Ara Güler, bu insanlarla iletişime geçti ve ona film / sinema alanında kariyer seçmesi için ilham verdiler. Türkiye’de ve dünyada birçok ünlü isimleri fotoğraflayan Ara Güler, satırlara sığdırılmayacak bir isimdi. Dünyaca ünlü fotoğrafçımız, 17 Ekim 2018’de 90 yaşındayken hayata gözlerini yumdu.
Picasso'dan Yaşar Kemal'e, Churcill'den Süleyman Demirel'e, Salvador Dali'den Papa'ya, Orhan Veli Kanik'ten Orhan Pamuk'a kadar birçok ünlü ismin fotoğrafını çeken Ara Güler'in 'Ünlü Fotoğrafları' tarihe önemli not düşüyor.
ARA GÜLER KİMDİR?
Ara Güler, film stüdyolarında çalıştı ve Muhsin Ertuğrul'un yanında tiyatro kurslarına katıldı. Daha sonra gazeteciliğe yöneldi ve sinemayı terk etti. 1950'de bir Yeni İstanbul gazetesinde foto muhabiri olarak çalışmaya başladı. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi'nde ekonomi okuyan Ara Güler, ardından Hürriyet gazetesinde çalışmaya başladı.
1958'de bir Amerikan yayın organı Time-Life'ın Türkiye şubesini açmasıyla Ara Güler ilk muhabiri oldu. Çok geçmeden Stern, Paris Match ve Sunday Times, Londra gibi diğer uluslararası dergiler tarafından görevlendirilmeye başlandı. 1961'de Hayat dergisi tarafından baş fotoğrafçı olarak işe alındı.
Bu süre zarfında, onu Magnum Photos'a katılması için işe alan Marc Riboud ve Henri Cartier-Bresson ile tanıştı. Ara Güler, 1961 İngiliz Fotoğraf Yıllığı'nda sunuldu. Aynı yıl Amerikan Dergi Fotoğrafçıları Derneği tarafından bu kuruluşa üye olan ilk Türk fotoğrafçı oldu.
Ara Güler’in çalışmaları 1960'lı yıllarda önemli yazarlar tarafından kitaplarda bir illüstrasyon aracı olarak kullanılmış ve dünya çapında çeşitli sergilerde gösterilmiştir. Ara Güler’in çalışmaları 1968'de New York'taki Modern Sanat Müzesi'nde On Master of Color Photography adlı bir gösteride sergilendi. Ayrıca fotoğrafları Köln'ün Almanya'daki Photokina fuarında da gösterildi. İki yıl sonra Türkei fotoğraf albümü yayınlandı. Sanat ve tarihiyle ilgili görselleri Horizon, Life, Time ve Newsweek gibi dergilerde yer aldı.
Ara Güler, Kenya, Borneo, Yeni Gine, Hindistan, Pakistan, Afganistan, Kazakistan, İran ve Türkiye'nin diğer şehirleri gibi ülkelere fotoğraf çalışmaları için seyahat etti. 1970'lerde Salvador Dalí, Marc Chagall, Ansel Adams, Alfred Hitchcock, Imogen Cunningham, Willy Brandt, John Berger, Maria Callas, Bertrand Russell, Pablo Picasso, Indira Gandhi, Winston ve Churchill gibi önemli sanatçı ve politikacılarla fotoğraf röportajları yaptı.
Ara Güler ayrıca, Birinci Dünya Savaşı savaş kruvazörünün kurgusuna dayanan 1975 belgeseli The End of the Hero'nun yönetmenliğini yaptı.
Ara Güler’in çalışmaları, Paris'in Fransa Ulusal Kütüphanesi gibi dünya çapındaki kurumların koleksiyonlarına dahil edilmiştir. Aynı zamanda New York'taki George Eastman Müzesi; Das imaginäre Fotoğraf Müzesi; Ludwig Köln Müzesi; ve Sheldon Memorial Sanat Galerisi’nde de fotoğrafları sergilenmektedir.
Nezih Tavlas'ın yazdığı Foto Muhabiri, Ara Güler’in hayatını kronolojik bir yöntemle anlatıyor ve kitap aynı zamanda Türkiye'nin 80 yıllık tarihine de ışık tutuyor.
Ara Güler’in fotoğraf felsefesi, fotoğrafta insan varlığına büyük önem vermesi ve kendisini görsel tarihçi olarak görmesidir. Ona göre fotoğraf, insanlara acılarının ve yaşamlarının hatırasını sağlamalıdır. Sanatın yalan söyleyebileceğini, ancak fotoğrafın yalnızca gerçeği yansıttığını hissediyor. Fotoğrafçılıkta sanata değer vermediği için foto muhabirliğini tercih ediyor.
Çalışmalarıyla, 1999'da Türkiye'nin Yüzyıl Fotoğrafçısı; Leica Ustası, 1962; Fransa'nın Légion d'honneur; Yaşam Boyu Başarı Lucie Ödülü, 2009’da Türkiye Kültür ve Sanat Büyük Ödülü, 2004’te İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi tarafından fahri burs verildi.
ALMANYA’DA ‘MARSTER OF LEİCA’ UNVANINI KAZANDI
Ara Güler, 1962 yılında Almanya'da çok az fotoğrafçıya verilen ‘Master of Leica’ unvanını kazandı. İsviçre'de çıkan Kamera dergisi de kendisine özel bir sayı ayrılan Ara Güler, Mariana Noris'in 1953 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde basılan ‘Young Turkey’ adındaki yapıtında fotoğrafları kullanıldı. 1967 yılında Japonya'da çıkan ‘Photography of the World' antolojisinde Richard Avedon’la beraber bir dizi fotoğrafı yayımlanan Ara Güler'in, 1968 yılında New York Modern Sanatlar Galerisi'nde gerçekleştirilen ‘Renkli Fotoğrafın On Ustası’ adındaki sergide; Kanada'da 1967 yılında açılan ‘İnsanların Dünyasına Bakışlar’ sergisinde, yine 1968’de Köln'de Fotokina Fuarı'nda da eserleri sergilendi.
"Turkey" adında fotoğraf albümü 1970 yılında Almanya'da yayımlanan Güler'in, sanat ve sanat tarihi ile ilgili eserleri Amerika Birleşik Devletleri’nde Horizon, Time-Life ve Newsweek kitap bölümleri tarafından ve İsviçre'de Skira Yayınevi tarafından kullanıldı.
PİCASSO’NUN 90. YAŞ GÜNÜNDE RÖPORTAJ YAPTI
1971'de Lord Kinross'un ‘Hagia-Sophia’ (Ayasofya) kitabının fotoğraflarını çeken Ara Güler, yine Skira yayınevince Picasso'nun 90. yaş günü için yayımlanan ‘Picasso Metamorphose et unite’ adındaki kitap için dünyaca ünlü ressam Picasso'nun foto-röportajını yaptı.
Paris Ulusal Kitaplık'ta 1972 yılında sergisi açılan Ara Güler, 1975 yılında Amerika Birleşik Devletleri’ne davet edildi ve birçok ünlü ABD’linin fotoğraflarını çekmesinin ardından ‘Yaratıcı Amerikalılar’ adındaki sergisini dünyanın birçok şehrinde sergiledi. Aynı sene Yavuz Zırhlısı'nın sökülmesini konu edinen ‘Kahramanın Sonu’ adındaki bir belgesel film çeken Ara Güler, 1979 yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin ‘Foto Muhabirliği’ dalında birincilik ödülüne sahip oldu.
Fotoğraflarının bir bölümü 1980 yılında Karacan Yayıncılığın ‘Fotoğraflar’ adındaki kitabında basılan Ara Güler, 1986 yılında Hürriyet Vakfı tarafından basılan Profesör Abdullah Kuran tarafından yazılan ‘Mimar Sinan’ kitabının fotoğraflarını çekti. Aynı kitap 1987 yılında ‘Institute of Turkish Studies’ tarafından İngilizce olarak basıldı. 1989 yılında ‘Ara Güler'in Sinemacıları’ kitabı yayınlandı.
1991 yılında Dışişleri Bakanlığı için Halikarnas Balıkçısı'nın (Cevat Şakir Kabaağaçlı) ‘The Sixth Continent’ adındaki kitabını fotoğraflayan Ara Güler, dünyayı gezerek foto röportajlar yaptı. Bunları da Magnum Ajansı ile dünyaya gösteren Ara Güler, Winston Churchill, İsmet İnönü, John Berger, Indira Gandi, Bill Brandt, Bertrand Russel, Ansel Adams, Alfred Hitchcock, Salvador Dali, Imogen Cunningham, Picasso gibi birçok ünlü isimle hem röportaj yaptı hem de fotoğraf çekti.
Ara Güler'in uzun zaman boyunca üstünde çalıştığı Mimar Sinan yapıtlarının fotoğrafları, 1992 yılında ABD, Fransa ve İngiltere'de ‘Sinan, Architect of Soliman the Magnificent’ adındaki kitapta yayımlandı.
Aynı sene ‘Living in Turkey’ adındaki kitabı Fransa'da ‘Demeures Ottomanes de Turquie’ ve ABD, İngiltere ile Singapur'da ‘Turkish Style’ adıyla yayımlandı. 1995 yılında ‘Yitirilmiş Renkler ve Yüzlerinde Yeryüzü’ ve ‘Bir Devir Böyle Geçti’ 1994 yılında ‘Eski İstanbul Anıları’ fotoğraf kitapları yayımlandı.
Ara Güler'in fotoğrafları ABD'de Rochester Georg Eastman Müzesi'nde, Paris Ulusal Kitaplık'ta, Nebraska Üniversitesi Sheldon Koleksiyonu'nda yer alıyor. Ara Güler'in eserleri Köln Mueseum Ludwing'de Das Imaginare Photo Museum'da da sergileniyor.
Arşivinde 2 milyonu geçik fotoğraf yer alan Ara Güler'in ödülleri arasında Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü ve Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülü de bulunuyor.
‘BİR İSTANBUL SANATÇISI OLARAK HATIRLANMALI’
Ara Güler ile 1999’da çıkan kitabı ‘Terra Magica’nın fotoğraflarını bir gün boyunca beraber seçtiklerini ve ardından da samimiyetlerinin arttığını ifade eden Fotoğraf Sanatçısı İzzet Keribar, ileriki zamanlarda Ara Cafe'de ve bir çok jüride karşılaşarak samimiyetlerini devam ettirdiklerini ifade etti.
Ara Güler'in 21. yüzyılın ilk dönemlerinde, profesyonel veya amatör, sanatçı veya onun ifadesiyle foto muhabiri olan tüm fotoğrafçıları derinden etkilemiş olan büyük usta olarak tanındığını kaydeden Keribar, Ara Güler’in fotoğrafı siyah beyaz olarak benimseyen bir usta olduğunu vurgulayarak, çektiği fotoğrafları daha etkili kılmak adına rengin kullanılmasının belki de çok gerekmediğini belirtti.
Fotoğraflarındaki vazgeçilmez, tarzının en çarpıcı noktasının insan faktörü olduğunu söyleyen Keribar, Ara Güler'in eserlerini tanıyan ve bilenlerin, kendisine hak vereceğini öne sürerek, Ara Güler’in geniş arşivinde pek az manzara fotoğraflarının bulunduğunu anımsattı.
Afrodisias gibi ören yerlerinde ve buna benzer yerlerde çektiği fotoğrafların olduğunu kaydeden Keribar, kompozisyonlarında çoğu zaman ana konunun insan ve yaşam olduğuna dikkati çekerek, ‘Ara Güler'in bir İstanbul fotoğrafçısı olduğunu anımsanmalı’ ifadelerini kullandı.
İstanbul'u belgelemesi, 60 senelik deneyiminde tüm fotografçıları ve elbette de kendisini de çok etkilediğini anlatan Keribar, sokak veya manzara fotoğraflarında, tarihî eser veya seyahat fotograflarında yaşam ve insan bulundurmanın birçok insanın en büyük arzusu, tutkusu hâline geldiğini aktaran Keribar, yaşamsız veya insansız fotoğrafların insanları yeteri kadar tatmin etmediğini öne sürerek, bu tutkuyu Ara Güler’in aşıladığını söyledi.
Ara Güler ile 1986-88 yılları arasında Tarlabaşı yıkımları başladığında karşı karşıya kaldıkları anları paylaşan Keribar, orayı fotoğraflamak adına bölgeye gittiğini vurgulayarak, fotoğrafçı olarak yalnızca Ara Güler'e rastladığını belirtti. Ara Güler ve kendisinden başka fotoğrafçı olmamasından dolayı Güler’in yakındığından bahseden Keribar, o günden sonra Güler’in kendisini gerçek bir fotoğrafçı olarak gördüğünü hep söylediğini, eski günlerde birbirleriyle karşılaştığında her görüşmelerinde de bunu hatırlattığını aktardı.
SATIRLARA SIĞDIRILAMAYACAK BİR İSİMDİ
Ara Güler ile usta çırak ilişkisi içerisinde olan Milliyet Gazetesi Foto Muhabiri Ercan Arslan, 1996’da, Ara Güler'in arkadaşı Josef Koudelka ile alakalı bir kitap almak için Beyoğlu'ndaki ofisine gittiğini ifade ederek, bu tanışmanın daha sonra foto muhabirliğini üzerinden, İstanbul'u, sohbeti ve usta-çırak açısından yol arkadaşlığına dönüştüğünü belirtti.
Ölümüne dek devam eden 22 senelik yol arkadaşlıklarında Ara Güler’le farklı kuşaklardan iki foto muhabiri olarak, yurt içi ve yurt dışında ortak sergilere, gazete ve televizyon röportajlarına katıldığını söyleyen Arslan, birlikte proje yaptıklarını anımsattı.
Hakkında sayısız tez, röportaj, belgeseller ve kitap yazılan yazılan Ara Güler'in satırlara sığdırılamayacağından söz eden Arslan, Ara Güler’in deklanşör sesi ile yaşayan, Türkiye’nin görsel hafızasına en büyük katkıyı sunan bir kültür sanat adamı olduğunu kaydetti.