HİLAL ÖZTÜRK / İSTANBUL
Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapan FETÖ’nün medya yapılanması davasının tutuklu sanıkları gazeteci Şahin Alpay ve Mehmet Altan’la ilgili “hak ihlali” kararı verilmesi tartışmalara neden oldu. Yüksek Mahkeme’nin açıkladığı gerekçe dünkü Resmi Gazete’de yayınlandı. Akşam saatlerinde ise Altan’ın tahliye başvurusu AYM’nin kanıtları değerlendirme yetkisi olmadığı belirtilerek 26. Ağır Cza Mahkemesi tarafından reddedildi. Gerekçeli kararda sanıkların iddialarıyla ilgili Adalet Bakanlığı’ndan gönderilen görüşlerin her sanık için farklı olması dikkat çekti. Bakanlık Zaman Yazarı Alpay’ın iddialarından biri dışında diğerlerini yanıtsız bırakırken, Altan’ın tüm iddialarıyla ilgili ayrı ayrı görüş belirtti. Alpay, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasında bulunurken “Yazılarının suç unsuru taşımadığını, isnat edilen eylemlerin ifade ve basın özgürlükleri kapsamında kaldığını, hakimlik tarafından tutuklamanın ön şartı olan kuvvetli suç şüphesi ve tutuklama nedenleri somut olgularla ortaya konulmadan tutuklandığını” ileri sürdü. Gerekçeli kararda “Bakanlık görüşünde başvurucunun bu bölümdeki iddialarına ilişkin bir açıklamada bulunulmamıştır” denildi. Alpay, soruşturmaya konu edilen ve tutuklamaya dayanak oluşturan konuların tamamen gazetecilik faaliyetlerine ilişkin ve köşe yazılarından ibaret olduğunu belirterek, yazılarından dolayı tutuklanması nedeniyle ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğini savundu. Bakanlık, görüşünde, Alpay’ın bu bölümdeki iddialarına ilişkin de bir açıklama yapmadı. Bakanlık, Alpay’ın kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddiasına ise cevap verdi. Alpay, sağlık durumunun ciddi riskler taşıdığını ve cezaevinde kalmaya elverişli olmadığını, yaşam hakkının korunması bakımından serbest bırakılması gerektiğini, tahliye taleplerinin reddedildiğini kaydetti. Bakanlık, bu iddiaya Alpay’ın öncelikle infaz hakimliği veya savcılığa başvurması gerekirken bu başvuruyu yapmayıp olağan kanun yollarını tüketmediğini bildirdi. Esas yönünden ise Alpay’a ceza infaz kurumu şartlarında uygun tedavi imkanı sağlandığı ve tutulma koşullarının sağlık koşulları ile uyumlu olduğu belitilerek kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarının açıkca dayanaktan yoksun olduğunu bildirdi.
ALTAN’A TEK TEK CEVAP
Altan’ın iddialarına ise ayrı ayrı cevap verilmesi dikkat çekti. Altan’ın kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddialarına Bakanlık şu cevabı verdi: “Başvurucunun gözaltında kaldığı süre OHAL kapsamında karşılaşılan darbe tehdidinin büyüklüğü ve terörle mücadele karşısında gerekli ve fiili durumla orantılıdır.”
* Altan’ın tutuklamanın hukuki olmadığına ilişkin iddialarına ise Bakanlık “Başvurucu hakkındaki soruşturmanın 15 Temmuz darbe girişimini gerçekleştiren FETÖ kapsamında yürütüldüğü, söz konusu örgütün emniyet ve yargı içindeki unsurlarıyla 17 ve 25 Aralık 2013’te gerçekleştirdiği darbe girişimleri kamuoyunca bilinmesine rağmen, başvurucunun FETÖ lehine kamuoyu oluşturmak için örgütün medya yapılanması içinde gönüllü olarak çalıştığı, ayrıca soruşturmaya konu olan yazı ve yayınların içeriğinden 15 Temmuz darbe girişiminden önceden haberdar olduğunun anlaşıldığı ve örgütün amacına iştirak ederek darbe girişimine halk nezdinde meşru gösterecek yayınlar yaptığı bu yöndeki delillerin kuvvetli suç şüphesini oluşturduğunu” yanıtını verdi.
* Altan, Sulh ceza hakimlerinin bağımsız ve tarafsız mahkeme güvencesi sağlamadığını, bu mahkemelerin yürütme organının bir aracı haline geldiğini ileri sürdü. Bakanlık bu hakimliklerin de diğer tüm mahkemelerde olduğu gibi Anayasa’nın öngördüğü biçimde mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına uygun olarak teşkilatlandırılmış olduğu, hakimliklerin yapılanması ve işleyişinde tarafsız davranamayacakları sonucuna ulaşılmasını gerektiren herhangi bir unsur bulunmadığını belirtti.
Bakanlık, Altan’ın soruşturma dosyasına erişimin kısıtlandığına ilişkin iddiasına da yanıt verdi. Görüşünde “Başvurucuya hakkındaki suçlamalar ayrıntılı olarak anlatılmak suretiyle müdafi huzurunda savunma yapma imkanının verildiği, tutuklanmasına temel teşkil eden iddiaların somutlaştırılarak sorulduğu, başvurucu da bu iddialarla ilgili gerekli gördüğü değerlendirmeyi yapmıştır” denildi. Bakanlık Altan’ın bu delilleri yeterince değerlendirerek, bunlara karşı etkili itirazda bulunma imkanını kullandığını belirterek, şikayetin açıkca dayanaktan yoksun olduğuna karar verilmesi gerektiğini ifade etti.
* Altan’ın tutukluluğa itiraz incelemesinin duruşmasız olarak yapıldığına ilişkin itirazına ise Bakanlık “Her bir tutukluluk incelemesinin duruşmalı yapılması durumunda sistemin işlemez hale geleceği ve başvurucunun tutuklama gerekçelerine yönelik her türlü hukuki değerlendirme ve itirazlarını yapma imkanına sahip olduğu” açıklaması yaptı.
* Adalet Bakanlığı, Altan’ın ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine ilişkin iddiasına salt gazetecilik faaliyeti dolayısıyla tutuklanmadığı, suç teşkil eden eylemleri nedeniyle gözaltına alındığı ve tutuklandığını ifade etti. Bakanlık ayrıca Altan’ın uzun zamandır örgütsel yapının medya üzerinden kamuoyunu yönlendirme ve darbe hazırlama yönündeki amaçlarına bilinçli olarak katkı verdiği dikkate alındığında uygulanan tedbirlerin demokratik toplumda gerekli olduğunu vurguladı.
* Altan’ın kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ise, mahkemeler önünde ileri sürülmeyen iddiaların AYM önünde şikayet konusu edilemeyeceği şeklinde karşılık verildi. Başvuru yollarının tüketilmediğini belirten Bakanlık, yakınılan hususların bir kısmının doğru olmadığı, bir kısmının ise hukukun izin verdiği gözaltı işlemlerinin kaçınılmaz sonucu olduğunu bildirdi. Bakanlık tedbirlerin gerektirdiği ölçüde orantılı olduğunun dikkate alınması gerektiğini ifade etti.
‘ANAYASA 153’E RAĞMEN TAHLİYE KARARI ÇIKMADI
Anayasa Mahkemesi kararının Resmi Gazete’de yayınlanması sonrası yerel mahkemelerin karara uyup uymayacağı tartışma konusu oldu. Ceza Hukuku Uzmanı Doç.Dr.Yılmaz Yazıcıoğlu KARAR’a yaptığı değerlendirmede şunları söyledi: “Anayasa’daki mevcut hükümlerin aksine davranabilmek mümkün değil. Anayasa’nın 153.maddesi 2’nci fıkrasında, ‘Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de yayınlandıktan sonra yargı dahil bütün herkesi bağlar’ diyor. Yargıyı da bağlar dedikten sonra ve uymaması da söz konusu olmayacağına göre davaları gören mahkemelerin gereğini yapması gerekir. Bu karara uymazsa, ki ben sanmıyorum mahkeme dikkate alacaktır, mahkeme doğrudan görevin kötüye kullanılması suçunu işler. TCK’da da, ‘Devletin güvenliğini ve bütünlüğünü bozma suçunu işler’ deniliyor. Bu durumda hemen HSK’nın toplanıp mahkeme heyetini görevden alması gerekir. Savcılığın da işlem başlatması, Adalet Bakanlığı’nın da bunun gerçekleşmesi için gereğini yapması gerekir” dedi. 26. Ağır Ceza Mahkemesi ise Mehmet Altan’ın tahliye talebini reddetti. Gerekçe olarak AYM’nin kanıtları değerlendirme yetkisi olmadığı kaydedildi. Oy çokluğuyla alınan karara bir üye muhalefet şerhi koydu.