Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 79’uncu yılı dolayısıyla Beştepe’de düzenlenen Atatürk’ü Anma Töreni’nde konuştu. Karşılaştıkları sorunları aştıklarını söyleyen Erdoğan “Önümüzde geçmemiz gereken bir imtihan daha var, o da 2019 seçimlerini kazasız belasız geçirmektir” dedi. “Atatürk’e Atatürk dediğimiz için birçok senaryo yazıldı” ifadelerini kullanan Erdoğan, Mustafa Kemal’le ilgili kritik mesajlar verdiği konuşmasında şunları dile getirdi:
CHP’nin Atatürk’le ilişkisi yok: Tek parti CHP döneminde, tarihimizin bu önemli kurucu liderinin ismi öylesine istismar edilmiştir ki milletimizin gönlündeki Atatürk ile sonradan kavramsallaştırılan Atatürkçülük arasında çok büyük bir fark ortaya çıkmıştır. Milletimizin, Mustafa’ya saygısında en küçük bir tereddüt yoktur. Kemal’le de en küçük bir sorunu bulunmuyordur. Soyadı olarak kendisine verdiği ‘Atatürk’ konusunda da hiçbir sıkıntısı olmadığını iyi biliyoruz. Ne için böyle bir tartışma hep süregelmiştir? Bunun cevabı darbecilerin, cuntacıların, vesayet odaklarının, ülkenin tarihine, milletin değerlerine düşmanlık eden kesimlerin kendilerini ‘Atatürkçülük’ kılıfı altında gizlemeye çalışmış olmasıdır. Hâlâ ‘Atatürk’ün mirasçısı olduğu’ iddasındaki CHP’nin, Atatürk’le zaten çok daha önceden zayıflamaya başlamış ilişkisi 10 Kasım 1938’de tamamen kesildi. Türk Lirası üzerinde Atatürk’ün resmi vardı. Ama Atatürk’ün irtihalinden sonra o resim, paranın üzerinden kaldırılmış ve onun yerine İnönü’nün resmi konulmuştur. Bunu yapan kim? O zamanki CHP zihniyetinin ta kendisi. Bu tarihten sonraki CHP önce İnönü’nün, daha sonra da başına geçen diğer genel başkanlarının CHP’si olmuştur. Bugünkü CHP de malum zatın CHP’sidir. Böyle bir partiyle, Atatürk arasında ilişki kurmak Gazi’ye yönelik en büyük bühtandır.
Saygı içinde eleştirilebilir: Burada sorun bir zihniyetin Mustafa Kemal’i kendi ideolojik amaçlarının malzemesi haline dönüştürmeye çalıştırmış olmasıdır. Elbette herkes gibi Atatürk de eleştirilebilir. Ancak eleştirmek başka, hakkı teslim etmek başka. Saygı sınırları içindeki eleştirilere diyecek sözümüz yok. Atatürk’ün ailesini de hedef alacak şekilde ve hakaretamiz tarzda ortaya konan ifadeleri doğru bulmuyoruz. Kurtuluş Savaşımızın Başkomutanı, Cumhuriyetimizin banisi olarak kendisinin hakkını, milletimizin huzurunda teslim etmeyi bir görev telakki ediyoruz. ‘En büyük eserim’ dediği Cumhuriyetimize, en büyük hedef olarak gösterdiği muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkma mirasına sahip çıkarak, Atatürk’ü ve hatırasını istismarcıların zulmünden de kurtarıyoruz, kurtarmak zorundayız.
Tüm yönleriyle anlatacağız: Atatürk’e Atatürk dediğimiz için birçok senaryo yazıldı. Cumhuriyetin kurucusunun adı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ise bunu ifade etmemizden daha doğal bir şey olamaz. Milletimizin bu önemli değerini darbecilerin, vesayetçilerin, ruhu faşist söylemi, marksist marjinal çevrelerin tekeline mi bırakacağız? CHP gibi amorf bir partinin Atatürk’ü milletimizden kaçırmasına rıza göstermeyeceğiz. Atatürk’ü bunların o zihinsel fetişizmine kurban edilmesine de hiç rıza göstermeyeceğiz. O’nu, Cumhuriyetimizin Atatürk’ü olarak tüm yönleriyle anlayacak ve anlatacağız. 10 Kasım’ları da artık bu anlayışla değerlendirmeli, Atatürk’ü sadece anmakla kalmamalı, anlamaya da çalışmalıyız.
İDLİB’DE MİSAKIMİLLİ’MİZE YENİDEN SAHİP ÇIKIYORUZ
Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı tüm gelişmelerin bir asır önce yaşananlardan bağımsız olmadığını vurgulayan Erdoğan, kanlı senaryoların yenilenerek tedavüle sokulduğunu anlattı: “Biz Kurtuluş Savaşımıza başlarken ilan ettiğimiz Misakımilli’mize dahi sahip çıkamadık. İşte Suriye’de, Irak’taki gelişmelerde dikkat ederseniz bir şeyi dillendiriyorum. ‘Biz Misakımilli’mize yeniden sahip çıkmak zorundayız’ diyorum. İşte Fırat Kalkanı Harekatı budur. Şu anda İdlib’de, Afrin’de yapılmakta olan budur. Biz burada seyirci kalamayız. Birilerinin 12 bin kilometre uzaklıktan gelmek suretiyle buralarda parselasyona girmesine başımızı sallama lüksümüz de yoktur. Orada olanlar bizim akrabalarımız onların değil.”
LOZAN’IN KAYIPLARINI KONUŞMAK KAZANIMLARINI ORTADAN KALDIRMAZ
Cumhuriyet’in kuruluşunun temel antlaşması olan Lozan’a da değinen Erdoğan “Razı olabileceğimizin en asgarisi olarak ilan ettiğimiz bu sınırların dahi gerisinde bir anlaşmayı Lozan’da şartlar gereği kabul etmek zorunda kaldık. Lozan’ın kayıplarını konuşmak, o kazanımları, kazanımlarını konuşmak da kayıplarını ortadan kaldırmaz” dedi. Erdoğan, bugün güney sınırlarında yaşananların Misakımilli’den verilen tavizler nedeniyle gerçekleştiğini söyledi.
‘ILIMLI İSLAM’IN PATENTİ BATIDA
Erdoğan, Beştepe’de ‘İİT Kadın Danışma Konseyi Genç Kadınlar Liderlik ve Girişimcilik Programı Sertifika Töreni’nde Suudi Arabistan Veliaht Prens’i Muhammed’in “Ilımlı İslam’a döneceğiz” çıkışına isim vermeden tepki gösterdi. Erdoğan “Bu ılımlı İslam ifadesini patenti nereye ait? Batı’ya ait. ‘İslam’ın ılımlısı, ılımsızı olmaz’ demiştim. İslam tektir. Kimse İslam’ı bir zaafın içerisine sokma gayretine girmesin. Sen daha ‘ılımlı İslam’ diyorsun, bir bayana araba kullanma müsaadesi vermiyorsun. Nasıl ılımlı İslam bu” dedi. İhmal edilen alanların başında kadınların durumlarının geldiğini kaydeden Erdoğan “Anneliği inkar fıtratı yani yaradılışı inkârdır. Kadının emeği olmayan, kadın eli değmeyen her iş, bize göre eksik, yarımdır” ifadelerini kullandı.