Ankara'da barış mitingine gidenlerin kontrol noktasına gelmeden bekledikleri alanda art arda patlayan iki bomba 197 vatandaşımızın hayatına mal oldu. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kanlı saldısında Emniyet, MİT ve diğer istihbarat birimleri "Ankara saldırısını kim ya da hangi örgüt yaptı" sorusunun cevabını bulmak için tüm detayları didik didik incelerken, canlı bombacı olarak PKK ya da IŞİD tarafından görevlendirilen şüphelilerin peşine düştü.
Olağan şüpheliler PKK, DEAŞ, DHKP-C
Başbakan Davutoğlu Ankara saldırısıyla ilgili yaptığı ilk açıklamada "Böyle bir saldırıyı yapma kapasitesine ait yapılar belli…. PKK, DEAŞ, DHKP-C… Soruşturma kapsamlı bir şekilde yürütülüyor" demişti. Davutoğlu, bugün bir kanalın canlı yayınında ise canlı bombaların profillerinin belirlendiğini, birinin de kimliğinin netleştiğini açıkladı. Davutoğlu'nun açıklamasından çıkan sonuç örgütün netleştiği yönünde. Davutoğlu'nun zikrettiği örgütlerden PKK ve IŞİD'e dikkatler yoğunlaştı. Elde edilen ilk bilgiler ve saldırının Suruç saldırısına olan benzerliği IŞİD ihtimalini güçlendirse de henüz net bir örgüt ismi zikredilemiyor.
Canlı bombanın kimliğini belirlemek için yapılan çalışmalar biri kadın 3 ceset üzerinde yoğunlaştı. Tanıkların ifadeleri ile MOBESE kameralarından yansıyan görüntüler bu cesetlerden ikisi üzerindeki incelemelerin yoğunlaşmasına yol açtı. Canlı bombalardan biri, patlamadan önce saat 6:45'te mobese kameralarıyla görüntülende.
Tanık ifadesi: Biri erkekti
Güvenlik uzmanları çifte canlı bombayla gerçekleştirilen saldırıda IŞİD veya bağlantılı yapılar üzerinde dururken, tanıkların ifadeleri de açığa çıkmaya başladı. Tanık, canlı bombalardan birinin erkek, siyah cübbeli, sarık türü bir şey giyen, sırt çantalı olduğunu ifade etti. Bir başka tanık ise canlı bombalardan birinin kadın olduğunu iddia ederken, CHP lideri Kılıçdaroğlu, Başbakan Davutoğlu’nun görüşmede kendisine saldırıyı yapanları iki erkek canlı bomba olduğunun belirlendiğini aktardığını açıkladı.
MOBESE kameraları da 06.45’te Gar yönüne doğru gelen bir kişinin görüntüsünü kaydetti. Bu kişinin canlı bombalardan biri olduğu değerlendiriliyor. Görüntülerden canlı bombanın eski terminal istikametinden Ankara Tren Garı’na doğru yürüdüğü belirlendi. Polise bilgi veren yaşı küçük bir başka tanığın gardaki tuvalette şüpheli 4 erkek gördüğünü anlattığı ifade edildi. Saat 10.00’da Ankara dışından bir trenin gara geldiği, 10.04’teki saldırının tren yolcularının da patlamadan etkilenmesi için bu saatte gerçekleştirildiği de iddia edildi.
Ankara'daki patlama anı görüntüleri:
6 parçaya ayrılmış
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı kaynaklarından alınan bilgiye göre, olay yerinde cinsiyetleri belirlenemeyen ve saldırının failleri olduğundan şüphelenilen 3kişiye ait ceset parçaları bulundu. İki erkek cesedinden birinin baş kısmının vücudundan tamamen ayrıldığı, birinin de başının olmadığı ve beden bütünlüğünün olmadığı kaydedildi. Kadına ait olduğu değerlendirilen şüpheli cesedin 6 parçaya ayrıldığı ifade edildi. Cesetler üzerindeki DNA incelemelerinin sürdüğü ifade edildi. Savcılık, GSM kayıtları ve kamera görüntüleri üzerinde yoğunlaşırken, twitter’dan saldırıyla ilgisi olabilecek paylaşımlar da inceleniyor.
‘Cübbeli sarıklı sakallı’ tipi sanki IŞİD’li gibiydi’
Ankara Numune Hastanesi’nde tedavi gören Cafer Altun’un ağabeyi Abdulselam Altun, hastane önünde açıklamada bulundu. Erkek canlı bombayı gördüğünü iddia eden Altun, “Tipi IŞİD’li gibiydi. Siyah giyinmişti. Sakallıydı. Trafik polislerinin yanından geldi. Sırtında çantası vardı. Siyah sarığı vardı. Yüzünü görmedim. Arkasından koştum. Cübbeli, siyah giyinen biriydi. Patlama oldu. Kardeşimin bacağı koptu. En yakın arkadaşlarımı kaybettim. Canlı bombayı ben gördüm. Benim elim yandı, gözüm yandı, saçım komple yandı” dedi.
MOBESE’ye takıldı
Canlı bomba olduğu değerlendirilen bir erkeğin ise 06.45’te Gar yönüne doğru yürürken MOBESE görüntülerine takıldığı saptandı. Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Terörle Mücadele Şubesi içinde daha önce Ergenekon soruşturmalarında faaliyet yürütülmesi için yabancı bir devletin katkısıyla oluşturulan özel görüntü ve veri analiz laboratuarındaki çalışmalar için inceleme grupları oluşturuldu. Bu gruplar, emniyet istihbarat ve terörle mücadelenin yanı sıra MİT’ten gelen uzmanların katılımıyla oluşturuldu. Dün sabahın ilk ışıklarına kadar devam eden inceleme sırasında, önemli bir gelişme yaşandı. Olay yerini gören kameralarda patlama anı görünmesine rağmen canlı bombaların eşgalleri belli olmazken, bir canlı bombanın izi, eski Ulaştırma Bakanlığı’nın güvenlik kamerasında bulundu. Bu görüntüde, canlı bombanın olay sabahı 06.45’te kameraya yakalandığı tespit edildi. Şüphelinin tek başına, eski terminal istikametinden Ankara Tren Garı’na doğru yürüdüğü görüldü. Bu görüntü, büyütülmesine karşın eşgal net olarak tespit edilemedi.
Bakan Dedeoğlu: PKK ve IŞİD yapmış olabilir
Avrupa Birliği (AB) Bakanı Beril Dedeoğlu, saldırıyla iligi en çarpıcı yorumlardan birini yaptı. Dedeoğlu, saldırının PKK ve IŞİD işbirliği ile yapılmış olabileceğini zikretti. CNN Türk’te gündemi değerlendiren Dedeoğlu, "Bu eylem çok daha büyük bir mesaj içeren niteliğe sahip. Yani rutin bir terör eylemi gibi değil. Örneğin dün bir polis memurumuz şehit oldu. Bu, onun ikinci planda kalmasına sebep olan bir eylem” diye konuştu.
Failin kim olduğuna yönelik basında çıkan yazıları hatırlatan Beril Dedeoğlu, mesleki tecrübesine dayanarak eylemin sorumlusu olarak adres DAEŞ'i gösterse bile, DAEŞ’in yaptığından emin olunamayacağını söyledi. Dedeoğlu, "Eylemin yapılış yeri, seçilişi, hedef alınan kişilere baktığımızda bunun çok bölgeyle sınırlı bir yönü olmadığını düşündüm. Yani biraz daha DAEŞ-PKK olabilir, militanlar aralarında anlaşmış olabilirler ama başka ülkelerin parmaklarının da olduğu bir düşünceyle buna karar verilmiş gibi bir hissiyata kapıldım" görüşünü dile getirdi.
Bakan Dedeoğlu, saldırının son dönemde Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerden bağımsız değerlendirilemeyeceğini de ifade etti. Suriye meselesinde oyunculardan çok artık devletlerin devrede olduğunun altını çizen Dedeoğlu, Türkiye'nin oyunda zaten devlet olarak bulunduğunu ancak bu eylemden sonra daha da fazla devlet olarak anılacağına işaret etti. Bunun Türkiye’yi pozitif yönde etkileyecek bir konuma da taşıyacağına dikkati çeken Dedeoğlu, masada devletlerin olmasının çözüm yolu inşa edilmesini kolaylaştıracağını belirtti.
"Ortadoğu’ya yapılan her müdahalenin mutlaka bir geri dönüşü olur"
AB Bakanı Dedeoğlu, “Türkiye’nin Suriye politikasında bir değişiklik olabilir mi?” sorusunu şu şekilde yanıtladı:
"Devletler birbirlerine bakarak pozisyon alırlar. Kafanızda bir model vardır ve bu modelin gerçekleşme ihtimalinde karşı tarafla ilişkiniz bu pozisyonu belirler. ABD bu süreçte ne yazık ki birkaç kez politika değiştirdi ve bunları çok ani yaptı. Fakat onunla işbirliği içinde olan devletler onun seyrine çok yetişemedi ve Rusya o tereddüdü değerlendirdi. Rusya’nın duruma müdahale etmesi, oradaki oyuncu sayısını azalttı. Konuşabilecek muhatap sayısı azaldıkça düzenleme yapma imkanı artabilir. Bunu ABD ile Rusya aralarında yönetilebilir bir rekabete dönüştürebilirlerse bir statükonun oluşturulması daha kolay olur. Türkiye, böyle bir zımni anlaşmanın sağlanması için uğraşan bir devlet. Kendi pozisyonu için bu ülkelerin birbirlerine rakip hale gelmesinden memnuniyet duyacak bir ülke değil. Çatışma ortamı devam ettiğinde risk artar. Ortadoğu’ya yapılan her müdahalenin mutlaka bir geri dönüşü olur. Ben Türkiye'nin arada kalmışlıktan çok, uzlaşı için çaba sarf ettiğini düşünüyorum."
PKK hayranı kullanıcıdan bir gün önce tweet
Suruç katliamına benzer saldırı öncesi Twitter'da Pir Özan Abdal kullanıcı adıyla dün miting ile ilgili tweet'ler atan bir kullanacı bugün olacakları yazdı. PKK sempazitanı bu kişinin tweetleri örgütü işaret etti.
@AnatolyTodorov adıyla tweet'ler atan kullanıcı saldırının devlet tarafından düzenleneceğni ileri sürerek, yönlendirme yapmaya çalıştı.
Hesaptan atılan tweet'lerde Suruç ya da 1 Mayıs benzeri korkunç katliam olabileceği bilgisi dikkat çekti.
Twitter'da Pir Ozan Aptal (@AnotolyTodorov) isimli PKK yanlısı paylaşımlar yapılan hesaptan, "En korkunç ihtimal de, Suruç v2 olabilir. Olası bi bombalı eylem en büyük katliamlardan birine yol açabilir, bu gayet ihtimal dahilinde. Mitingin yasal olması katliamın siyasi çıkara dönüşmesine vesile olur, bu durum bile böyle bi saldırının ihtimalini arttırıyor" şeklinde öngörüler paylaşıldı.
Hesaptan ayrıca, "Yarın orada ölürsem, asla ve asla ülkesini sevmedi demesinler. Ben bu ülkeyi, Edirneden Ardahan'a kadar çok sevdim" şeklinde veda mesajı yayınlandı.
İşte o tweet'ler:
HDP Genel Merkezi'nden yapılan açıklamada Pir Ozan Abdal adlı kullanıcının partile bir bağlantısı olmadığı belirtildi.
Kimin işine yarıyor?
7 Haziran seçimleri öncesinde gerçekleştirilen provokatif terör saldırılarından sonra 1 Kasım seçimleri öncesinde yine HDP ve çevresindeki grupların hedef alınması, akıllara şu soruyu getirdi: Bu eylemler kimin işine yarıyor?
Sıhhiye Meydanı'nda düzenlenmesi planlanan Barış Mitingi öncesinde Ankara Garı yakınlarında patlayan bombalar şu ana kadar 86 can aldı. Katliamda ayrıca yüzden fazla yaralı olduğu bildirildi.
Türkiye, 7 Haziran seçimleri öncesinde de bu tür provokasyonlara sahne olmuştu. 5 Haziran'da HDP'nin Diyarbakır mitinginde bombalı saldırı düzenlenmiş, ayrıca Adana ve Mersin'deki HDP binalarına çiçek içinde gönderilen zaman ayarlı bombalar patlatılmıştı. Şans eseri bu son olayda hayatını kaybeden olmamıştı.
Ayrıca seçimlerden sonra Temmuz ayında Suruç'ta gerçekleştirilen bombalı katliamda 34 kişi hayatını kaybetmişti.
Suruç ve Adana ile Mersin'de yapılan bombalı saldırıların faillerinin, PKK ve DHKP-C'nin eski militanları olduğu iddia edilmişti. Ankara'daki katliamda da canlı bomba kullanılması, saldırının bir terör örgütü tarafından düzenlendiği şüphesini artırıyor.
Silahların susmasını isteyemenler mi var?
"Silahlar sussun" şiarıyla yapılan bir mitingde bomba patlatılması, silahların susmasını istemeyen çevrelerin olduğunu gösteriyor. PKK, Suruç Katliamı'ndan sonra çatışmasızlık sürecini sona erdirerek Adana'da iki polis memurunu lojmana düzenlediği bir eylemle şehit etmişti. Ankara'daki katliamdan sonra örgütün nasıl bir tavır alacağı da ipuçları verecektir.
İşte Ankara'daki patlama anı:
En kanlı saldırı
Ankara Sıhhiye'de "Emek Barış ve Demokrasi" mitingine düzenlenen bombalı saldırı, Türkiye Cumhuriyet tarihinin en kanlı terör eylemi olarak kayıtlara geçti. 86 vatandaşın hayatını yitirdiği saldırı, daha önce eşi benzeri görülmemiş bir katliama yol açtı.
Daha önce 2013 yılında Hatay Reyhanlı'da düzenlenen iki bombalı saldırıda toplam 52 kişi hayatını kaybetmiş, 146 kişi yaralanmıştı. Geçtiğimiz Temmuz ayında Suruç'ta meydana gelen saldırıda ise 34 kişi ölmüş, 100'den fazla kişi yaralanmıştı. 6 Eylül'deki Dağlıca saldırısında da, 16 asker şehit olmuştu.
2003 yılında İstanbul Şişli'deki Bet İsrael Sinagogu ile Beyoğlu'ndaki Neve Şalom Sinagogu'na, Beşiktaş'taki HSBC genel müdürlüğü ile Beyoğlu'ndaki Birleşik Krallık Başkonsolosluğu'na intihar saldırıları düzenlenmişti. Dört intihar saldırısında da bomba yüklü araçlar kullanılmıştı.
4 saldırgan dahil 57 kişinin öldüğü, 750'den fazla kişinin yaralandığı saldırılar sonrasında yürütülen soruşturma sonucunda, saldırıları El Kaide'nin Türkiye yapılanması çatısındaki Beyt el-İmam adlı örgütün gerçekleştirildiği tespit edilmişti.