Ayda artık hepimizin evladı

Üç yaşındaki Ayda Gezgin’e 91 saat sonra ulaşıldı. Depreme hazırlıksızlığın simgesi haline gelen Rıza Bey Apartmanı’nda annesini kaybeden minik kıza tüm Türkiye sahip çıktı. Dört bir yandan Ayda’ya yardım için mesaj yağdı.

İzmir depreminde yıkılan Rıza Bey Apartmanı’ndan Ayda Gezgin sağ olarak çıkarıldı. Çamaşır makinesinin oluşturduğu yaşam koridorunda kalan üç yaşındaki kız “Ben buradayım” diyerek sesini duyurdu. İlk olarak su, ayran ve köfte isteyen Ayda için Türkiye’nin dört bir yanından yardım çağrıları geldi. Ancak aynı enkazdan bir de acı haber geldi. Depremden 10 dakika önce kızıyla parktan dönen Anne Fidan Gezgin’in cansız bedeni çıkarıldı.

'ANA ARTÇI OLMADI HASARLI BİNALARA GİRMEYİN’

Öte yandan daha önce enkazdan çıkarılan İdil Şirin’in Kovid testi pozitif çıktı. İdil’i kurtaran İBB itfaiye erinde de virüs tespit edildi. Depremin ardından uzmanlardan kritik uyarılar da geldi. Prof. Dr. Naci Görür her bina için depreme dayanıklılığını gösteren ‘kimlik kartı’ hazırlanması gerektiğini söyledi. Kocaeli Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği’nden Doç. Dr. Serkan Irmak da “Ana artçı henüz meydana gelmedi. Hasarlı binalara girmeyin” dedi. 

BAKANLIK "HABERİMİZ YOK" DEDİ

Depremde yıkılan Doğanlar, Rıza Bey ve Karagül apartmanlarına çürük raporu verildiği ortaya çıkmıştı. Ancak riskli yapıları önceden tespit edip gerekli önlemi alması gereken Şehircilik Bakanlığı ‘Bize bildirilen bir şey yok’ dedi. Bakanlığın açıklamasında “Riskli  yapılar için tapuya şerh konuluyor. Söz konusu yapılarda herhangi bir tapu şerhi olmadığı görüldü” ifadeleri kullanıldı. 

İMAR YASASI ACİL İHTİYAÇ 

Gelecek Partisi lideri, depremin vurduğu İzmir’de incelemelerde bulundu. Türkiye’nin acil bir imar yasasına ihtiyacı olduğunu belirten Davutoğlu önemli mesajlar verdi: Bazı ruhsatsız binaların dahi kaynak oluşturmak için imar barışı adı altında af kapsamına alınmasının zararlarını görüyoruz. Bütün tarafları bağlayan ama önce müteahhitleri bağlayan açık, objektif kurallar koyan bir imar yasası çıkarmadan deprem gerçeğiyle yüzleşmemiz çok zor.

SİYASETİN GÜNDEMİ DEPREM

EN NİTELİKÇİ RAPOR RAFTA YERİNİ ALDI 

KILIÇDAROĞLU: Siyaset ‘depremde can kaybını nasıl azaltırız?’ın cevabını bulup gereğini yerine getirmek zorunda. Yasalar çıkarıyoruz ama aralarında hiçbir tutarlılık yok.  17 yılda verdiğimiz 58 araştırma önergesi reddedilmiş. Cumhuriyet tarihinin en nitelikli raporunu hazırlayıp hükümete sunduk ama raflarda yerini aldı.  

TÜRKİYE 90’LARA DÖNÜYOR İKTİDAR HAVAYA BAKIP ISLIK ÇALIYOR  

AKŞENER: (Deprem) Metropolleri çeyrek asır yönetip şikayetçi olan zihniyetten utanıyorum. Bu konuda Meclis’te yeni adımlar atacağız.  Ekonomi hızla 1990’lı yıllara dönüyor. Ciddiyet, tablo böyleyken havaya bakıp ıslık çalmamaktır.  Damat bakanı uyarıyorum. MB Başkanı’na çaycın gibi davranmaktan vazgeç.  

91’İNCİ SAAT MUCİZESİ  

Türkiye gözünü kulağını İzmir’e dikmişken yıkılan Rıza Bey Apartmanı’nın enkazından mucize çıktı. Üç yaşındaki Ayda Gezgin 91’inci saatte tonlarca betonun arasından sağ salim çıkarıldı. 83 milyon minik kızı bağrına bastı, sahip çıktı. Ayda’ya yaşam elini uzatan kurtarma görevlileri tarifi imkansız anları “Kendi evladımızı öper gibi öptük” sözleriyle anlattı. 

Seferihisar açıklarında cuma günü meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki depremde onlarca bina zarar gördü, çok sayıda kişi yaşamını yitirdi. Yıkılan binalardan Rıza Bey Apartmanı’nda sürdürülen arama kurtarma çalışmalarında 91’inci saatte mucize yaşandı.

Ekipler, enkazın altından 91 saat sonra Ayda Gezgin’e ulaştı. Ekipler bina enkazı çevresinde hayat kolidoru oluşturdu. Çocuğa ilk müdahalede bulundu. Serum takılan minik Ayla için enkaz altına termel battaniye indirildi. Ardından alkışlarla enkaz altından çıkarılan küçük Ayla, elden ele ambulansa taşındı.

Küçük Ayda’ya ulaşarak kurtaran Nusret Aksoy “Yaşam üçgeninde bulaşık makinesi vardı. Bulaşık makinesini gördüm, aradaydı. Elini salladı” dedi. İstanbul Kadıköy Arama Kurtarma ekibinde görevli olan Aksoy, Gezgin’in hastaneye kaldırılmasının ardından kendisinin yerinin belirlenmesi ve ona ulaşma anını anlattı. Önce çığlık sesi duyduğunu aktaran Aksoy, “Arkadaşlara ‘Durun’ dedim. Jeneratörleri, çalışan makineleri durdurdular. Büyük bir sessizlik oldu. ‘İsmin ne senin ?’ dedi arkadaş, ‘Ayda ben’ dedi. ‘İyi misin ?’ dedi, ‘İyiyim.’ dedi. Ondan sonra çalışma ekipleri aşağıya indi. Ben sadece elini gördüm. ‘İyiysen elini salla’ dedi arkadaş. Elini sallad, ‘İyiyim ben.’ diye elini salladı” ifadelerini kullandı.

Aksoy, Ayda Gezgin’in sağlık durumuna ilişkin soru üzerine bilgisi olmadığını belirterek, “Yaşam üçgeninde bulaşık makinesi vardı. Bulaşık makinesini gördüm, aradaydı. Elini salladı. İlk çığlığını duydum. Daha sonra arkadaşlarıma söyledim. İsmini sordum. ‘Ayda ben, iyiyim’ dedi. ‘İyiysen elini sallayabilir misin ?’ dedim, elini kaldırdı salladı” diye konuştu.

AFAD Tunceli İl Müdürü Cem Erdoğanda Ayda Gezgin’i öperken çekilen fotoğrafı için “Kendi çocuğumu öper gibi öptüm.  O sırada fotoğrafım çekilmiş ama haberim yok. İndan evladını nasıl öperse öyle bir şeydi” dedi.

Erdoğan, Ayda ile oynadığı parmak oyununu da kendi çocuğu ile oynadığı bir oyun olduğunu söyledi.   

3 yaşındaki Ayda Gezgin, İzmir’deki depremde yıkılan Rıza Bey Apartmanı enkazından tam 91 saat sonra çıkartıldı. Ayda sağlık ekipleri tarafından hastaneye sevk edilirken, depremin sembolü bir fotoğraf çekildi. 

Ayda’yı öperken çekilen fotoğraf hakkında konuşan AFAD Tunceli İl Müdürü Cem Erdoğan, “İçimden öpmek geldi. ‘Öpebilir miyim?’ dedim, ‘öp’ dedi. Kendi çocuğumu öper gibi öptüm. Dünyalar bizim oldu. O sırada fotoğrafım çekilmiş ama haberim yok. İndan evladını nasıl öperse öyle bir şeydi” diye konuştu.

Ayda enkaz altındayken yaşananları anlatan Erdoğan “Bu duyguyu anlatmak mümkün değil. Bizim hedefimiz, bütün canlarımızı canlı alabilmek. 91 saat sonra Atıl Hepçorman kardeşimiz ‘burada ses var’ dedikten sonra dünyalar bizim oldu. O ilk temas, o ay gibi yüze bakmak çok güzel bir duyguydu. Elimizi uzattığımızda parmağımızı tutuyordu. Ayda çok sakindi, çok sakindi, çok güzeldi, ay gibiydi, melek gibiydi. Tanıştık. Elindeki plastik kaşığı uzattı, sonra parmağımı tuttu. Sohbet ettik, sonra acıktığını söyledi. Ayran ve köfteyi çok sevdiğini söyleyince ‘kendi ellerimizle yaparız’ dedim. O gülünce dünya benim oldu” ifadelerini kullandı.  

BAKANLIĞIN ÇÜRÜK BİNALARDAN HABERİ YOK  

‘Hasarlı binalar neden depremden önce tespit edilip gereği yapılmadı’ sorusu gündemdeyken yerle bir olan çürük yapılara ilişkin çürük raporunun bakanlığa bildirildiği kaydedildi. Ancak dikkat çeken yaklaşım sergileyen Çevre Bakanlığı “Riskli bina tespitinde bulunulan yapılar için tapuya şerh konulur. İncelemelerde söz konusu yapılarda herhangi bir tapu şerhi olmadığı görüldü” açıklaması yaptı. 

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İzmir’deki depremde yıkılan binaların ilçe belediyesi tarafından 10 yıl önce bildirildiği haberine ilişkin, “Mevzuatımıza göre; riskli bina tespitinde bulunulan yapılar için tapuya şerh konulmaktadır. Yapılan incelemelerde ise söz konusu yapılarda herhangi bir tapu şerhi olmadığı görülmüştür” açıklamasında bulundu.

Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Bayraklı Belediyesi’nin çürük yapıları 10 yıl önce bildirdiğine yönelik haberin gerçeği yansıtmadığı belirtildi. Büyükşehirlerdeki ilçe belediyelerine 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu’nun 7’inci maddesi (f) bendine göre; afet riski olan yapılara dair tebligat yapma, tahliye etme ve yıkma görevi verildiği belirtilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

Yine İmar Kanunu’nun 39’uncu maddesine göre; risk taşıyan yapılara dair tespitler, tehlikenin ortadan kaldırılmasına dair tebligat ve yıkım işleri, yapıların maliklerine; belediye tarafından yapılacaktır. Hem Büyükşehir Belediye Kanunu hem de İmar Kanunu riskli yapıların tespitini yapan belediyeye aynı zamanda tahliye ve yıkım zorunluluğunu da vermektedir. Yukarıda bahsedilen kanun hükümleri uyarınca, belediyelerin riskli yapı tespiti yaptıkları binaya ilişkin tüm süreçleri takip etmeleri ve ilgili birimlerince binaların tahliye ve yıkım işlemlerini gerçekleştirmeleri gerekmektedir.  

ANA ARTÇI GELMEDİ HASARLI EVLERDEN UZAK DURUN 

Kocaeli Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serkan Irmak deprem bölgesinde bin 100’den fazla artçı meydana geldiğini söyledi. Bu sarsıntıların devam edeceğini belirten Irmak “Bizim beklediğimiz genelde ana şoktan bir birim küçük olan ana artçı henüz olmadı. O yüzden vatandaşlarımızın özellikle hasarlı binalara uzman ekiplerin ‘girilir’ izni vermeden girmemelerini öneriyorum” uyarısı yaptı.

Karadeniz Teknik Üniversitesi eski öğretim üyesi Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş da Karadeniz’i işaret etti.

Bektaş “Bölgede dolgu alanları ve yumuşak zeminlerin yanı sıra heyelanlı alanlar daha da riskli hale geldi. 1999’dan önce yapılan binaların güvenirliği, bütünü ile gözden geçirilmeli” dedi.  

KURTARILAN İDİL VE İTFAİYE ERİNDE VİRÜS TESPİT EDİLDİ  

İzmir Bayraklı’daki Emrah Apartmanı’nın enkazından kurtarılan İdil Şirin’in testinin pozitif çıkması üzerine koronavirüs tedavisine alındı. İdil Şirin’i enkazdan çıkartan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) bağlı bir itfaiye erinde de koronavirüs tespit edildi.

Bunun üzerine enkaz bölgesine hızlı test kitleriyle beraber 1 ambulans, bir doktor, bir acil tıp teknisyeni (ATT) ve 2 şoförden oluşan sağlık ekibi gönderildi. İzmir’de depreminden 58 saat sonra canlı olarak kurtarılan 14 yaşındaki İdil Şirin’in deprem öncesinde koronavirüse yakalandığı tespit edildi. İdil Şirin’in koronavirüs tedavisi halen devam ediyor.

Arama kurtarma çalışmalarına katılan ve İdil Şirin’i hayata bağlayan İBB’ye bağlı itfaiye ekiplerinden bir personelin Covid-19 test sonucu da pozitif çıktı.

İBB bölgeye süratle hızlı test kitleriyle beraber 1 ambulans, bir doktor, bir ATT ve 2 şoförden oluşan sağlık ekibi gönderdi. Bölgeye ulaşan sağlık ekibi tarafından personelin muayenesine başlandı. Arama kurtarma ekip üyelerine Covid-19 testi yapılmaya devam edildiği belirtildi.  

EN KAPSAMLI DEPREM RAPORU RAFA KALDIRILDI  

CHP lideri Kılıçdaroğlu, iktidara İzmir depremi üzerinden yüklendi. CHP’nin 1999’dan sonra hazırladığı deprem raporunu dönemin Başbakanı Erdoğan’a 3.5 saat sunduklarını belirten Kılıçdaroğlu “Rafa kaldırıdı. Biz hiçbir zaman eyy Erdoğan biz bu raporu yazdık sen ne yaptın demedik” dedi ve ekledi: Artık CHP’nin devleti yönetme zamanı gelmiştir.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında iktidarın deprem politikasını eleştirdi. Kılıçdaroğlu şöyle devam etti: “Her enkazın başında 24 saat milletvekillerimiz beklediler. Çadırların tümü ziyaret edildi ve hiçbir sorunun olmamasına özen gösterildi. Isıtıcı, maske dağıtıldı. Arama kurtarma ekipleri görev yaptı. Binek araç desteği verildi. Bunlar CHP’li belediyelerin çabaları. Şu anda İzmir’de kimse aç ve açıkta değil.  

YASALAR TUTARLI DEĞİL 

Yasalar çıkardık ama yasaların kendi içinde iç tutarlılığı yok. 1959’da, 1992’de, 1999 ve sonra 2012 afet riski taşıyan yapıların dönüşümü için kanun çıkarıldı. Aslında güzel bir kanun. Ama riskli alanı kim belirleyecek. Yıkıma kim karar verecek? Belediyeler belirleyemiyor. Valilik, bakanlığa bildirecek, onaylarsa belediye gidip yıkımını yapacak. Yasaların bu kadar dağınık olması aslında deprem riskiyle mücadelede bürokrasiyi de zorluyor. Özellikle bu bölümü CHP’de hep eleştirir diyen vatandaşlarım dinlesin. İstanbul’daki konutların büyük bir kısmı depreme dayanıksız. Bunu hepimiz biliyoruz ama önlem alınmıyor. Deprem oluyor, çocuklarımız kurtuluyor, hepimiz seviniyoruz. Peki, depremden sonrasını biliyoruz da deprem için neden önlem almıyoruz?  

İKTİDAR BİLİMİ DİNLEMİYOR 

İktidar bilimi dinlemiyor. Bundan sonra da deprem olacak. Ben söylemiyorum, bilim insanları söylüyor. Parlamentodan depremle ilgili kanunların tamamı geçti. Depremle ilgili 58 önerge vermişiz ama bir tanesi araştırılmamış. Parlamentonun bunu araştırması lazım. Demek ki muhalefet 10 yılda 58 kez parlamentoyu depreme karşı uyarmış.

Deprem konusunda, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde en kaliteli raporu sunup hükümete veren bir parti var o da CHP’dir. Şimdi diyeceksiniz ki neden kimsenin bundan haberi yok? 1999 depreminden sonra Ersin Arıoğlu, Türkiye’den, Japonya’dan ve ABD’den deprem mühendislerini bir araya getirdi. Raporu 2005 kasım ayında o dönem genel başkanımız olan Deniz Baykal’a sunuldu.

Sayın Baykal sayın Başbakan’a (Erdoğan) bunu verin anlatın dedi. Ama sayın Baykal ‘bu raporu kamuoyuyla paylaşmayın, bu CHP’nin raporu olarak anılmasın’ dedi. Sayın Baykal’ın önerisi üstüne dönemin Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer’e telefon etti ve Başbakan’a bilgi vermek için 20 dakikalık randevu verildi. Raporu anlattılar ve Başbakan raporun önemini anlayınca brifingi 3.5 saat dinledi. Hiçbir zaman eyy Erdoğan biz bu raporu yazdık sen ne yaptın demedik. 

VERGİLER NEREDE? 

Erdoğan der ki bu rapor çok önemli, bunu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve ilgililerin de dinlemesini ister. Rapor, Kandilli Rasathanesi’ne ve ilgili yerlere de gider. Sayın Arığoğlu onlara da hepsini anlattı. Bu rapor sonrasında sadece raflarda yerini aldı. Muhalefet partisi ne yapıyor, bunlar bilimden uzak diyenlerin kulağına da küpe olsun. Peki niçin gereği yapılmıyor? Bu bir siyasi tercihtir. Siyasi tercihte bulunan da iktidar partisidir. İnsanların o binalar içinde ölümü beklemesi hangi ahlaka sığar? Depremden sonra gelen özel iletişim vergisi sürekli hale geldi. Şu ana kadar toplanan para 35 milyar dolar. 35 milyar dolarla siz İstanbul’da, İzmir’de yaşanacak depremdeki can kaybını en aza indirgersiniz.  

5’Lİ ÇETEYE HİZMET EDEN DEVLET 

Ama Suriyelilere gelince para çok. 50 milyar dolar para harcadılar. Bizim insanlarımız kendi evlerinde tabutlukta bekliyorlar. Sosyal devlet değil, 5’li çeteye hizmet veren bir devlet var. Vatandaştan parayı deprem vergisi diye topluyorsun, sonra o vergiyi başka yerde kullanıyorsun. Sonra ben sorunca ben sana cevap vermem diyorsun. Artık CHP’nin devleti yönetme zamanı gelmiştir. Ayaklar altında olan, herkesin tehdit ettiği, şantaj yaptığı bir devlet olmaz.  

İMAR BARIŞININ ZARARLARI ORTAYA ÇIKTI 

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu depremin vurduğu İzmir’de incelemelerde bulundu. İmar barışı adı altında bazı ruhsatsız binalara ruhsatlandırıldığını belirten Davutoğlu, kamu bütçe açıklarını kapatmak için imar barışının yapıldığını ve şu an bunun zararlarının görüldüğünü söyledi.

Türkiye’nin çok acil bir imar yasası çıkarmak zorunda olduğunu belirten Davutoğlu “Herkesi bağlayan, bütün tarafları bağlayana ama en önce de müteahhitleri bağlayan, açık, objektif kurallar koyan bir imar yasası çıkarmadan deprem gerçeğiyle yüzleşmemiz çok zor” dedi.

Kaynakların öncelikle depreme harcanması gerektiğini belirten Davutoğlu, imar barışı adı altında bazı ruhsatsız binalara ruhsatlandırıldığını belirtti. Davutoğlu, kamu bütçe açıklarını kapatmak için imar barışının yapıldığını ve şu an bunun zararlarının görüldüğünü ifade etti.

Sözlerini sürdüren Davutoğlu “Bizi teselli eden, bugün burada gördüğüm dayanışma bilinci. Burada birçok bina ayaktayken bazı binalar çökmüş ise ciddi bir sorumsuzluk vardır. Yapılan bina değil insanların içinde yaşadığı mekanlardır. Şehirler bazında özel imar yasaları da çıkarılmalıdır. Siyasi partilere çağrı yapıyorum, Türkiye imar yasası çıkarmak zorundadır. İmar bir rant alanı olmaktan çıkarılmalıdır. Yoksa bizden sonraki nesiller bizi affetmezler. Bundan sonra hepimiz deprem gerçeği konusunda siyasal görüş ayrılıklarımızı bir kenara bırakarak, omuz omuza vermek durumundayız” dedi. 

RANTÇILARI GÖRDÜKÇE İSYAN EDİYORUM 

Partisinin grup toplantısında hükümete İzmir depremi ve ekonomi üzerinden yüklenen Akşener “Damat Bakan’ı uyarıyorum, Merkez Bankası Başkanı’na çaycın gibi davranmaktan vazgeç” dedi. “Metropolleri çeyrek asır, ülkeyi de 18 yıl yönetip, daha çok şikayetçi olan zihniyeti gördükçe utanıyorum, isyan ediyorum” vurgusu yapan Akşener vatandaşa da “Siyasi partilerden hesap sorun” çağrısı yaptı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin meclis toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Akşener şöyle devam etti: “Azerbaycan’dan gelen mutlu haberlere sevinemeden, İzmir’de yıkıldık… Hayatını kaybeden 107 vatandaşımıza, Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. 994 yaralı vatandaşımıza da, Rabbimden acil şifalar niyaz ediyorum. 

SİYASET ADINA UTANIYORUM 

Yurdumuzun, bir deprem kuşağı üzerinde olduğunu biliyoruz. Atılacak her adımın, bu gerçeğe uygun olması gerektiğini de biliyoruz. Ancak, bunları bilmek yetmiyor. O gerçeğe uygun adımları atabilmemiz gerekiyor. Metropolleri çeyrek asır, ülkeyi de 18 yıl yönetip, sizden, benden, daha çok şikayetçi olan zihniyeti gördükçe, Türk siyaseti adına utanıyorum.

Milletimiz acıyı topyekûn yaşarken, partisinin il kongresini iptal etmeyip, bir de, sanki hiç sorumlulukları yokmuş gibi, sadece geçmiş idareleri suçlayan, siyasi rantçıları gördükçe, utanıyorum, isyan ediyorum. Kentsel dönüşümü ranta, fırsatçılığa dönüştürenlere, imar barışı adı altında, çürük binaları yasallaştıranlara, o binalarda kolon kesen gözünü para bürümüşlere, isyan ediyorum. Yarından tezi yok, meclisimizde bu konuda yeniden adımlar atacağız.

Aziz milletim; Bize destek olun. Bunu sizden rica ediyorum. İşte o nedenle, siz de elinizi taşın altına koyun ve bizlerden hesap sorun. Siz hesap sormazsanız bu felaket tablosu devam edecek.  

ÇAYCIN GİBİ DAVRANMA 

Maalesef devlet idaresinde akıl-fikir olmadığı gibi, artık ciddiyet de kalmadı. Dolar üretiyor ama Damat Bakan oralı değil. Atadıkları, sözüm ona bağımsız, Merkez Bankası Başkanı da diyor ki: “Bizim bir döviz kuru hedefimiz yok” Hale bakar mısınız?... Buradan Damat Bakan’ı uyarıyorum: Merkez Bankası Başkanı’na çaycın gibi davranmaktan vazgeç. Kayınpederinle birlikte geliştirdiğin, tarihteki tüm ekonomistleri mezarlarında ters döndüren, o meşhur, ‘faiz sebep, enflasyon sonuçtur’ teorinizi uygulamaktan artık vazgeç.  

SESSİZ KALAMAYIZ 

Milletin parasını faize akıtırken, son derece cömert olan iktidarın, millete gelince cebinde akrep olmasına sessiz kalamayız. Tüm bu gerçekler ortadayken; Sayın Erdoğan “Milletimizin yaşadığı zorlukları gördükçe, sen keyifleniyor olabilirsin ama, benim uykularım kaçıyor. O yüzden yine söylüyorum. Damadına söyle, beyanatlarına dikkat etsin. Şeffaf olun, açtığınız kara delikleri kapatın. Program ve bütçeyi, Damat Bakan’ı sürecin dışında tutarak revize edin. Bir yol ayrımındasın, Sayın Erdoğan. Milletin sabrı artık tükeniyor. 

YA MİLLETİ YA DAMADI SEÇ 

Atılacak adımlar belli. Sen sadece seçimini yapacaksın. Ya milletini seçip, gerekeni yapacaksın; ya da damadını seçip, ilk sandıkta gideceksin. Buradan iktidarı uyarıyorum; pandemide ikinci dalga daha tehlikeli oluyor. Bu kez daha erken davranmak, hemen harekete geçmek ve vaka sayıları zirve yapmadan, etkili önlemleri hemen devreye almak zorundayız. 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.

İlgili Haberler

Ayda'nın babasından şoke eden açıklama: Bina da çimento kullanılmamış
Davutoğlu'ndan geçmiş olsun ziyareti
Bahçeli’yi kızdıracak tepki: Keşke 58 önergeyi de reddetmeseydiniz

Güncel Haberleri