ÖZEL HABER: KENAN BUTAKIN / İSTANBUL
Türkiye'yi yasa boğan Adana Aladağ'daki yurt faciasında yaşananlar yangın esnasında da ihmal ve skandalların yaşandığını ortaya koydu. Olaydan sonra gözaltına alınan gönüllü yurt çalışanlarının ifadeleri ihmallerin neden olduğu yangın söndürülürken de skandallar yaşandığını gözler önüne serdi. Vahameti belgeleyen ifadelere karar ulaştı.
Gözaltına alınan 14 şüpheliden Aladağ Sulh Ceza Hakimliği tarafından adli kontrol şartıyla serbest bırakılan yurdun gönüllü çalışanı Nesrin Demircioğlu ifadesinde 'abla' olarak görev yaptığını söyledi. 32 yaşındaki Demircioğlu saat 19 sularında yangın çıktığını ve o sırada yurtta olduğunu belirterek şunları anlattı:
ÇOCUKLARIN ÇIĞLIKALRINI DUYDUK
"Biz arkadaşlarım Betül ve Neslihan ile birlikte, ziyaret amacıyla yurda gittik. Gittiğimizde yurtta Elif, Deniz ve Ayşe genç isimli şahıslar da orada bulunmaktaydı. Yurdun girişinin hemen üstündeki katta bulunan misafirlerin alındığı 3 kanepeli odaya geçtik. Odaya geçip yaklaşık 10 dakika konuştuktan sonra aşağıdan çocukların çığlık seslerini duyduk. En başta ne söylendiğini anlamadım. Daha sonra çocuklar 'yanıyoruz, yangın var' şeklinde çığlık atıp bağırmaya başladılar. Bunun üzerine Ayşe Genç bizim bulunduğumuz odanın kapısını açıp dışarı çıktığında biz de peşinden çıktık."
NEFES ALAMIYORUZ DİYE BAĞIRIYORLARDI
"Ben koridora çıktığımda ışıklar yanmadığı için karşı duvara çarptım. Daha sonra çok fazla duman olduğundan nefes alamamaya başladım. Bu sırada etraftaki çocuklar 'Nefes alamıyoruz' diye bağırıyorlardı. Etraf karanlık olduğundan çocukları göremiyorduk. Bulunduğumuz odadan dışarı çıktığımızda, bizim içinde bulunduğumuz odanın da elektriği kesildi. Yanımdaki arkadaşlarımdan ismini hatırlayamadıklarım ellerindeki telefonların ışıklarını kullanarak, bizi içinde bulunduğumuz odanın camına götürdüler. Herkes bu odanın camlarını kırarak nefes almaya çalıştı. Ben de bu sırada dışarıya doğru bağırarak 'imdat yangın var, yardım edin' diye bağırmaya başladım. Bu sırada yurdun yanında evi bulunan Cumali Genç ile Mahmut Deniz de olay yerine geldi. Etraftan duyan kişiler de yurdun yanına koşup merdiven getirdiler. Daha sonra bulunduğumuz odada bulunan arkadaşımın küçük oğlu Mustafa Kocagöz'ü elimle yukarı kaldırıp merdivenden yukarı çıkan tanımadığım birine verdim."
SU HORTUMUNU DAHİ AÇAMADILAR!
"Hepimiz nefes alamadığımzı için camdan dışarıya kafamızı uzatıp nefes almaya çalıştık. Hatta Betül isimli arkadaşım, aynı odanın diğer penceresine gitmek için bir an başını bulunduğumuz camdan geri çektiğinde nefes alamadığı için tekrar yanımıza geldi. Olay yerine gelen itfaiye görevlilerinin yanında yangın merdiveni yoktu. Ayrıca itfaiye görevlileri, yanında getirdikleri hortumdan ateşe doğru su sıkamadılar. İtfaiye hortumunu dahi açamadılar. Bu sırada, bizim çığlıklarımızı duyan Adnan isimli şahıs evinden merdiveni alıp getirmiş. Biz aşağı inerken, merdiveni Cumali Genç ve Mahmut Deniz tutmaktaydı. Ben Mustafa'yı verdikten sonra uzatılan merdivenden aşağı indim. Biz aşağı indikten sonra aynı odada bulunduğumuz çocuklar ve hocalar da aynı merdivenden aşağı inmişler."
PENCERELERİ KIRIP NEFES ALMAYA ÇALIŞTIK
Adli kontrol şartı ile serbest bırakılan gönüllü görevlilerden Neslihan Yıldırım da yangın çıktıktan sonra yaşadıklarını mahkemede şöyle anlattı: "Biz yangın çıktıktan sonra kapıya koştuğumuzda bir anda odanın elektriği kesildi. Kapıyı arkadaşlarımdan biri açtıktan sonra, içeri duman gelmeye başladı. Nefes alamadığımız için Ayşe hoca 'pencerelere koşun' dedi. Biz de çocuklarla birlikte içinde bulunduğumuz odanın pencerelerine koştuk. Odanın pencerelerini, pencere kolu ve ellerimizle kırdıktan sonra çocukların nefes almaları için bu pencerelere gönderdik."
Adli kontrolle serbest bırakılan gönüllü çalışanlardan Betül Kocagöz de, benzer şekilde yangın çıktıktan hemen sonra gelen itfaiyenin merdiveninin olmadığını ve itfaiye görevlilerinin hortumun suyunu açamadıklarını anlattı. Kocagöz, "Yangın başladıktan sonra camdan dışarı baktığımda yurdun giriş kapısının bulunduğu kısmın yandığını gördüm. Yangının yurdun girişindeki elektrik panosundan çıktığını düşünüyorum" dedi.
BU OLAYIN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ
CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl ve beraberindeki heyet, yangında yaralanan iki öğrenciyi hastane ziyaret etti. Bingöl “Acı sadece onların ailelerinin acısının değil, herkesin acısı. ‘Hepimizin, bütün Türkiye’nin başı sağ olsun’diyorum. Umut ediyorum ki bu facia bir daha yaşanmaz. Bu olayın takipçisi olacağız. Mutlaka bu olayın en ince ayrıntısına kadar açığa çıkması için gerekeni yapacağız” dedi. Bingöl ayrıca CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Aladağ’daki faciayı yerinde görmek ve ailelerin acılarını paylaşmak üzere bugün olay yerine gideceğini kaydetti.
YURTLARA MEB’TEN RUHSAT ALMA ŞARTI
Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameyle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı TBMM Genel Kurulunda yasalaştı. Adana’da yaşanan facia nedeniyle gündemdeki yerini de koruyan öğrenci yurtlarına ilişkin düzenleme, kanunun dikkat çeken hükümleri arasında yer aldı. Buna göre ‘özel barınma hizmeti sunan kurumlar’ ifadesiyle bu alan geniş bir yelpazeyi içerecek şekilde düzenleniyor. Artık öğrencilere barınma hizmeti vermek amacıyla açılacak iş yerleri, Milli Eğitim Bakanlığından ruhsat almak zorunda olacak. Bu durumda, söz konusu iş yerleri Bakanlığın istediği tüm şartları eksiksiz yerine getirecek. Eksik bir durum tespit edilmesi halinde iş yeri kapatılabilecek. Şartlar yerine getirilmeden öğrencilere barınma hizmeti verildiği için kapatılan iş yerinin sahibi, 5 yıl süreyle bir daha böyle iş yeri açamayacak.