MİKDAT KARAALİOĞLU
Tıp dünyasında yeni bir gelişme kaydedildi. Psikokardiyoloji ismindeki araştırma disiplini sayesinde, ruhsal gerilim yaşayan insanların herhangi bir fiziki sorunu olmadan da kalp rahatsızlığı yaşayabileceği bilimsel olarak kanıtlandı. Yani gerilim, aşk, heyecan, üzüntü, huzursuzluk, yoğun stres, ağır psikolojik travmaların vücudun hormonal dengesini değiştirerek kalp hastalığına hatta kalp krizine neden olabileceği yönündeki genel algı psikokardiyoloji tarafından onaylandı.
Psikokardiyologlar kalbimizin ruh halimize göre çarptığını belirtiyor. Sevdiğimiz bir insanın resmi bize gösterilince nabzımız yükseliyor. Yine sevdiklerimize yakınlaştıkça vücudumuz aşk hormonu olarak da bilinen Oksitosin’i salgılıyor. Bu hormon kan basıncını, nabzın atış sayısını düşürüyor ve korkuları azaltıyor. Uzmanlar, beynin kalple sıkı bir iletişim içinde çalıştığını ifade ederek sevinç, korku ve öfke durumalarında beynimizin, biz bilincinde olmadan sinir sistemi aracılığıyla mesajlar verdiğini, ardından kalbin hızlı bir çalışma temposu içerisine girdiğini söylüyor. Yine aynı şekilde huzur ve güven duyduğumuz anlarda verilen mesajlar kalp atışlarını yavaşlatıyor veya yaşam önceliğini koruyacak şekilde en minimal düzeye çekiyor. Uzmanlar aşırı tutku ve heyecanın tehlikeli olabileceğinin altını çiziyor.
FANATİKLER İÇİN FUTBOL TEHLİKELİ
Ludwig Maximilian Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmada Almanya’nın ev sahipliğinde gerçekleştirilen 2006 FIFA Dünya Kupası’nda Almanya’nın maçı olduğu günlerde, diğer günlere oranla üç kat daha fazla kişi kalp ve damar problemleriyle hastanelere başvurdu. Bu rakamlar Arjantin ile yapılan çeyrek final ve İtalya ile yapılan yarı final karşılaşmalarında daha da artış gösterdi.
ÇOK ÇALIŞANLAR RİSK ALTINDA
Japonya’da yapılan bir araştırmada ise her yıl yüzlerce kişinin aralıksız 24 saat ve daha fazla çalıştıkları için hayatlarını kaybettikleri ortaya koyuldu. Kardiyopsikologlar sadece akut yüklenmelere değil kronik yüklenmelere karşı da insanları uyarıyor. Kalp rahatsızlıkları nedeniyle ölümle sonuçlanan vakaların yüzde 15’i depresyon nedeniyle gerçekleşirken, depresyonun da fazla kilolar ve kolesterol gibi problemler nedeniyle oluşabildiğine dikkat çekiliyor.