Asgari ücret artışı enflasyon beklentisini artıracak

TCMB Başkanı Erdem Başçı, "Aslında Orta Vadeli Program'da (OVP) enflasyonda 2016 için 5'i tavsiye ederdik ya da 5,5 koyalım derdik, 6,5 konusunda ortak bir projeksiyon verdik. O, 1,5 puanlık etki asgari ücretin etkisi olarak özetlenebilir" dedi

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem Başçı, beklenen asgari ücret artışının enflasyona etkisine ilişkin, "Aslında Orta Vadeli Program'da (OVP) enflasyonda 2016 için 5'i tavsiye ederdik ya da 5,5 koyalım derdik, 6,5 konusunda ortak bir projeksiyon verdik. O, 1,5 puanlık etki asgari ücretin etkisi olarak özetlenebilir" dedi.

Başçı, Merkez Bankası binasında düzenlenen "2016 yılı Para ve Kur Politikası" toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı. 

Asgari ücretin revizyonunun enflasyon görünümüne yansımasının nasıl olacağına ilişkin soru üzerine, asgari ücretle ilgili bazı konuların netleştiğini belirten Başçı, "Ocak ayı başından itibaren bin 300 lira zikredildi. Bu netleşti sayılır, zannedersem burada mutabakat da var. Dolayısıyla bu konu ile ilgili talep analizini yapabiliyoruz" ifadelerini kullandı. 

Asgari ücret diğer ücretleri ne kadar etkileyecek

Erdem Başçı, tüketim harcamalarının gayri safi hasıla içerisindeki payının, tüketim harcamaları içerisindeki ücretlerin payının ve ücretler içerisindeki asgari ücretin payının belli olduğunu dile getirerek, asgari ücretlerin diğer ücretleri nasıl etkileyeceğine dair bir hesap yapılabildiğini söyledi. Bunların hepsi dikkate alındığında buradan toplam talebi artırıcı bir miktar etkinin hesaplanabildiğini dile getiren Başçı, onu tek başına değil, ilave olarak hane halkının borcundaki artış hızı ile birlikte ele almak gerektiğini bildirdi. 

Tüketim artışının bir yolunun gelirin artması ise diğer yolunun da borçlanarak harcamaların artması olduğunu, hane halkı borcunun büyüme hızının nominal yüzde 10'un altında seyrettiğini anlatan Başçı, "Hane halkı gelirlerinin çok daha üzerinde borçlanıyorlardı, ben göreve geldiğimde 2011 yılı başlarında yüzde 35 civarında hane halkı borcunda artış hızı vardı. Şimdi bugün itibarıyla baktığımızda tam tersi bir resim ile karşı karşıyayız" diye konuştu.

1.5 puanlık etki asgari ücret etkisi

Asgari ücrette gelirler yüzde 30'a yakın artarken borçlanma hızının yüzde 10'un altında kaldığına dikkati çeken Başçı, şöyle devam etti:

"Dolayısıyla oradan da toplam tüketim talebini bir yerde dengeleyebilecek bir etki gelecek. Bunların ikisi birbirini büyük ölçüde götürüyor. Dolayısıyla enflasyona talep tarafından yönetilebilir bir etki kalacak. Aslında OVP'de 2016 için 5'i tavsiye ederdik ya da 5,5 koyalım derdik, 6,5 konusuna razı olduk, ortak bir projeksiyon verdik. 

O, 1,5 puanlık etki asgari ücretin etkisi olarak özetlenebilir. Dolayısıyla bu yönetilebilir bir etki olarak görülüyor. Geriye kalıyor maliyet kanalı. Maliyet kanallarında firmaların rekabet gücü açısından ilgisi var, bir de 'maliyet üzerinden ne kadar fiyatlara yansıyabilir' şeklinde bir alaka var. Onu da yine hükümet çalışıyor. Orada da maliyetin belki de bu kadar olmaması... Onu nasıl yapacaklarını tam bilmiyoruz, onu önümüzdeki günlerde izleyeceğiz.

Dolayısıyla oradaki etki buradaki yüzde 30'luk artıştan daha az olabilir. Ne kadar az olacağına bakacağız, ondan sonra tekrar hesap yapmak mümkün olacak. Buna ilişkin altyapı çalışmalarını arkadaşlarımız hazırladılar. Her bir durumda bunun maliyet üzerinden nasıl etkisinin geleceğini görebilecekler."

Rusya'nın ambargo kararı aralık enflasyonunu düşürebilir

Başçı, Rusya'nın ambargosunun enflasyona nasıl bir etkisinin olmasını beklediklerinin sorulması üzerine, bu konuda Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'in yetkili olduğunu ve açıklamaların onun tarafından yapıldığını hatırlattı. Başçı, söz konusu gelişmelerin içinde bulunduğumuz ay için meyve sebze fiyatları üzerinden enflasyonu düşürücü bir etki yapmasını beklediklerini söyledi. 

Biz her duruma karşı hazırlıklı olmalıyız

Başbakan Yardımcısı Şimşek’in gelecek dönemde gelişmekte olan ülkelerden rezerv hariç net olarak 300 milyar doların üzerinde bir para çıkışı yaşanabileceğine ilişkin açıklamalarının hatırlatılması ve buna karşı hazırlıklarının olup olmadığının sorulması üzerine de Başçı, gelişmekte olan ülkeler açısından bir portföy tarafının bir de borçlanma kanadının bulunduğunu, uzun vadeli faiz oranlarının daha istikrarlı kalması nedeniyle hem Türkiye'de hem de diğer gelişmekte olan ülkelerde borçlanma tarafının sorunsuz bir şekilde devam ettiğini söyledi.

Başçı, en çalkantılı dönemlerden olan Mayıs, Haziran 2013 döneminde dahi ABD'nin 10 yıllık borçlanma faizlerinin yüzde 3'ü geçmediğine dikkati çekerek, şu anda bu faizlerin 2,30-2,50 bandında devam ettiğini, bu nedenle temelleri sağlam olan firmaların rahat bir şekilde borçlanmaya devam ettiğini, buradan bir girişin söz konusu olduğunu dile getirdi. 

Diğer taraftan hisse senedi, tahvil ve para piyasasını içeren portföy tarafında ise nette çıkış olduğunu dile getiren Başçı, bunlara ilave olarak yeni bir unsurun ortaya çıktığını, petrol üreten ve ihraç eden ülkelerin gelirlerinin çok düştüğünü, bu sebeple de bir miktar çıkışın yaşandığını ifade etti.

Başçı, Türk bankacılık sistemine desteklerine ilişkin net mesaj verdiklerini ifade ederek, şöyle konuştu:

"Sizin bahsettiğiniz rakam bir kuruluşun yaptığı bir projeksiyon, dolayısıyla o projeksiyon gerçekleşir mi, gerçekleşmez mi şartları izleyip görmek gerekir. Belirsizlikler azaldıkça belki o kadar çok çıkış olmayacak, belirsizlikler artarsa çıkış olabilir. Onu izlemek lazım. Biz her duruma karşı hazırlıklı olmalıyız. 18 Ağustos dokümanıyla birlikte yoğun bir iletişim yaptık, oraya kadar epey bir hazırlık yaptık.

Hangi aracı nasıl kullanabiliriz. Herhangi bir şekilde piyasada herhangi bir aksama görürsek Merkez Bankası diyor ki 'Ben buradayım, bankacılık sisteminin arkasındayım. Her durumda Merkez Bankasının desteğini arkanızda hissedebilirsiniz. Borçlanmayla ilgili herhangi bir sorun yaşamayacaksınız.' Türk bankacılık sistemine bu mesajı net bir şekilde 18 Ağustos'ta verdik."

TCMB: Döviz arz ve talebi ile ilgili önlem alınması gerek

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) 2016'da da döviz piyasasının sağlıklı çalışması ve döviz likiditesinin dengelenmesi amacıyla döviz arz ve talep gelişmelerini yakından takip ederek gerekli önlemleri almaya devam edeceği bildirildi.

TCMB'nin 2016 Yılı Para ve Kur Politikası Sunumu, Bankanın internet sitesinde yayımlandı. 

Merkez Bankası Kanunu çerçevesinde döviz üzerinden düzenlenen senetlerin reeskonta kabulü suretiyle Türkiye İhracat Kredi Bankası AŞ (Türk Eximbank) ve ticari bankalar aracılığıyla ihracatçılara 240 güne kadar vadeli ve Türk lirası olarak kullandırılan ihracat reeskont kredilerinin, vade sonunda döviz olarak geri ödenmesi özelliğiyle 2015'te de TCMB döviz rezervlerine katkı sağlayan araçlardan biri olmaya devam ettiği belirtilen sunumda, dengeli büyümeyi desteklemek amacıyla ihracat reeskont kredilerinin cari açığın azaltılmasına ve Merkez Bankası döviz rezervlerinin güçlendirilmesine katkısı da göz önünde bulundurularak, 20 Ekim 2014'te 15 milyar dolar olarak belirlenen kredi limitlerinin, 23 Ocak 2015'te 17 milyar dolara yükseltildiği hatırlatıldı. 

Kredi limitinin çoğu Türk Eximbank'a tahsis edildi

Bu tutarın 15 milyar dolarlık bölümünün Türk Eximbank’a, 2 milyar dolarlık bölümünün ise ticari bankalara tahsis edildiğine yer verilen sunumda, aynı tarihteki değişikliklerle ihracatın yanı sıra döviz kazandırıcı hizmetlerin (turizm, sağlık, müşavirlik, yazılım ve mühendislik, taşımacılık, bakım ve onarım hizmetleri) de reeskont kredisi kapsamına alındığı ifade edildi.

Türk Eximbank ve ticari bankalara, döviz kazandırıcı hizmetlerin finansmanı için reeskont kredisi kullandırılmasına aracılık etme imkanı getirildiği anımsatılan sunumda, ticari bankalara, sevk öncesi ihracatın finansmanı için de reeskont kredisi kullandırılmasına aracılık etme olanağı sağlandığına işaret edildi. 

Faktoring firmalarına temlik edilen sevk sonrası ihracat alacaklarına ilave olarak döviz kazandırıcı hizmet ve sevk öncesi ihracat alacaklarına da Eximbank ve bankalar aracılığıyla reeskont kredisi kullandırılması imkanı getirildiği ifade edilen sunumda, 5 Haziran 2015'te yapılan değişikliklerle sağlanan imkanlara da yer verildi. Sunumda şunlar kaydedildi:

"Firma bazında kredi limitleri, dış ticaret sermaye şirketleri için 300 milyon ABD doları, diğer firmalar için ise 250 milyon ABD doları olup; bu limitlerin 120 güne kadar vadeli kredi başvurularında tamamının, 121-240 gün vadeli kredi başvuruları için ise 5 Haziran 2015 tarihinde yapılan düzenlemeyle daha önceki yüzde 50 yerine en fazla yüzde 60’ının kullanılabilmesine imkan verilecek şekilde değiştirilmiştir. 

Yapılan düzenleme değişiklikleriyle limitlerin artırılması ve yeni imkanların getirilmesi ile kredi talebinde bulunan firma sayısında ve bu kredilerin TCMB rezervlerine katkısında artış beklenmektedir. Bu çerçevede kredi kullanımının 2015 sonunda yaklaşık 14,5 milyar ABD doları olması ve TCMB döviz rezervlerine 15,2 milyar ABD doları katkı yapması beklenmektedir. 

Kredi limitlerinin artırılması ve getirilen diğer uygulama kolaylıklarının etkisiyle kredi kullanımının 2016 yılında 15 milyar ABD dolarına ulaşabileceği, kullandırılan bu kredilerin Bankamız döviz rezervlerine katkısının ise 14,1 milyar ABD doları civarında gerçekleşebileceği değerlendirilmektedir."

Dövizde sağlıksız fiyat oluşumları 

Gelecek yıl dalgalı döviz kuru rejimi uygulamasına devam edileceği ifade edilen sunumda, Merkez Bankasının, geçmişte olduğu gibi, 2016'da da döviz piyasasının sağlıklı çalışması ve döviz likiditesinin dengelenmesi amacıyla döviz arz ve talep gelişmelerini yakından takip ederek gerekli önlemleri almaya devam edeceği bildirildi. Sunumda, şu değerlendirmelere yer verildi:

"Piyasa derinliğinin kaybolmasına bağlı olarak spekülatif davranışlar sonucunda kurlarda sağlıksız fiyat oluşumları gözlenmesi ve aşırı oynaklık durumlarında piyasaya esnek ihaleler yoluyla veya doğrudan müdahale edilebilecektir.

Döviz ve efektif piyasalarında Merkez Bankası ile söz konusu piyasalarda işlem yapmaya yetkili bankalar arasında gerçekleştirilen döviz karşılığı efektif işlemlerine 2016'da da devam edilecektir. 

Rezerv opsiyon mekanizmasının (ROM) dengeleyici özelliğini güçlendirmek amacıyla TL yükümlülükler için ROM kapsamında tutulacak dövizlerin hesaplanmasında yükümlülük tarihi itibarıyla geçerli olan döviz kurları yerine tesis başlangıç tarihinden önceki günlere ilişkin kurların ortalamasının kullanılmasına yönelik bir düzenleme yapılabilecektir.

Finansal istikrarın fiyat istikrarının ayrılmaz ön koşullarından biri olduğunun bilinciyle Merkez Bankası, ülkemiz döviz piyasasının etkin bir şekilde çalışabilmesi için gerekli önlemleri almaya devam edecektir."

Finansal istikrara yönelik yapılan düzenlemelere de yer verilen sunumda, Merkez Bankasının, dengeli büyümeyi desteklemek ve yurt içi tasarrufları güçlendirmek amacıyla geçen yıl kasımda başladığı Türk lirası olarak tesis edilen zorunlu karşılıklara faiz ödenmesi uygulamasının, faiz oranları artırılarak bu yıl da devam ettiği, Kasım 2014’ten itibaren kredi/mevduat oranındaki yükselişin yerini yatay bir seyre bıraktığı belirtildi. 

ANKARA/AA

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.

İlgili Haberler

Asgari Ücret Tespit Komisyon toplantısı başladı- Asgari ücret ne zaman 1300 TL olacak?
Erdem Başçı'dan 2018 enflasyon hedefi açıklaması

Ekonomi Haberleri