EKONOMİ SERVİSİ / İSTANBUL
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı’nda yaptığı konuşmada Amerika ve Avrupa ülkeleriyle ilişkilerin, Türkiye’ye karşı gösterdikleri çifte standarda rağmen, kendi değer ve çıkarlarımız gereği iyi ve verimli olması gerektiğine değinen Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Tuncay Özilhan, “Yargı erkinin bağımsızlığı ve tarafsızlığı, düşünce ve ifade özgürlüğü, özgür ve bilimsel akademik ortam, özgür medya ve internet ortamı, iyi tanımlanmış yetki ve sorumluluklar, kamu yönetiminde liyakat, ülkelerin rekabet gücünün önemli parametrelerindendir” dedi. “Olağan demokratik işleyişten uzaklaşılması, önce yabancı sonra yerli iş insanlarını yatırımlardan soğutuyor; yaratıcılıktan, girişimcilikten uzaklaştırıyor” diye konuşan Özilhan, “Bu nedenle, bir an önce yeniden olağan düzene geçilmesini ümit ediyoruz” ifadelerini kullandı. Gündemdeki konuları değerlendiren TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik ise şunları söyledi:
AB destek vermedi
Türkiye, yaşadığı hain darbe teşebbüsü sonrasında, AB üyelerinden yeterli desteği almadığı için şikayetçi ve haklı. AB üyeleri ise darbe teşebbüsü sonrasında yaşanan gelişmelerden, OHAL döneminde yargı sürecindeki evrensel hukuk kurallarına aykırı gördükleri uygulamalardan dolayı Türkiye’yi eleştiriyorlar. Cezalandırma gibi uygulanan yaygın tutuklamalardan, masumiyet karinesinin pek dikkate alınmamasından duydukları rahatsızlığı dile getiriyorlar.
Gümrük Birliği tıkandı
Aramızdaki gerginlik ve diyalog eksikliği hem ülkemiz hem de AB açısından aslında büyük kazançlar getirecek olan Gümrük Birliği revizyonunun da sorgulanır hale gelmesine yol açtı. Gümrük Birliği krizlere feda edilemeyecek kadar önemli bir konudur.
ABD ile ilişkiler sorunlu
İlişkilerimiz bir sorunlar yumağı haline geldi. Her iki ülke vatandaşlarının vize alma imkanlarının kısıtlanması bugünkü ortamın panzehiri olmaktan çok uzaktır. Gerilimi artırmaktadır. ABD Başkanı Donald Trump’ın şiddetin patlamasını tetikleyecek sorumsuz kararından hemen geri dönmesini bekliyoruz.
bUrAda yargılanmalıydı
Reza Zarrab’ın açıklamalarının bir kısmı ülkemizi derinden sarsmaktadır. İfadelerden, İran devleti adına çalıştığı anlaşılan bu kişinin yargılanması, elde fırsat varken Türk yargısı tarafından gerçekleştirilmemiştir. Bu yaşananlar, her zaman ısrarla vurguladığımız hukukun üstünlüğü ve yargının bağımsızlığının önemini göstermiştir.
Dış politikada yalnızız
Dış politikada son zamanlarda “yalnız” ve “çatışmacı” bir görüntü sergiliyoruz. İçeride ise hukuk sistemi ve yargı mekanizmamızda kaygı ve şüphe yaratan bir tablo var.
Özgürlük arka planda
Özgürlük-güvenlik dengesinde sürekli olarak güvenlikten yana tercih kullanmak, güvenliği sağlamak için eksik bir yaklaşım olabilir. Bunların birbirini tamamlayan öncelikler olduğu bilinciyle hareket edilmesi, milli menfaatlerimiz açısından kilit öneme sahiptir.
OHAL gözden geçirilmeli
Terörle mücadelede hiçbir taviz vermeden, OHAL uygulamasının yeniden gözden geçirilerek, Türkiye’nin hızla normale dönmesi gerektiğine inandığımı paylaşmak isterim.
ÜNİVERSİTE SAYISINI ARTIRMAK ÇÖZÜM DEĞİL
TÜSİAD YİK Başkanı Tuncay Özilhan, Türkiye’de son 10-15 yılda altyapıda önemli bir atılım yapıldığını, kentleşmenin yanında eğitim ve sağlık alanında da gelişmeler kaydedildiğini anımsattı. “En sorunlu alan eğitim. Üniversite sayısı 77’den 185’e çıktı ancak kalite tutturulamadı” diye konuşan Özilhan, “Dünya standartlarında öğretim üyeleri olmadan, bilimsel özgürlük ve nitelikli eğitim sağlanmadan üniversite sayısının artırılması yetmiyor” dedi. Dünyadaki en iyi uygulamalardan ilham alınabileceğini vurgulayan Özilhan, “Değişimlere başlamak için geç kaldık. Bu işler ‘yap-boz’ taktiğiyle olmaz. Süreci yönetemezsek, bizi kaotik bir gelecek bekleyecek ama şimdi günümüze dönelim. Çünkü bugünler, ülkemiz için epey çalkantılı” değerlendirmesinde bulundu.
Büyümeden büyümeye fark var
Türkiye ekonomisini 2002-2007 dönemi ile 2010-2017 dönemini karşılaştırmalı olarak değerlendiren Erol Bilecik: “Kriz öncesinde ortalama %7, sonrasında ise %5,6 büyüdük. Ancak bu iki büyüme dönemi arasında çok önemli nicelik ve nitelik farkları var” dedi. “İlk dönemde kişi başına milli gelirimiz dolar bazında 10,850’ye çıktı. İkinci dönem sonunda hâlâ aynı yerde, hatta biraz da gerisinde, 10,780 dolardayız. İlk dönemde büyürken çekirdek enflasyon oranını 2007’de %4,8’e kadar düşürmüştük. 2017’de %12’ye çıkardık. Dış borcu 2007’de %36’ya düşürmüştük, 2017’de %51’e çıkardık” diye konuşan Bilecik, “Kriz öncesindeki dönemde bir yandan ekonomi büyürken, diğer yandan kırılganlıklarımızı azaltmış, enflasyonu ve borçluluk oranlarımızı düşürebilmiştik. Bunun nedeni, o dönemde yaptığımız reformlar sayesinde verimlilik artışlarıyla büyümüş olmamız, önemli miktarda doğrudan yatırım ve nitelikli işgücü çekmiş olmamızdı” ifadelerini kullandı. Kriz sonrası dönemde ise büyüme politikasının ucuz ve bol sıcak paraya dayalı, tüketim ve kamu harcamaları ağırlıklı olduğuna işaret eden Bilecik, sözlerine şunları ekledi: “Verimlilikten çok, talebi arttırma yönlü politikalar uygulandı. Bu yaklaşım, finansal göstergelerimizde bozulmaya ve kırılganlıklarımızın artmasına neden oldu.”
Adalet kuvvetlİ kuvvetler adaletlİ olmalı
Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, toplatıdaki
konuşmasında Türkiye’nin zorluklara alışık bir ülke olduğunu söyledi. “Biz kutuplaşmak-ayrışmak değil, birlikte çalışmak, birlikte yaşamak istiyoruz. Kadınlarımızın erkeklerle eşit şartlarda işgücüne katıldıkları, eğitimleri konusunda önlerine engel çıkarılmayan, şiddete maruz kalmadıkları bir ülkede yaşamak istiyoruz” diyen Bilecik, adaletin herkes için sağlandığı güçlü bir hukuk devletini arzu ettiklerine değinerek, şöyle devam etti: “Herkesin kendini korkusuzca ifade edebildiği bir özgürlük ortamı istiyoruz. Yapılan en küçük haksızlık, toplumun tümüne yapılmış sayılır.
Bu nedenle, “Adaletin kuvvetli, kuvvetlilerin de adaletli olmaları gerekir.”