HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ı ziyaret etti. İki lider, yaklaşık bir saat süre görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Son günlerde Kürt sorunu ile ilgili dikkat çeken çıkışlarda bulunan Babacan, gazetecilerin sorusu üzerine Türkiye'de milliyetçilik anlayışını değerlendirdi.
Babacan, Türkiye'de dar, içe kapatmacı ve ulusalcı bir bakış açısının hakim olduğunu belirterek dikkat çeken bir 'milliyetçilik' tarifi yaptı, "Milliyetçilik bu ülkenin her bir vatandaşını aynı samimiyetle kucaklayabilmektir. Hiçbir ayrım yapmadan her bir vatandaşımızın kendi hak ve özgürlüklerini doyasıya yaşaması için çalışmaktır" dedi.
"ÖTEKİLEŞTİREN BAKIŞ AÇISINA TOPYEKUN KARŞIYIZ"
Babacan, milliyetçi söylemlerdeki artışı nasıl değerlendirdiği yönündeki soruya şu cevabı verdi:
"Milliyetçilik kavramı nasıl anlaşılıyor, nasıl uygulanıyor buna bakmamız lazım. Şu anda Türkiye'de gözlemlediğimiz dar, içe kapatmacı ve ulusalcı bir bakış açısı var. Toplumu ayrıştıran, toplumu kendi içinde kutuplaştıran, toplumun bazı kesimlerini ötekileştiren bakış açısına topyekun karşıyız. Milliyetçilik bu ülkenin her bir vatandaşını aynı samimiyetle kucaklayabilmektir. Hiçbir ayrım yapmadan her bir vatandaşımızın kendi hak ve özgürlüklerini doyasıya yaşaması için çalışmaktır.
"NE MİLLİLİKLE NE YERLİLİKLE ALAKASI YOK"
Ülkenin topyekun refah seviyesini arttırmak için çalışmaktır. Bu ülkeyi ve bu ülkenin her bir insanını sevmektir. Bu ülkenin çıkarlarını da hem bölgede hem de uluslararası sistemde korumaktır. Aksi halde adına milli ve yerli gibi sıfatlar ekleyerek kullanılan politikaların ne millilikle ne yerlilikle alakası yok. Bu kadar ayrıştıran, toplumun bazı kesimlerini yok sayan, kendi seçmen tabanını daha bağımlı hale getirebilmek için diğer kesimleri tamamen öteleyen bir anlayışa ben milliyetçilik diyemiyorum.
"BUNLARIN İKİSİ DE YANLIŞ"
Babacan, Anayasa Mahkemesiyle ilgili bir soru üzerine de şunları kaydetti:
"İster Anayasa Mahkemesi'ne, ister diğer yargı organlarına baktığımızda, geçmişte iyi dönemler de yaşadık, maalesef kötü dönemler de yaşadık. Biz idealin peşinde olmak zorundayız. Bu kararların siyasallaşıp, yargının adeta kendisini yürütme yerine koyup ülkenin geleceğini çok olumsuz etkilediği dönemleri de yaşadık. Öte yandan yargının üzerinde siyasi baskının oluşturulup, yargının siyasi iktidarın istediği yönde karar alması konusunda baskıya uğradığı dönemleri de yaşadık. Bunların ikisi de yanlış.
"MİLLETTEN BAŞKA KİMSEYE BORÇLARI YOK"
AYM’nin her bir üyesi kıymetlidir. Seçildikten sonra sadece sorumluluğu bu millete karşı hissetmelidir. Hukuki sorumluluk çerçevesinde hareket etmektedir. AYM üyelerinin uzun süreliğine seçilmeleri, tamamen bağımsız hareket etmelerini sağlamak içindir. Seçildikten sonra hiç kimseye borçlu değillerdir. Sadece bu millete doğru, adil karar verme borçları vardır. Başka hiç kimseye borçları yoktur."
2002 yılında AK Parti'nin iktidarının başladığı dönemde Kürt meselesinin çözümüne dair umutların arttığını belirten HÜDA Sağlam, ancak son birkaç yıldır Kürtleri yok sayan, bunu sadece silahlı mücadeleye indirgeyen ve durumun 2002 öncesinden daha kötü bir duruma gittiğini gözlemlediklerini söyledi.
"KÜRTÇE OYUNLARIN YASAKLANMASI NOKTASINA KADAR GELDİK"
Toplumda sorunun çözülebileceği kanaatinin oluştuğunu ve kamuoyu desteğinin oluştuğundan söz eden HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, "Ama bu gittikçe geriledi. Kitaplardan Kürt kelimesinin çıkarılması ve Kürtçe oyunların yasaklanması noktasına kadar geldik. Maalesef Kürtlerin Kürt kökenli kalmaya devam ettiğini görüyoruz. Toplumun hiç de razı olmayacağı bir durumdayız" dedi.
PKK'nın "Silah kullandığımızda devlet, Kürt sorunun gündemine getiriyor" söylemini hatırlatan Sağlam, "Örgütün 40 yıldır toplum içine yerleştirmiş böyle bir anlayışı var. Örgüte bahane verilmemeli. Bunu yıkmanın zamanıdır. Eğer Kürt meselesini çözmek istiyorsanız şu anda gündeme getirin. Bütün sorunlar bitecek anlamını taşımasa da sadece anayasa vatandaşlık tanımında Kürtlerin varlığının kabulü ile ilgili yapılacak bir değişiklik sorunun çözümüne ciddi bir katkı sunacaktır" diye konuştu.
AYM TARTIŞMASI NASIL BAŞLADI?
AYM ile iktidarı karşı karşıya getiren tartışma, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, AYM'nin Enis Berberoğlu kararına karşın, 'yeniden yargılanmasına gerek olmadığı' yönünde bir karar vermesiyle başladı.
13 Ekim'de AYM üyesi Engin Yıldırım, Twitter'dan AYM'nin fotoğrafını paylaşarak 'Işıklar yanıyor' mesajını yazdı. Yaptığı paylaşımın 'darbe iması' içerdiği yönünde gelen tepkiler sonrası Yıldırım, "Hukukun ışığını kastettim, başka ışıkları değil" diyerek başka bir açıklama paylaştı.
İçişleri Bakanlığı bu tweet'e, Bakanlık binasının fotoğraflarını 'Işıklarımız hiç sönmüyor' mesajı ile cevap verdi.
Bir sonraki gün Yıldırım, hükümet yetkililerinin tepkisini çeken 'Işıklar yanıyor' paylaşımıyla ilgili üçüncü kez açıklama yaparak "Yanlış yorumlanmaya müsait şekilde paylaştığım mesaj dolayısıyla kamuoyundan özür diliyorum" ifadelerini kullandı.