Dava dosyasına baktıklarında sözde "casusluk" faaliyetleri kapsamında sanık ve mağdur konumundaki TSK mensuplarının özel hayatlarıyla ilgili birtakım fişlemeler yapıldığının görüldüğüne işaret eden Balkan, bu çerçevede casusluk faaliyeti yürüttüğü iddia edilen müvekkili Özdemir'in de mahkeme kararı olmaksızın uzun bir süre Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) mensup polislerce takip edildiğini vurguladı.
Bu konuyu davanın görüldüğü 12. Ağır Ceza Mahkemesinde dile getirdiğini ifade eden Balkan, "Müvekkilimin evinde 11 Mayıs 2012 tarihinde arama yapılıyor. Müvekkilim, tutuklandığı evrede bana 'evimde arama yapan polislerden bir tanesini yaklaşık 3 ay önce evimin önünde gördüm' demişti. Yaptığımız ilk savunmamızda, 'müvekkilim hakkında herhangi bir arama kararı yok, teknik, fiziki takip yok. Ama bu polisin benim müvekkilimin evinin önünde işi nedir' diye sormuştum" diye konuştu.
Son yapılan FETÖ/PDY operasyonu kapsamında tutuklanan emniyet amiri Yusuf Usşen'in başında olduğu arama ekibinden polislerin Astsubay Saygın Özdemir'in evine sözde delileri yerleştirdiğini iddia eden Balkan, müvekkilinin hedef seçilmesinin nedeninin de bekar ve yalnız yaşaması olduğunu ileri sürdü.
Balkan, şöyle konuştu:
"Aldığım bilgiye göre bizim daha önceden iddia ettiğimiz gibi müvekkilimin 'evimin önünde gördüm' dediği bir polis memurunun HTS kayıtlarında baz bilgisi bir ay önce müvekkilimin evinin önünde sinyal vermiş. Tespit edilen bu durum soruşturma dosyasında yer alıyor.
Biz müvekkilimin evinde bulunduğu söylenen harici belleğin ve kameralı saatin arama sırasında oraya konulduğunu düşünüyoruz. Arama zaptında, aramanın başından sonuna kadar kayda alındığı yazıyor. Ben bu kayıtları 7-8 kez izledim. Merdivenden başlayarak kayıtlar yapılmış ancak salonda görüntü yok. Bu bölümler silinmiş, arama kayıtları eksik. Saygın Özdemir'in beyanına göre herkes ilk başta salona toplanıyor. Emniyet amirinin kaş göz işaretiyle bir polis evden ayrılıyor. Bu arada bir polis de 'sigara içebilir miyim?' diyor. Müvekkilimin 'burada içebilirsiniz' demesine rağmen bu polis, mutfağa gidiyor. Bu sırada çalan kapıya bakmak isteyen müvekkilime 'buradan çıkamazsın aramaya nezaret etmek zorundasın' deniyor. Bunun üzerine kapıyı da mutfakta sigara içen polis açıyor. Bunlar daha sonra herkesin toplu halde beklediği salona da 5 dakika sonra geliyorlar. Bu sırada sözde deliller yerleştiriliyor."
"Kol saatli kumpas"
Arama neticesinde bulunduğu belirtilen bir harici bellekle kameralı kol saatinin eldiven ve delil poşetine konmaksızın elden ele dolaştırıldığının görüldüğüne de dikkati çeken Balkan, kamera kayıtlarında müvekkilinin "bunlar bana ait değil" dediğinin de açıkça duyulduğuna işaret etti.
Balkan, "Varsayalım ki siz bir casussunuz. Gizli, çok önemli, başınızı yakacak ve ülkeyi karıştıracak bir harici belleği mutfak dolabında alelade bir yere koyar mısınız? Kaldı ki bulunan sözde delillerin üzerinde bir gram da toz yok. Safiye Köten'in de suç unsuru mutfakta çıkıyor, Onur Süer'in de suç delili mutfak dolabının arkasında çıkıyor. Bunlar hayatın olağan akışına göre mantıksız şeyler. Arama kararı 11 Mayıs 2012'de veriliyor. Fakat arama kararına gerekçe olan dosya bundan 3 gün sonra incelemeye alınıyor. Hakim daha bu inceleme raporu gelmeden bunu mahkeme kararına yansıtabiliyor. Burada şöyle bir soru işareti de var; hakim önüne somut bir şey gelmeden nasıl böyle bir arama kararı verebiliyor ? Bunu da anlamış değiliz" diye konuştu.
Harici belleklerdeki dosya oluşturma tarihlerinin tümünün askerlerin izinli olduğu hafta sonlarına denk getirilmeye çalışıldığına dikkati çeken Balkan, örgütün dokümanları alıp kopyalayarak belirlenen adreslere bırakma yöntemini kullandığını öne sürdü.
Askerlere kurulan kumpasın ortaya çıktığını ve kamuoyunda "casusluk davası" olarak bilinen davanın tüm sanıklarının beraat edeceğini düşündüğünü belirten Balkan, şöyle devam etti:
"Uydurma delilerle TSK, tuzağa düşürülmeye çalışılmıştır, yargı da bu tuzağa düşürülmeye çalışılmıştır. Kumpası kuranların amacı herkesi birbirine düşürerek ülkeyi karıştırmaktır. Hem mevcut hükümetle TSK'yı birbirine düşman etmek, hem de TSK'nın halk nazarındaki itibarını zedelemeyi amaçlamışlardır.
Bu askerler dava sürecinde maddi, manevi yıprandılar ama bu yeni yapılan soruşturma sayesinde gerçeklerin ortaya çıkacağını düşünüyorum. Biz FETÖ/PDY soruşturmasının başında Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne giderek zaten bu kişilerle ilgili şikayetimizi yaptık. Dava sürecinde de takipçisi olacağız. Bu kumpası kuranlar amaçlarına ulaşamadılar."
Balkan, örgüt lideri olduğu iddia edilen Bilgin Özkaynak'la müvekkilinin birbirlerini tanımadıklarını, ilgili dosyalarla aralarında bir bağ varmış gibi yansıtılmaya çalışıldığını savunarak, davanın gerçeklerin açığa çıkmasıyla sonlanacağını tahmin ettiklerini bildirdi.
Öte yandan Astsubay Saygın Özdemir'in evinde yapılan arama görüntüleri de ortaya çıktı. Görüntülerde evde arama yapan polislerin harici bellek ve kameralı kol saatini mutfak dolabından bulma anları yer alıyor. Kayıtlarda Özdemir'in bu delillerin kendisine ait olmadığını söylediği de görülüyor.