Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin ikinci iddianameyi tamamlayarak Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesine gönderdi.
Astsubay Ömer Halisdemir'in de şehit edildiği Gölbaşı'nda bulunan Özel Kuvvetler Komutanlığındaki eylemlere ilişkin iddianamede 69 şüpheli yer aldı. Savcılık, iddianamenin, Özel Kuvvetler Komutanlığındaki eylemlere ilişkin daha önce 18 sanık hakkında açılan davayla birleştirilmesini talep etti.
AKSAKALLI MÜŞTEKİ
İddianamede şüphelilerin "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs", "Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ile TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" ve "Nitelikli kasten öldürme" suçlarından dörder kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının yanı sıra "Terör örgütü üyesi olmak" ve "Nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs" suçlarından ayrıca hapis cezasına çarptırılmaları istendi.
Astsubay Ömer Halisdemir'in eşi Hatice Halisdemir ile İsmail Oğuz ve Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı'nın "müşteki" olarak yer aldığı iddianamenin şüphelileri şunlar:
ŞÜPHELİLER BELLİ OLDU
"Adem Loğa, Ahmet Aslan, Ahmet Müfi̇t Küçük, Ahmet Seçki̇n Vural, Ahmet Turan Yücedağ, Ali̇ Kapucu, Alperen Berat Durmuş, Baki̇ Ağyar, Beki̇r Kurt, Bi̇lal Tosun, Burak Kekli̇k, Cem Si̇nan Yenal, Emrah Şentürk, Emre Andıç, Engi̇n Kaya, Engi̇n Sevi̇nç, Ertuğrul Bozçal, Fahri̇ Ersoy, Faruk Erkul, Fati̇h Uysal, Fati̇h Rüştü Keten, Gökhan Mercan, Gürbüz Türk, Hali̇l Kuş, Harun Raşi̇t Aktaş, Hüseyi̇n Uğurer, Hüseyi̇n Uludağ, İlhami̇ Yıldız, Kadi̇r Aslan, Mehmet Durmaz, Mehmet Koç, Mehmet Kuşlu, Mehmet Raydemi̇r, Mehmet Ali̇ Çeli̇k, Mehmet Ali̇ Eser, Mehmet Yaşar Çeli̇k, Murat Aydın, Mustafa Avdan, Mustafa Koyuncu, Mustafa Sarıboğa, Muzaffer Han, Okan Türkmen, Osman Çolak, Osman Yalçın, Ökkeş Dursun Öztürk, Ömer Faruk Cavlazoğlu, Özgür Çi̇loğlu, Ramazan Kılıç, Rasi̇m Eşref Çıtak, Raşi̇t Özdi̇lek, Sedat Soysal, Selçuk Sert, Serkan Ak, Serkan Coşkun, Sezgi̇n Güney, Süleyman Menteş, Şenol Soylu, Şükrü Bülbül, Turgay Usanmaz, Ufuk Kaplan, Uğur Demi̇rtaş, Umut Coşkun, Ümi̇t Bak, Ümi̇t Burtaçoğlu, Veysel Ezgi̇n, Yakup Akkuş, Yalçın Damar, Yasi̇n Deri̇baş, Yıldıray Yılmaz."
GÜLEN'İN BİLGİSİ VE TALİMATI
Bu iddianamede de birincisinde olduğu gibi, "Darbe teşebbüsüne ilişkin soruşturmalar kapsamında FETÖ/PDY üyesi bir kısım asker ve kamu görevlilerinin ifadelerinden, darbe teşebbüsünün anılan terör örgütünün lideri Fetullah Gülen'in bilgisi ve talimatı ile yapıldığı ve sivillerin katledilmesi, kamu görevlilerinin şehit edilmesi başta olmak üzere ortaya çıkan maddi ve manevi zarardan, adı geçenin başında olduğu terör örgütünün sorumlu olduğu anlaşılmaktadır." ifadeleri yer aldı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, geçen günlerde darbe girişimine ilişkin ilk davayı açmıştı.
Astsubay Halisdemir'in şehit edildiği Özel Kuvvetler Komutanlığındaki eylemlere ilişkin daha önceki iddianamede 18 sanıktan 17'sinin dörder kez, Mihrali Atmaca'nın ise beş kez ağırlaştırılmış müebbetin yanı sıra bütün sanıkların "silahlı terör örgütü üyeliğinden" 7 yıl 6'şar aydan 15'er yıla kadar hapis cezalarına çarptırılmaları isteniyordu.
HÜCRESEL ŞEKİLDE BAĞLI
İddianamede, örgüt üyelerinin hücresel şekilde birbirleriyle bağlantılı oldukları, aralarında rapor ve talimat alışverişinde bulundukları ifade edildi.
Yeni çocuk ve gençlerin örgüte alındığı, eğitilip yetiştirilerek örgüt kadrolarına katıldıkları belirtilen iddianamede, örgütün eğitim malzemeleri, kitapları, bildirileri, ideolojisini anlatan belgeleri, evrakı, dokümanları, ordu ve emniyet içinde teşkilatlanmış silahlı gücü bulunduğu kaydedildi.
FETÖ/PDY'nin de diğer terör örgütleri gibi bir inanca dayandığına işaret edilen iddianamede, örgütün, üyelerinin uğrunda zorluklarına katlanabildiği, fedakarlıkta bulunduğu, amacına yönelik şeyler yapabildiği, bir inanç ve ideoloji sistemine dayandığı aktarıldı.
İddianamede, "Örgüt kadrolarının sızdığı devletin güvenlik kurumlarının silahlı olması ve bu silahları kullanma yetkisinin bulunması, örgütün silahlı ve askeri eğilimini göstermesi açısından çok önemlidir. FETÖ/PDY üyeleri, mutlak itaat ve cennete kavuşacakları saiki ile hareket ederek, devlet içinde suikast benzeri hareketlere başvurmuştur." ifadelerine yer verildi.
ORGANİZE TERÖR ÖRGÜTÜ
FETÖ'nün dini unsurları temel alarak hareket ettiği öne sürülen iddianamede, şunlar kaydedildi:
"Örgütün, dini değerler değişmezken, zamana ve şartlara göre kendisini değiştirmesi, ülkesi ve devleti ile barışık olması beklenirken, devleti kendisine hasım ve karşı cephe görmesi, tüm yapısıyla açık ve şeffaf olması gerekirken, bir istihbarat örgütü gibi kod isimler, özel haberleşme kanalları, geniş çaplı yapılaşması olan, örgüt üyelerinin birbirlerini tanımalarını kolaylaştıracak birtakım araçlar ile kaynağı bilinmeyen paralar kullanması, yönetim kadrosunun faaliyetlerini yurt dışından idare etmesi ve Türkiye'ye gelmekten ısrarla imtina etmesi, hasımlarını saf dışı etmek için her türlü baskı, şantaj ve yasa dışı faaliyeti kullanması, çeşitli yabancı misyon temsilcileriyle mahiyeti bilinmeyen görüşmelerde bulunması, diğer terör örgütleriyle temas kurması ve onlara istihbarat, lojistik, eylem tarzı türü destek sağlaması, söz konusu yapının casusluk faaliyetlerini de kapsayan organize bir terör örgütü olduğunu ortaya koyan unsurlardır."
DİNİ DUYGULARI SUİSTİMAL
İddianamede, örgütün, kuruluş yıllarından itibaren toplumun dini duygularını suistimal ederek "himmet" adı altında topladığı finans ile yurt içi ve dışında faaliyete geçirdiği eğitim kurumlarında yetiştirdiği öğrencilerin beyinlerini yıkadığı anlatıldı.
Örgütün, elde ettiği finans ve siyasi gücünü, "istişare kurulu, ülke, bölge, il, ilçe, semt ve ev imamları" gibi hiyerarşik illegal yapılanmasına bağlı insan gücünü örgütsel menfaat ve ideolojisi çerçevesinde kullandığına değinilen iddianamede, devlet kurumlarına sızarak, yabancı ülkelerden birtakım kişi ve kuruluşların desteğiyle Türkiye Cumhuriyeti devletinin tüm anayasal kurumlarını ele geçirmeyi amaçladığı bildirildi.
İddianamede ayrıca örgütün, kamu, ÖSYS ve benzeri sınavlarda soruları hukuka aykırı yollarla ele geçirip, kendi mensuplarının sınavlarda başarılı olarak kamu kurumlarına ve etkin okullara girmesini sağlamanın yanında, ürettiği sahte belge ve delillerle, örgüt mensubu olmayanların devlet kadrolarından tasfiyesiyle bu kadrolara kendi elemanlarını yerleştirme yöntemlerini kullandığı kaydedildi.
Örgütün, 1970'li yıllardan itibaren devletin içine sızarak, özellikle "mülkiye, adliye, emniyet, Milli Eğitim ve TSK" içerisinde kendi özel hiyerarşisiyle illegal kadrolaşmaya gidildiğinin, elebaşı Fetullah Gülen'in bazı ifade ve açıklamalarında rahatlıkla görülebileceği ifade edildi.
21.30'DA ÖKK'YA İLETİLDİ
İddianamede, 15 Temmuz'da Genelkurmay Başkanlığını ele geçiren darbeye teşebbüs şüphelileri tarafından sanki emir komuta zinciri içerisinde gerçekleşiyormuş gibi sıkı yönetim emri ve ekindeki sıkı yönetim komutanları ve sıkı yönetim mahkemesi hakimlerinin isimlerinin bulunduğu yazıların darbe girişimi gecesi saat 21.30 sıralarında Özel Kuvvetler Komutanlığına iletildiği belirtildi.
Yazıların, Kurmay Albay Ümit Bak, Muhabere Albay Murat Aydın ve Kurmay Yarbay Mehmet Ali Çelik tarafından değerlendirildiği, darbe teşebbüsü eyleminde yer almayan Özel Kuvvetler Komutanlığı personellerini de darbeye teşebbüs eylemine katılmaya ikna etmeye çalıştıkları kaydedilen iddianamede, "Bu sırada yanlarında darbeye teşebbüs eylemi içerisinde yer alan harekat merkezi vardiya amiri olan Turgay Usanmaz, Nedim Şahin, Muzaffer Han ve Şenol Soylu'nun tam teçhizatlı ve silahlı olarak hazır bulundukları, darbeye teşebbüs eylemine iştirak etmeyen diğer askeri personele silah doğrulttukları tespit edildi." ifadelerine yer verildi.
AKSAKALLI'YI KAÇIRMA GİRİŞİMİ
Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı'nın olay akşamı darbe girişiminde yer alan ve liderliğini Fatih Yarımbaş'ın yaptığı darbeci bir grup tarafından Ankara'dan kaçırılmaya çalışıldığı bildirilen iddianamede, Korgeneral Aksakallı'nın kendisini kaçırmaya çalışan şüphelilerin elinden kurtularak olay yerinden uzaklaştığı ve karargahı arayarak Albay Ümit Bak'ı ikna etmeye çalıştığı belirtildi.
"ELİMDE EMİR VAR YENİ KOMUTAN SEMİH TERZİ"
Aksakallı'nın sıkıyönetim yazılarının ve eklerinin geçersiz olduğunu ifade ederek, halen kendisinin komutan olduğunu ve kendisinin emirlerini dinlemesi konusunda Albay Bak'a uyarıda bulunduğu bildirilen iddianamede, "Ancak Kurmay Albay Ümit Bak'ın bu durumu kabul etmeyerek 'Elimde emir var, yeni komutan Semih Terzi' diyerek telefonda Korgeneral Zekai Aksakallı ile tartışarak telefonu kapattığı, Aksakallı'nın tekrar karargahı aradığı, telefona Ümit Bak'ın bakmadığı, bu nedenle silahlı ve tam teçhizatlı darbeye teşebbüs şüphelisi Nedim Şahin tarafından telefonun kapatıldığı, Yarbay Mehmet Ali Çelik'in ise Albay Ümit Bak'a hitaben 'Neyi bekliyorsunuz komutanım? Bizim komutanımız Semih Paşa, herkes tarafını seçsin' diye söylediği, bu aşamadan sonra Albay Bak'ın 'Artık telefonlara bakılmasın' diye talimat verdiği, bu şekilde karargahın kontrolünün bu şüpheliler tarafından ele geçirildiği" kaydedildi.
İddianamede, Genelkurmayı ele geçiren şüphelilerin gönderdiği sıkıyönetim emri ve eklerinin Yarbay Mehmet Ali Çelik'in talimatı ile darbe teşebbüsünde bulunan ve o gece nöbetçi olmamasına rağmen karargaha gelen şüpheli Muhabere Albay Murat Aydın'ın darbeye teşebbüs faaliyeti içerisinde yer alan diğer şüpheli Baki Ağyar'ın görevi olmamasına rağmen Özel Kuvvetler Komutanlığının alt birimlerine darbenin başarılı olması amacıyla derhal gönderildiği, şüpheliler Aydın ve Ağyar'ın otomasyon ve iletişim konusunda darbe girişimine iştirak ettikleri kaydedildi.
SİLAHLI VE TAM TEÇHİZATLI
Özel Kuvvetler Komutanlığındaki darbe teşebbüsünü Ümit Bak ve Mehmet Ali Çelik'in organize ettiği belirtilen iddianamede, Komutanlığın nizamiye girişinin güvenlik altına alınması, içeriye girmeye çalışacak olan darbe karşıtı birliklerin girişine izin verilmemesi konusunda talimatlar verildiği, darbe teşebbüsüne katılacak askeri personelin girişlerinin sağlanması noktasında daha önceden planlandığı ve şüphelilere talimat verildiği aktarıldı.
Şüphelilerin, darbe girişimi kapsamında silahlı ve tam teçhizatlı olarak nizamiye bölgesinde görev aldıkları, nizamiye bölgesindeki gerekli koordinasyonun şüpheli Mustafa Koyuncu tarafından sağlandığı bildirilen iddianamede, darbe teşebbüsünde silahlı ve tam teçhizatlı olan şüpheli Nedim Şahin'in ise karargah içerisinde bulunan örgütün liderliğini yapan Albay Bak'ın korumalığını yaptığı belirtildi.
AMAÇ ÖKK KOMUTASINI TERZİ'YE TESLİM ETMEK
Şüphelilerden Sezgin Güney'in darbe teşebbüsünden önce planladıkları gibi 15 Temmuz akşamı Gölbaşı'ndaki TOKİ bölgesindeki evinde darbeye teşebbüs eylemine katılan diğer şüpheliler Yakup Akkuş, Serkan Coşkun, Ramazan Kılıç, Rasim Eşref Çıtak, Uğur Demirtaş, Ahmet Müfit Küçük, Osman Çolak, Bilal Tosun ve Engin Kaya ile birlikte toplanarak, sivil kıyafetlerle Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'na gittikleri bildirilen iddianamede, şunlar kaydedildi:
"Burada darbeye teşebbüs eylemi nedeniyle planlı olarak hazırladıkları askeri teçhizatlarını kuşandıkları, darbeye teşebbüs eylemi kapsamında Özel Kuvvetler Komutanlığına geri dönmek üzere şüpheliler Serkan Coşkun, Ramazan Kılıç, Engin Kaya ve Ahmet Müfit Küçük'ün kullandığı araçlarla yola çıktıkları, kısa bir süre sonra saat 23.45 sıralarında Özel Kuvvetler Komutanlığı nizamiye bölgesinin demir kapısını kırarak içeriye girip karargahın bulunduğu yere gittikleri, karargah binasında darbeye teşebbüs eylemini organize eden Albay Bak, Yarbay Çelik ve onların da yanında bulunan silahlı ve tam teçhizatlı olan Turgay Usanmaz, Ali Kapucu, Nedim Şahin ile görüşerek nizamiye bölgesinin güvenliğinin sağlanması konusunda talimat aldıktan sonra hep birlikte nizamiye bölgesine dönüş yaptıkları, araçlarını park ettikten sonra nizamiye bölgesinin değişik yerlerine dağılarak mevzilendikleri kamera görüntüleri ile tespit edilmiştir."
Şüphelilerin tamamının nizamiye bölgesine yaklaşmaya çalışan darbe karşıtı birliklere sürekli olarak ateş ettikleri, silahlı çatışmaya girdikleri, bu şekilde birliklerin kışla içerisine girmesine engel oldukları kaydedilen iddianamede, nizamiye bölgesindeki şüphelilerin komuta kontrolünü ise şüphelilerden Mustafa Koyuncu, Sezgin Güney, Fatih Uysal ve Serkan Ak'ın sağladığı ifade edildi.
SIKIYÖNETİM DİREKTİFİ
Şüphelilerin tamamının asıl amacının, Genelkurmayı ele geçiren darbe girişiminde bulunan şüpheliler tarafından gönderilen sıkıyönetim direktifi ve ekleri gereğince Özel Kuvvetler Komutanı olarak görevlendirdikleri, o sıralarda Silopi'de bulunan şüpheli Tuğgeneral Semih Terzi'ye, Özel Kuvvetler Komutanlığının komutasının teslimini sağlamak olduğu işaret edilen iddianamede, şüphelilerden Gökhan Mercan ile Ümit Burtaçoğlu'nun da darbeye teşebbüs eylemi planlamasında bizzat yer aldıkları, planlamayı birlikte yaptıkları, bu bağlamda Üsteğmen Güney ve Yarbay Çelik'ten elde edilen listelerde darbe teşebbüsüne katılacak olan kişiler listesinde isimlerinin bulunduğu belirtildi.
Darbe girişimi gecesi de şüpheli Mercan'ın diğer şüpheli Güney ile birden fazla telefon görüşmesi yaptığı, her iki şüphelinin de planlandığı gibi eyleme katılmak üzere Özel Kuvvetler Komutanlığına geldikleri, içeriye girip eyleme iştirak etmek istedikleri sırada nizamiye bölgesine girmeye çalışan kuvvetler tarafından durumlarından şüphelenilerek durduruldukları ifade edilen iddianamede, şu ifadelere yer verildi:
DOST KUVVETLER YAKALADI
"Bu sırada şüphelilerden Ümit Burtaçoğlu'nun kaçmaya başladığı, ancak dost kuvvetler tarafından yakalandığı, bu nedenle içeriye girip diğer şüpheliler ile birlikte hareket edemedikleri, bu şekilde nizamiye girişinde yakalandıkları, ancak şüphelilerden Mercan'ın yakalandıktan sonra şüphelilerden Güney ile telefonla görüşmelerini sürdürerek nizamiye bölgesinin durumu ile ilgili sürekli olarak bilgiler verdiğinin tespit edildiği, darbeye teşebbüs eylemi içerisinde bu şekilde yer aldıkları. Darbe teşebbüsüne karşı olan dost kuvvetlerin nizamiye bölgesinin alt tarafında çoğalmaya başladıkları, ancak ellerinde uzun namlulu silahlar bulunmaması nedeniyle ve nizamiye bölgesinden yoğun bir şekilde uzun namlulu silahlarla ateş açılması, ayrıca darbeci unsurların ele geçirdiği bir helikopter ile de nizamiye bölgesinin bulunduğu alanlara ateş açılması nedeniyle bir türlü içeriye giremedikleri, ancak ısrarla kışlaya girme teşebbüsüne devam ettikleri belirlendi.
HALİSDEMİR'E ŞEHADET EMRİ
Özel Kuvvetler Komutanı olan Korgeneral Aksakallı'nın bütün çabalarına rağmen darbeye teşebbüs eylemi içerisinde yer alan ve Özel Kuvvetler Komutanlığındaki girişimi yöneten Bak ve Çelik'in ikna edilemediği, bunun üzerine Aksakallı'nın emir subayı olup o sırada karargahta bulunan Astsubay Ömer Halisdemir'i cep telefonundan arayarak Semih Terzi'nin darbe teşebbüsü içinde yer alan vatan haini olduğunu, kesinlikle karargahın komutasını ona bırakmamasını ve bu işin sonunda şehadet olduğunu söyleyerek emir verdiği, Astsubay Halisdemir'in de vatansever bir asker refleksi ile kendisine verilen emri hiçbir şekilde sorgulamadan 'Emredersiniz komutanım' diye cevap verdiği, bu şekilde emir alan Astsubay Halisdemir'in karargahta beklemeye başladığı belirlendi."
HAİN 2 HELİKOPTERLE GELDİ
Astsubay Ömer Halisdemir'in de şehit edildiği Gölbaşı'nda bulunan Özel Kuvvetler Komutanlığındaki eylemlere ilişkin iddianamede, sözde atama listesine göre, Özel Kuvvetler Komutanlığına atanan Semih Terzi'nin, Silopi'den Diyarbakır'a buradan da bir kısım tim personeliyle Ankara Etimesgut'taki Özel Hava Alay Komutanlığına geldiği belirtildi.
İddianamede, Semih Terzi ve beraberindekilerin 2 helikopterle Özel Kuvvetler Komutanlığının VIP alanına indikleri, Terzi'nin, güvenlik sağlandıktan sonra helikopterden çıktığı kaydedildi.
Terzi'nin, Albay Ümit Bak, Astsubay Turgay Usanmaz ve sivil kıyafetli Ali Kapucu tarafından karşılandığı ifade edilen iddianamede, Astsubay Halisdemir'in Korgeneral Zekai Aksakallı'dan aldığı talimat doğrultusunda, kışla yönetiminin Semih Terzi'ye teslim edilmemesi için vatansever bir asker davranışıyla Terzi'yi vurduğu bildirildi.
AMBULANSI GERİ GÖNDERDİ
Halisdemir'in, karargahın girişine göre sağ tarafında bulunan ağaçlık alana doğru kaçmaya başladığına işaret edilen iddianamede, Binbaşı Fatih Şahin'in kaçmaya çalışan Halisdemir'i arkasından 11-12 el ateş ederek vurduğu belirtildi.
İddianamede, olay yerine gelen sağlık görevlilerinin Halisdemir'in nabzının çok hafif attığını, durumunun ağır olduğunu belirlediği ancak Mihrali Atmaca'nın ambulansı geri gönderdiği ve beylik tabancasıyla Halisdemir'e 2 el ateş ettiği vurgulandı.
Semih Terzi'nin ise kaldırıldığı GATA'da hayatını kaybetmesinin ardından sanıkların bir bölümünün taraf değiştirdiğine yer verilen iddianamede, bu kişilerden Mihrali Atmaca, Ahmet Muhammed Demirci ve İsmail Çınar'ın Albay Ümit Bak'ı teslim almaya çalıştığı, bu sırada çıkan silahlı çatışmada Bak'ın teslim alınmasına engel olmak isteyen emir subayı Nedim Şahin'in vurularak etkisiz hale getirildiği anlatıldı.
Öte yandan, sanıkların, darbeci unsurlara karşı nizamiye bölgesine gelen Özel Kuvvetler Komutanlığı personeli İsmail Oğuz'u da başından yaraladığı aktarıldı.
ASKERLER MÜDAHALE ETMESİNİ ENGELLEDİLER
İddianamede, olay gecesi ani müdahale mangasında manga komutanı olarak görev yapan Şükrü Bülbül, hazır kıta manga komutanı olarak görevli Cem Sinan Yenal ve ani müdahale mangasında doldur boşalt nöbetçi astsubayı olarak çalışan Emrah Şentürk'ün ise darbeye teşebbüs faaliyeti içerisinde yer aldığı, bu birimdeki askerlerin olaylara müdahale etmelerini engellemek için dışarıya çıkmalarına izin vermedikleri vurgulandı.
Bu şüphelilerin Üsteğmen Mustafa Koyuncu'nun talimatıyla darbecilerin mühimmat ihtiyacını karşıladığına dikkati çekilen iddianamede, darbecilerin sabah saatlerine kadar atışlarını sürdürdüğü, dost birliklerin ise ısrarla içeri girmeye çalıştığı, dost birliklerin içeri sızmasının ardından şüpheli Gökmen Ata'nın vurularak etkisiz hale getirildiği ifade edildi.
Daha sonra tüm şüphelilerin etkisiz hale getirildiği belirtilen iddianamede, zanlılardan Uğur Demirtaş'ın olay yerinden kaçtığı ve halen arandığı anlatıldı.
1 DOLARLAR ELE GEÇİRİLDİ
İddianamede, Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığının talimatı doğrultusunda zanlıların ev, iş yeri ve araçlarında arama yapıldığı, şüphelilerden Serkan Çoşkun'un aracında çok sayıda silah ve askeri malzeme, Osman Çolak, Uğur Demirtaş, Fatih Rüştü Keten, Faruk Erkul'un odalarında "1 dolar" ele geçirildiği bildirildi.
Şüphelilerden Adem Loğa, Fatih Rüştü Keten, Emre Andıç, Mehmet Ali Eser, Selçuk Sert, Mehmet Koç, Ertuğrul Bozçal, Mustafa Avdan, Halil Kuş, Sedat Soysal, Hüseyin Uğurer, Ahmet Seçkin Vural, Ahmet Turan Yücedağ, Mehmet Kuşlu, Osman Yalçın, Ufuk Kaplan, Raşit Özdilek, Gürbüz Türk ve Mehmet Durmaz'ın darbeye teşebbüs eylemine katılacaklar listesinde isminin bulunduğu, 15 Temmuz'dan önce planlaması, çalışması ve hazırlığı yapılan darbeye teşebbüs eylemlerinin bu aşamalarında bizzat yer almak suretiyle darbeye teşebbüs eylemine katıldığının belirlendiği ifade edildi.
13 TEMMUZ'DA DARBE TELEFONU
Zanlılardan Bozçal'ın diğer şüpheliler Ahmet Kara, Ümit Bak ve Fatih Yarımbaş ile sürekli telefon görüşmeleri yaptığı, Koç'un ise darbe girişiminde yer alan Mehmet Raydemir ile 13 Temmuz'da telefonla görüştüğü, darbe girişiminde yer almak için Antalya'dan Ankara'ya geldiği, Mustafa Koyuncu'dan da Ankara'ya gelmesini istediği kaydedildi.
Koç'un, Raydemir, Koyuncu ve diğer şüpheli Serkan Ak ile Ankara'da bir araya geldiği, fiili olarak darbe girişimi içerisinde yer aldığının tespit edilememesine rağmen icrai hareketleriyle darbe girişimine iştirak ettiğinin tespit edildiği belirtildi.
Şüpheli Mehmet Durmaz'ın ise şüpheli Gökmen Ata tarafından kışlaya çağrıldığı ancak deşifre olmamak için darbeye teşebbüs eyleminin gidişatına göre tavır belirlemek amacıyla evinde kaldığı, bu şekilde darbe girişimi eyleminin hazırlık ve planlama aşamasındaki icrai hareketlere bizzat katılmak suretiyle atılı suçlara iştirak ettiğinin belirlendiği anlatıldı.
SİLAHLAR CUMHURBAŞKANLIĞI MUHAFIZ ALAYINA
Zanlı Okan Türkmen'in, 15 Temmuz'da Özel Kuvvetler Komutanlığında diğer şüpheli Samet Yıldız'la buluştuğu, burada darbeye teşebbüs eyleminde kullanılacak silahları uzman çavuş Mehmet Kalaycı, Samet Yıldız ve Tabur Komutanı Murat Korkmaz ile 06 NL 834 plakalı otobüse yükledikleri ve Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına götürdükleri ifade edildi.
İddianamede, şüpheli Halil Kuş, Ahmet Turan Yücedağ, Gürbüz Türk'ün darbe girişiminin planlama, görevlendirme ve hazırlık hareketlerinde icrai olarak yer almak suretiyle atılı suça iştirak ettiğinin, Yalçın Damar, Süleyman Menteş'in darbeye teşebbüs gecesi diğer zanlılarla hareket ederek darbeye teşebbüs faaliyeti içerisinde yer aldığının tespit edildiği bildirildi.
KOORDİNASYONU SAĞLAYAN İSİM
Şüphelilerden Yıldıray Yılmaz'ın ise darbe girişimin koordinasyonu ve gidişatı konusunda darbeye teşebbüs faaliyeti içerisinde yer alan Ömer Faruk Cavlazoğlu, Celal Koca, Hatay'da bulunan Eyyüp Çoşkun, Marmaris'e Cumhurbaşkanı'na karşı suikast için giden Şükrü Seymen, TÜRKSAT'a baskın düzenleyenlerden Melih Varol, Özel Kuvvetler Komutanlığını ele geçirmeye çalışan Semih Terzi, Fatih Şahin, Genelkurmay Başkanlığındaki eylemde yer alan Fırat Alakuş ile telefon görüşmeleri yaptığının tespit edildiği, bu şekilde diğer zanlılarla darbe girişiminin koordinasyonunu sağladığı anlatıldı.
4 KİŞİ FİRARİ
Zanlı Ali Kapucu'nun Semih Terzi'yi Özel Kuvvetler Komutanlığında sivil kıyafetle karşıladığı, Terzi'yi GATA'ya götüren helikopterde bulunduğuna işaret edilen iddianamede, Bekir Kurt'un Özel Kuvvetler Komutanlığında tam teçhizatlı olarak darbeye teşebbüs faaliyeti kapsamında ulaştırma bölüğüne bağlı araç sevk amirliğinde görevlendirildiğinin, İlhami Yıldız, Burak Keklik ve Harun Raşit Aktaş'ın da darbeye teşebbüs eylemine katıldığının belirlendiği kaydedildi. Şüphelilerden Burak Keklik, Harun Raşit Aktaş ve Ali Kapucu'nun firari olduğu belirtildi.
DAVA 21 ŞUBAT 2017'DE BAŞLANACAK
FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında, Astsubay Ömer Halisdemir'in de şehit edildiği Gölbaşı'nda bulunan Özel Kuvvetler Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 18 sanığın yargılanmasına, Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesinde 21 Şubat 2017'de başlanacak.