[Karar]
ÖZGÜR KAYA
Maliye ve Çalışma Bakanlığı bürokratları asgari ücrette yaşanacak vergi artışına çözüm bulmak için kafa yormaya başladılar. Bilindiği üzere Asgari Ücret Tespit Komisyonu 30 Aralık 2015 tarih 2015/1 nolu kararı ile 01/01/2016 ile 31/12/2016 tarihleri arasında uygulanacak asgari ücretin günlük tutarının 54,90 lira, aylık tutarının 1.647 lira olmasına karar vermişti. Tespit Komisyonu’na hükümetin yapmış olduğu asgari ücretin aylık net 1.300 TL olması yönündeki teklifi komisyon tarafından kabul edilmiştir.
Konu; 2016 yılının ikinci altı aylık diliminde Ücret Gelirlerine Uygulanacak Gelir Vergisi Tarifesi artışı nedeniyle Eylül ayından itibaren oluşacak maliyet artışının işçi mi, işveren mi yoksa hazine tarafından mı karşılanacağı meselesidir. İçinde bulunduğumuz ve halen uygulanmakta olan 2016 yılının ilk altı aylık döneminde ücret gelirlerine uygulanan gelir vergisi tarifesinin ilk basamağı 12 bin 600 liradır. Bu rakam aşıldığında vergi oranı yüzde 20’ye yükselmiş olacak. Bu yükselişin karşılığı ise 70 liralık vergi maliyetinin ortaya çıkması demektir.
Ortaya çıkan bu maliyet kimin cebinden çıkacak? Ülkemizdeki çalışma koşullarına bakıldığında, anlaşmalar genellikle net ücret üzerinden yapılmaktadır. Brüt üzerinden yapılan anlaşmalar ise asgari ücretin çok üzerindeki ücretlerde olduğu bir gerçektir. Asgari ücret ile çalışanlar net ücretler üzerinden anlaşma yaptığı için vergi diliminin yükselmesi bu ücret ile çalışanları değil işvereni ilgilendiriyor.
Maliye Bakanlığı vergi dilimleri üzerinde oynanmasına itiraz ediyor. Çalışma Bakanlığı ise işverene gelecek olan 70 liralık vergi artışının istihdama olumsuz etki yapmaması için bu artışı nasıl çözerizin derdinde. Yapılması gereken nedir?
2016’da asgari ücrete gelen artış nedeniyle uygulanan 100 liralık teşvik miktarını 170 liraya yükselttiğinizde bağcıyı dövmeden de üzüm yenilmesinin mümkün olduğunu göstermiş olacağız. Peki bunun karşılığı nerede, Çalışma Bakanlığı kendi göbeğini rahatlıkla kesebilir. İşverenlerin işsizlik sigortası fonuna ödedikleri primlerden, vergi diliminin yükseldiği aydan itibaren işverenlere teşvik olarak vermek suretiyle bu işi de çözmüş olurlar. 2016’da yükseltilen asgari ücretin işverenler üzerinde olumsuz etki yarattığı gelen işsizlik verilerden anlaşılmaktadır. Üzerine birde vergi dilimi artışını eklediğinizde işsizlik verilerine daha da olumsuz etkilenecektir.
ÖLÜM AYLIĞINA ACİL ÖNLEM ŞART
Çalışma hayatına bakıldığında çalışanların çoğunun erkek olduğu, erkek sigortalının vefatı nedeniyle geride kalan kişilerin kadınlarımızdan oluştuğu bir gerçektir. Geride kalan kadın eşin hayatını idame ettirebilmesi için bir gelire ihtiyacı vardır. Bu durumda öncelikli olarak gözler Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) çevrilir. Vefat eden eşin sigortalılığı var mı? Kaç gün prim ödenmiş gibi sorular peş peşe gelir. Bu durumda SGK ne diyor? Ölüm aylığı bağlama şartlarına bakarım. Peki bu şartlar ne oldu? Ekim/2008 öncesi 506 Sayılı Kanunu’na göre 1800 gün priminiz olacak ya da ölüm tarihinden geriye doğru 5 yıl sigortalılık ve her türlü borçlanmalar ‘dahil’ en az 900 gün primi tamamlamak şartı ile ölüm aylığı bağlanmaktaydı. Ekim/2008 sonrası 5510’a göre ne oldu? Yine 1800 gün priminiz olacak yada ölüm tarihinden geriye doğru 5 yıllık sigortalılık ve her türlü borçlanmalar ‘hariç’ 900 gün prim tamamlamak şartı ile ölüm aylığı bağlarım diyor. ‘Dahil’ yerine getirilen ‘Hariç’ kelimesi on binlerce kadınımızı muhtaç hale getirdi.
MOBBİNG'E DİKKAT
Son yıllarda çok sayıda çalışanın psikolojik şiddete (Mobbing) sessiz kalmıyor, akıl ve ruh sağlığını tehlikeye düşürmemek amacıyla çözüm aramak için adalete başvuruyor. Yönetici pozisyonundaki kişilerin, yanlarında çalışanlara ve özellikle işlerinde başarılı olanlara karşı uyguladığı bu psikolojik baskının dozu, bazıları üzerinde o kadar büyük travmalar oluşturuyor ki bir süre sonra kendini yetersiz ve başarısız hissetmeye başlıyorlar.
İşyerleri çalışanlar için kendilerini ortaya koyma aracıdır. Meslekleri ne olursa olsun, kuşkusuz orada ilk günden itibaren hep takdir edilmeyi desteklenmeyi, işleriyle, çalışması ile hep takdir edilmeyi bekler. Bu işe yeni başlayanlar için de aynıdır. 10-15-20 yılını o mesleğe verenler için de aynıdır. Ancak böyle ortamlarda başarı ve verimlilik gelir. Tabi işin bir de öteki yönü var. Son yıllarda sessiz kalıp kabullenmektense dile getirildiği akıl ve ruh sağlığını korumak adına çalışanların hak arama yollarına başvurduğu görülmektedir. Son zamanlarda bu durumlardan dolayı iş mahkemelerinde birçok dava görülmektedir.