, koşan yürüsün, yürüyen dursun, ayaktaki otursun derler.
Biz böyle durumlarda bunu sonuna kadar zorlarız ama Türkiye’nin menfaatinden başka menfaat tanımayız. Ben bu dönemde yaşanan olayları tasvip etmiyorum. Bizim o ülkede yaşayan seçmenlerimiz var. Oraya buradan siyasetçiler gidecekler. Demokrasi ve insan haklarının emri de bu ortamı ve iklimi oluşturmak, oradaki egemen devletin birinci görevidir. Aynı durum Türkiye’de olsa bizim de görevimiz bunu sağlamaktır. Bazı ilçelerde Alman nüfusu çoğunluk sağlamak üzere. Almanya buralarda böyle bir çalışma yapmak isterse bizim görevimiz de bunu sağlamaktır."
DENİZLİ/İHA