EROL METİN
Suriye’de akan kanın durdurulması için Türkiye ve Rusya’nın öncülüğünde Kazakistan’ın başkenti Astana’da önemli bir toplantı gerçekleştirildi. Ayrı odalarda garantör ülkeler aracılığıyla görüşülse de silahlı muhalif gruplar ve rejim temsilcileri ilk kez uluslararası bir zirvede buluşmuş oldu. Astana’nın devamı olarak şubat ayında taraflar bu kez Cenevre’de bir araya gelecek. Muhalifleri temsilen Astana’ya giden heyette yer alan Suriye Türkmen Meclisi Başkanı Dr. Emin Bozoğlan, kritik buluşmayı KARAR’a anlattı:
GÖZ GÖZE GELİNDİ AMA: Muhalefetin Suriye rejimi temsilcileriyle Astana’da karşılıklı görüşmesi söz konusu değildi. Zaten muhalefet de böyle bir görüşmeyi baştan kabul etmiyordu. Yuvarlak masa etrafından göz göze gelindi ama herhangi bir müzakere söz konusu değil.
MUHATAP GÖRÜLDÜ: Suriye rejimi, muhalefeti muhatap alırken siyasi ve diplomatik bir dil kullandı. Bu da şunu gösteriyor: Bugüne kadar Suriye rejimi, muhalefeti bir terör grubu olarak görüyordu. Bu toplantıda bir taraf olarak gördü. Terör tanımlamasından muhalefet sıyrılmış oldu. İki tarafın bundan sonraki barış görüşmelerinde önce dolaylı sonra yüz yüze görüşmeleri söz konusu olabilir.
ZİRVENİN TEK HEDEFİ: Astana’daki toplantının tek amacı Suriye’de çatışmanın durdurulması, ateşkesi ihlal eden taraflara yaptırım uygulanması, ateşkesin devamının sağlanmasıydı ve bu sağlandı. Muhalefet açısından bu bir kazanç çünkü saldıran taraf rejimdir.
MUHALEFET NE İSTİYOR: Muhalefetin talepleri içerisinde birinci sırada yabancı güçlerin Suriye topraklarından çıkması var. Özellikle İran tarafından desteklenen ve birçok ülkeden toplanan milisler şu anda mevcut. Hizbullah da bu yabancı güçler içerisinde.
REJİM NE TALEP EDİYOR: Doğrudan talepler değildi. Daha çok dolaylı görüşmelerde bu talepler iletildi. Tabii rejim, Suriye’de savaş öncesindeki durumunun devam etmesini ister... Esad hem koltuğunu korumak hem de bütün Suriye topraklarında hakimiyetinin sağlanmasını istiyor.
SÖZLÜ TEMİNAT ALINDI: Ateşkes konusundaki taleplerimize ilişkin garantör ülkelerce bize sözlü teminat verildi fakat yazılı olarak ortada henüz bir şey yok. Garantör ülkeler, 8 Şubat’ta resmi olarak bunu bize iletecek ve rejime de iletilecek. Rejimin buna uymadığı takdirde yaptırıma maruz kalmasını bekliyoruz. Eğer rejim güçleri ateşkes kararına uymazsa bundan sonraki barış görüşmeleri mümkün olmayacak.
RUSYA DAHA TARAFSIZ: Bugüne kadar Rusya muhalefete karşı rejimin tarafını tutuyordu fakat bugün Rusya’nın daha bağımsız davrandığını görüyoruz. Bu da muhalefet için bir kazanç.
RUSYA’NIN ÖNERİSİ KÜLTÜREL ÖZERKLİK Mİ
Türkmen Meclisi Başkanı Bozoğlan Rusya’nın taraflara dağıttığı anayasa taslağının içeriğini anlattı:
TASLAKTA NE VAR: İki sayfalık Arapça taslak elimizde, inceliyoruz. Burada Kürtlere herhangi bir bağımsız devlet veya bağımsız bir idare ya da özerklik tanımlaması mevcut değildir; ancak Kürtçenin de Arapça gibi resmi bir dil olması, Kürt nüfusun yoğun olduğu bölgelerde Kürtçenin kültür olarak özerkliği anlamına gelecek bir madde. Bu madde aynı zamanda Suriye’nin diğer bölgelerinde nüfus yoğunluğuna göre diğer dillerin de resmi dil olarak tanınması şeklinde ifade edilen bir madde.
TÜRKMENLERE ATIF YOK: Mutlaka Türkmenlerin de kendi dillerini kullanması, eğitimde Türkçenin resmi dil olarak tanınmasını talep ediyoruz. Bu bizim doğal hakkımızdır. İnşallah bundan sonraki barış görüşmelerinde bu talebimizi dile getireceğiz ve anayasal güvencesini alacağız.
(Öte yandan Rusya’nın anayasa taslağına Suriyeli Kürt partilerin olumlu baktığı iddia edildi.)
FIRAT KALKANI TÜRKİYE’Yİ VAZGEÇİLMEZ YAPTI
ZAMANINDA BİR HAREKAT: Fırat Kalkanı Operasyonu, Türkiye’nin garantör ülke olmasını ve Türkiye’siz Suriye’de bir barışın mümkün olmadığını gösterdi. Özellikle Türkiye’nin Halep’in kuzeyine gidip burada güvenliği sağlamış olması; Suriye’deki mültecilerin daha güvenli bir ortama taşınması, aynı zamanda Suriye’den olabilecek göçlerin engellenmesi ve Suriye’den Türkiye’ye terör örgütü elemanlarının sızmasının önlenmesi açısından Fırat Kalkanı zamanında ve doğru bir harekattı.