Alman Sağlık Bakanlığı’na bağlı Dresden’deki Nörodejeneratif Hastalıklar Merkezi (DZNE) Laboratuvarı’nda, 8 kişilik ekibiyle araştırmalar yapan Türk bilim insanı Doç. Dr. Çağhan Kızıl, Alzheimer hastalığının tedavisinde, önemli gelişmeler kaydettiklerini söyledi. Zebra balığının beynini yenilemesinden yola çıkan Kızıl, bu balıktaki bir maddenin insanın bağışıklık sisteminde de olan bir protein olduğuna dikkat çekti ve bununla Alzheimer’e karşı savaşılacağını söyledi.
Hastalığın, Alzheimer semptomlarının geç yaşlarda ortaya çıkmadan çok önce başladığını vurgulayan Kızıl, hücrelerin yavaş yavaş öldüğünü ancak bunun geç algılandığını belirterek “Ölen hücrelerin yerine yenisini nasıl getirebiliriz? Bunu da kök hücrelerini bir şekilde etkileyerek yapabiliriz diye düşünüyoruz. Belli organizmalar var. Örneğin zebra balığı, beynini yenileyebiliyor. Biz bu balık türünden, Alzheimer modeli oluşturarak, beynin nasıl kendini yenileyebileceğini öğrendik. Bunu insan modeline uyarladık ve Alzheimer semptomlarını azaltmakta başarılı olduk. Dolayısıyla bu iki modeli birleştirerek, kök hücrelerini aktifleştirerek, yeni sinir hücresi yaparak beynimizde ölen hücrelerin yerine yenisini getirebileceğimizi düşünüyoruz” diye konuştu.
Çalışmalarında tatlı sularda yaşayan ‘zebra balığını’ örnek aldıklarını belirten Kızıl, 1982’de ABD’deki bir araştırmacının bu balığı ‘gelişim biyolojisi’ için kullanmaya başladığını, bu balığın herhangi bir organını, dokusunu yenileyebildiğini, beyninin bir kısmı çıkarıldığında yerine geldiğini ayrıca omuriliğinin de kendini yenilediğini anlattı. Kızıl, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Zebra balığı, omurgalı ve evrimsel olarak insana çok yakın. Bize öğretebilir. İnsan beyninin tamamını yeniden yaratmak mümkün değil. İnsan beyni çok kompleks, diğer canlılarla karşılaştırılacak gibi değil. Beynimizde kök hücreler var. Alzheimer’de kök hücreler çok erken aşamada bölünmeyi durduruyor, sinir hücresi yapmaktan vazgeçiyorlar. İşte biz, ‘Bu ölen hücreleri nasıl yerine koyabiliriz?’ diye zebra balığını örnek aldık. Orada bulduğumuz bir madde, aslında bağışıklık sistemimizde olan bir protein, Alzheimer’e karşı savaşıyor. Aynısı insanda da var. Mini beyinlerdeki deneylerde gerçekten balıkta yaptığı şeyi yapıyor. Kök hücrelerini aktifleştiriyor. Daha fazla sinir hücresi yapılıyor. Bu sinir hücreleri daha sağlıklı oluyor. Biz bu mekanizmayı daha iyi anlamalıyız ki; ilaç geliştirelim. Biz bu mekanizmayı bulduğumuz için buradan bir ilaç geliştirme yoluna da gidiyoruz. Alzheimer'in ileri yaşlarda ortaya çıktığını düşünürsek, çoğu ilaç geç aşamada bilişsel kapasiteyi yerine getirmek için kurgulandı. Şu anda bizim bulduğumuz mekanizma, sistemi en temelden kurmayı hedefliyor. Çok daha erken müdahale edip, çok daha erken daha fazla sinir hücresinin yapılması amaçlanıyor. Tedaviden çok önleyip, ortaya çıkmasını engellemek istiyoruz. Bu hastalığın ilk aşamalarının 40’lı yaşlarda başladığını biliyoruz. İşte biz bu durumu daha o zaman teşhis etmek istiyoruz. Eğer bunu başarırsak, belki şu anki ilaçlar ile bile Alzheimer’i erteleyebiliriz.”
İlaç aşamasına ne zaman gelineceği konusunda belli bir süre vermenin zor olduğunu vurgulayan Kızıl, hastalığın tedavisiyle ilgili 20 sene içinde en azından bir çözüme ulaşabileceğine inandığını kaydetti.