DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, hükümetin tüm atamalarda önceliği yandaşlarına verdiğini ifade ederek, “Şu an yapılan atamalarda hiçbir kriter aranmıyor. Parti üyesi olmak işe alımda kriter olmamalı" dedi.
Halk TV’de 20. Saat programına konuk olan Babacan gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. AK Parti ve MHP’nin sorunları çözme kapasitesinin kalmadığını söyleyen Babacan, "Çözümlerimizi hükümet hemen uygulamaya başlar ümidiyle paylaşıyoruz. Sorunlarımız çözülsün istiyoruz ama şu anki iktidar partisinin ve ortağının sorun çözme kapasitesi yok” ifadelerini kullandı.
Babacan, yukardan dış politika konularıyla ilgili gelen talimat neyse Türkiye’nin dış ilişkilerinin de o tarafa savrulduğunu dile getirerek, şunları söyledi:
İktidarın şahsileştirilmiş bir bakış açısı var. Devlet yönetiminde iyi stratejilerin üretilmesi gerekir. Benim Dışişleri Bakanlığı dönemimde her konu işin uzmanına danışılırdı.
Ben kendi dönemimde bakanlık dışından Büyükelçi atanmasına izin vermedim ama şu an yapılan atamalarda hiçbir kriter aranmıyor.
Biz parti yönetmeliğimizden devletin işe almada kullandığı mülakat yöntemini kaldırdık. Objektif kriterlere göre belirlenmiş sınavlarla eleman alımı yapacağız. Parti üyesi olmak işe alımda kriter olmamalı.
“BEN İTİRAZ ETTİĞİM İÇİN VARLIK FONU KURULMADI”
Ali Babacan, görevi boyunca sorumlu olduğu alanlarda yaptığı işlere dair içinin çok rahat olduğunu ifade etti.
Babacan şunları söyledi:
Benim 28 Şubat süreci ve 2001 krizinde oldu. Düşeceğimiz sıkıntıları bilseydim yine de siyasete girerdim. Kendi sorumluluk alanımda içim hep çok rahat oldu.
Doğru olmadığını düşündüğüm tek bir atama yapmadım. Varlık fonu konusunda bana çok baskı yapıldı. Fakat ben onay vermediğim için o fon kurulamadı.
“AYRILIK KARARIMI İLK OLARAK ERDOĞAN’A İLETTİM”
Biz mevcut iktidar partisinden seçmen koparalım niyetiyle yola çıkmadık. Ben AKP'den ayrılacağıma ilişkin kararı ilk olarak Erdoğan ile paylaştım.
2001'den bu yana benim yaptığım açıklamalarda, mülakatlarda, televizyon programında söylediklerimde tutarsızlık bulamazsınız ama iktidar partisinin şimdi söyledikleri ile geçmişte söylediklerinden çok farklı. Hükümetin basını ise bizi görmezlikten geliyor.
Hangi partiye oy verirse versin bütün vatandaşlar TRT'ye para ödüyor ama TRT şu an sadece tek bir partinin propaganda aracı olarak kullanılıyor.
“FETÖ HAİN BİR TERÖR ÖRGÜTÜDÜR”
Babacan, DEVA Partisi'ne atılan “FETÖ projesi” iddialarına da çok sert cevap verdi. FETÖ’nün hain bir terör örgütü olduğunu ifade eden Babacan, “Bu terör örgütüyle sonuna kadar mücadele etmek gerekiyor. Dışardan atılan itirafların bizim için hiçbir değeri yok" dedi.
Babacan partisinin kuruluş teşkilatına ilişkin de açıklamalarda bulundu: Bizim herkese açık bir teşkilatlanma sürecimiz var. Parti teşkilatımız bağışlar ve parti üyelerinin ödediği aidatlarla yürüyen bir finansman yapımız var ama biz harcarken tasarrufa çok dikkat ediyoruz. Biz önce il ve ilçe tüzel kişiliği oluşturuyoruz. Sonra da üye kayıtlarımız başlıyor. Türkiye'de 10 bini aşkın üyemiz var ama ön müracaatların sayısı da çok fazla.
DEVA Partisi’nin neden kurma gereği duyduğuna ilişkin de açıklama yapan Babacan, şu ifadeleri kullandı:
Yanlışları dillendirmek bugün Türkiye’de en önemli konulardan birisi. İki yıldır, partili cumhurbaşkanlığı sistemi geldi ve en yakın akraba bakan yapıldı.
Ülke ekonomisinin o zamandan beri düştüğü durumu görüyorsunuz. Borç, 970 milyardan 1 trilyon 860 milyara çıkmış. Merkez Bankası, 130 milyar dolar rezervi adete kibrit çakıp yakmış.
Ülkede işsizlik artarken, ekonomi bozulurken, bizim iş dünyasını temsil eden, meslek odalarından kaçı çıkıp “Ya kötüye gidiyoruz” diyebildi?
Devletin elinde krediyi veririm ya da verdirtmem diye tehdit ve teşvik aracı var. Maalesef iş dünyası üzerinde bunu pervasızca kullanıyorlar.
“KİM SESİNİ ÇIKARSA HEMEN KANUNLA DAĞITIYORLAR”
Yaptığımız her işin, attığımız her adımın hukuki meşruiyetinden zerre şüphemiz yok. Ben ve arkadaşlarımız Türkiye’nin dört bir yanında rahat rahat yürüyoruz. Bugün iktidardakiler bunu yapamazlar.
Bizim Malatya kongremizden bir gün sonra iktidar partisinin Malatya kongresi vardı. Orada esnaf “Eve ekmek götüremiyoruz” diyor, “Abartma” diyerek çay atıyorlar. Bu sistemle, bu iktidarla ülkenin sorunlarını çözmek hemen hemen imkânsız.
Türkiye tek bir sesin, tek bir görüşün yankılarıyla yönetilecek bir ülke olmamalı. Eğer çoğulcu demokrasiye inanıyorsanız, farklı yayın çizgilerinin olması da gayet doğal. Halk TV de oldukça özgün, kendine özel bir yayın çizgisi var. Ara ara RTÜK mağduru da oluyor.
Cumhuriyet tarihinin en uzun süre bakanlığını yapan kişiyim. Bu kadar süre içerisinde tek bir tekzip yapmadım. Benimle ilgili olumsuz haberlere açıp da “Niye böyle bir şey yaptınız?” demedim.
Diyelim ki yanlış bir haber oldu, sadece onunla ilgili bizim arkadaşlarımız teknik seviyede bilgilendirme notu gönderdi. Daha sonra doğrusunu yayınlayıp yayınlamadıklarını takip dahi etmedik.
Bugün eğer Türkiye Cumhuriyeti 97 yıldır varsa, Mustafa Kemal Atatürk’ün attığı sağlam temeller sayesinde var. Bu ülke 1. Dünya Savaşı’ndan sonra dünya konjonktürünün ve bizim içinde bulunduğumuz coğrafyanın en zor şartlarında kuruldu.
Arkasından 1929 kürsel ekonomik buhran yaşandı. Arkasından bir 2. Dünya Savaşı çıktı.
Bu ülke istikrarını, birliğini ve beraberliğini, toprak bütünlüğünü bütün bu zor dönemlerde kurudu. Bunun da tek sebebi Mustafa Kemal Atatürk’ün attığı sağlam temellerdir ve kurduğu bu güçlü Cumhuriyet’tir.
Memlekette neler neler oluyor etrafımızdaki ülkelerde ama geçici zorluklar yaşansa da Türkiye’de bu uzun vadeli çizgiyi değiştirmiyor.