Ormanları saran alevler son olarak İzmir’de 500 hektarlık alanı küle çevirdi. 53 saat süren felaketin ardından da 50 yıllık çam ağaçlarının tamamen yandığı, alandaki yaban hayatının ve bazı üzüm bağlarının da yok olduğu öğrenildi. Türkiye’de son bir ayda Mardin büyüklüğünde ormanlık alana zarar veren orman yangınlarının ardından da farklı bir tartışma alevlendi. Yangınlara 1.5 ila 2.5 ton arasında su taşıyan helikopterlerle müdahale edilmesi nedeniyle alevlerin güçlükle söndürüldüğü ve küle dönen alanların arttığı ileri sürüldü. Ayrıca helikopterlerin yangının ilerlerlediği noktalara yoğun dumandan dolayı erişemediği de belirtildi. Buna karşın bu yıl kullanılmayan uçakların ise hem köpük özellikli 6 ton su taşıyabildiği hem de yangın alanının tamamına müdahale edebildiğine dikkat çekildi.
Türk Hava Kurumu’nun 25 yıldan bu yana kazandığı yangın söndürme ihalesini bu yıl alamamasından sonra başlayan tartışmaların ardında ise asıl yangının sistemde olduğu ortaya çıktı. CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, yaptığı açıklamada saatlik ücreti 100 bin lirayı bulan uçakların yüksek maliyetlerden dolayı kiralamadığını savundu. CHP Parti Meclisi üyesi Haluk Pekşen de, orman yangınlarını söndürme işi için özel şirketlere yönelik ihaleler açıldığını ileri sürdü. Bu iddiaların ardından Tarım ve Orman Bakanlığı da geçtiğimiz ay yaptığı bir açıklamayı işaret etti. Açıklamada 5 adet yangın söndürme uçağının kiralanması için ihaleye çıkıldığı ancak bu ihaleye THK dahil hiçbir katılım olmadığı belirtildi. Bunun üzerine pazarlık usulü ile tekrar ihaleye çıkıldığı ve THK’nin de teklifte bulunduğu kaydedildi. Teklifte ise bir adet yangın söndürme uçağı için teklif edilen birim fiyatın, aynı yıl ihale edilen helikopterin birim fiyatının 3 katından daha fazla olduğu belirtildi. Bu nedenle THK’nin teklif ettiği tutarın yüksek olmasından dolayı da ihale mevzuatı gereği en düşük teklif sunan iki yüklenici ile sözleşme imzalandığı kaydedildi. Açıklamada anlaşma sağlanan helikopter sayısının da 34 olduğu ve hareket kabiliyetinden dolayı da helikopterlerin tercih edildiği kaydedildi.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli ise yaptığı açıklamada THK’nin elinde olan 6 uçağın 3’ünün motor yuvalarında motor olmadığını, orman personelinin uçakların güvenli olmadığını düşünüp uçaklara binmediğini ve uçaklardan 3 tanesinin de yağ akıttığını söyledi. Bakan Pakdemirli’nin açıklamalarının ardından KARAR’a konuşan bir THK pilotu ise iddiaları reddetti. 2009 yılında envantere giren 9 adet Bombardier CL-215 uçağından 6’sının hâlâ aktif olarak kullanıldığı, kullanılmayan 3 adet uçağın ise yedek parça için hurdaya ayrıldığı kaydedildi. 1970-1980 arasında üretilen uçakların hepsinin de aynı türde amfibik olduğu vurgulandı. Uçaklardan birinin ise şu anda rutin bakımda olduğu ancak 5 uçağın görev için hazır olduğu belirtildi. THK kaynakları, CL-215 tipi uçakların yağ damlatmadığını ve yıldız tipi piston motorlarda soğutma sisteminden dolayı yerdeyken yağ tahliyesi yapıldığını da ekledi.
AVRUPA’DA ÜST MODELLER YAYGIN: Türkiye’de bu tartışmalar yaşanırken Avrupa ülkelerinde hangi hava araçlarının kullanıldığı da merak konusu oldu. Buna göre, İspanya, İtalya ve Fransa’da CL-215’in turbo tipi olan CL-215T ve CL-415 modelleri yaygın olarak kullanılıyor. Kapasitelerin aynı olduğu uçaklarda daha güçlü olan turbo motorlar yer alıyor.