VOLGA KUŞÇUOĞLU/KARAR
Hem İngiltere’nin, hem de Avrupa Birliği’nin (AB) kaderini belirleyecek olay gözüyle bakılan “Brexit” referandumu sonunda geldi çattı. Bugün Ada genelinde yaklaşık 45 milyon seçmen, İngiltere’nin AB’de kalıp kalmayacağını belirlemek üzere sandık başına gidecek. Referandum sürecine adını veren “Brexit” sözcüğü, ‘Britanya’ ile İngilizce çıkış manasına gelen ‘exit’ sözcüğünün birleştirilmesinden oluşuyor.
DOMİNO ETKİSİ
Brexit yanlısı aşırı sağcı Birleşik Krallık Bağımsız Partisi’nin (UKIP) bir afişinde, İngiltere’ye giriş yapmak için sıraya dizilmiş binlerce göçmenin yanında “Breaking Point” (Kırılma Noktası) ifadesi yer alıyor. Bu afiş gerçekçi olmamakla eleştirilse de, “Kırılma Noktası” İngiltere’nin gerek içinde, gerekse dışında herkes tarafından benimsenmiş durumda. Zira referandumda çıkacak muhtemel bir ‘ayrılma’ sonucunun, Avrupa’da domino etkisi yaratmasından endişe ediliyor. Zira Avrupa’da siyasi dengelerin radikal biçimde değişme ihtimali olduğu tek ülke İngiltere değil. Diğer ülkelerde de toplumsal hareketlerden doğan sağ ve sol partiler yükseliş içinde.
Pazar günü İspanya’da yapılacak seçimlerde, Katalonya için bağımsızlık referandumu yapılmasını destekleyen solcu Podemos hareketinin büyük başarı kazanması bekleniyor. Almanya’da göç kriziyle ivme kazanan aşırı sağ Almanya için Alternatif (AfD) hareketi, Merkel’in koalisyonunu sarsacak güce ulaşmış durumda. İtalya’ya yedi yıl önce komedyen Beppe Grillo’nun kurduğu Beş Yıldız hareketi, geçen hafta başkent Roma’da belediye başkanlığını kazandı. Fransa’da ise aşırı sağcı Ulusal Cephe yükselirken, son anketler Cumhurbaşkanı François Hollande’a desteğin düşük olduğunu gösteriyor. Siyasi durumun karışık olduğu Avrupa, Brexit referandumuna kilitlenmiş durumda.
BREXIT NEREDEN ÇIKTI?
Peki bu referandum nereden çıktı? Mayıs 2015’te yapılan genel seçimler öncesi ülkede UKIP güçleniyor, AB’ye şüpheyle yaklaşanların sayısı artıyor, Başbakan David Cameron’ın Muhafazakar Parti’sinin oyları ise düşüyordu. Kendi tabanından gelen baskılar karşısında Cameron, seçimi kazandığı takdirde İngiltere’nin AB’den ayrılmasının oylanacağı bir referandum yapılmasını vaadetti. Ancak referandumdan ayrılma kararı çıksa bile bu bir gecede olmayacak. Londra ile Brüksel’in, iki taraf arasında ayrılık sonrası ilişkilerin nasıl olacağını belirlemesi gerekiyor. Bu müzakerelerin dört yıla kadar sürebileceği belirtiliyor.
IRKÇILAR DÜNYAYA KAFA TUTUYOR
AB, ABD, IMF ve Dünya Bankası gibi ülke ve kurumlar, İngiltere'nin AB'de kalmasından yana. İçeride de iktidar partisinin büyük bir bölümü ve muhalefet için aynı şey geçerli. Ancak yine de anketlerde durum başa baş görünüyor. Neredeyse bütün dünyanın “Kalın” demesine rağmen durumun böyle olması, aşırı sağcı UKIP'in başarısı olarak görülüyor. UKIP lideri Nigel Farage, dün yaptığı açıklamada “Biz olmasaydık bu referandum da olmazdı” diyerek arkasına aldığı rüzgarla ilerlemeye devam etmek istediğinin sinyalini verdi.
'BAĞIMSIZ LONDRA KRALLIĞI'
İngiltere'de başkent Londra'da yaşayanlar, bu şehre karşı farklı bir aidiyet duygusuna sahip. Öyle ki 2014'te yapılan bir araştırma, Londralıların yüzde 20'sinin İngiltere'nin geri kalanından ayrılmak istediğini ortaya koymuştu. Londra Ekonomi Okulu'ndan Prof. Tony Travers, referandumdan 'Brexit' sonucu çıktığı takdirde bu ihtimalin artacağını söylüyor. Travers'a göre bunun bir sebebi, İskoçya ve Galler'deki güçlü bağımsızlık hareketleri. Londra'nın ekonomisinin bu ülkelerden çok daha büyük olması, şehrin bağımsız olabileceği düşüncelerine neden oluyor.
BRİTANYA NEREDE DAHA 'BÜYÜK'?
Referandumda tarafların argümanları üç ana başlık altında toplanıyor; ekonomi, ulusal egemenlik ve göç politikaları. “Britanya Avrupa'da daha güçlü” sloganı altında birleşen AB'de kalma kampında Jeremy Corbyn liderliğindeki İşçi Partisi ile Başbakan Cameron ve Muhafazakar milletvekillerinin yaklaşık yarısı yer alıyor. 'Brexit' kanadında ise Adalet Bakaın Michael Gove da dahil Muhafazakarların önemli bir bölümü ve UKIP bulunuyor.
Göç politikaları
Brexit: İngiltere'ye yılda yarısı AB ülkelerinden olmak üzere 300 bin kişi geliyor. Ülkeye gelen göçmenler nedeniyle kamu hizmetleri aksıyor. Türkiye'nin AB üyesi olması durumunda İngiltere'ye birçok 'suçlu'nun da göçmen olarak gelmesi muhtemel.
Bremain: Göçmenlerin ödediği vergiler, aldıkları sosyal yardımlardan daha fazla. Ayrıca İngiltere AB'den ayrılsa bile ortak pazarda kalmak istiyorsa serbest solaşımı kabul etmek zorunda kalacak. Göçmen sorunu AB'nin içinde kalarak çözülebilir.
Ekonomi
Brexit: İngiliz şirketleri, AB'nin ortak pazarının getirdiği mevzuatla ilgili yüklerden kurtulacak ve İngiltere istediği ülkeyle istediği ticaret anlaşmasını yapma özgürlüğüne sahip olacak. AB ülkeleriyle halihazırda devam eden ticarete zarar gelmeyecek.
Bremain: AB'den çıkış ekonomik durgunluğa neden olur zira İngiltere'nin AB'ye bağımlılığı, AB'nin İngiltere'ye bağımlılığından daha fazla. Ayrıca İngiltere ortak pazarda kalmak için AB'nin düzenlemelerini zaten kabul etmek zorunda kalacak.
Ulusal egemenlik
Brexit: İngiliz Parlamentosu ve mahkemeleri artık bağımsız olmaktan çıktı. Kurallar AB tarafından dikte ediliyor. İngiltere AB'den ayrıldığı takdirde özgürleşecek ve ulusal egemenlik yeniden kurulacaktır.
Bremain: Günümüzde hiçbir devlet, içişlerinde tamamen başınabuyruk davranamıyor. Küresel dünyada izolasyon, Büyük Britanya'yı küçültür.