Kıbrıs açıklarında bulunan dev gaz yatakları Akdeniz’in sularını ısıtıyor. Dünyanın enerji devleri Türkiye’nin bütün itirazlarına rağmen Rum yönetiminin tek taraflı ilan ettiği kıta sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge’de (MEB) arama çalışmalarına Türkiye de aynı yolla karşılık verince gerilim arttı.
KKTC’nin garantörü olarak Lekoşa ile arama-sondaj anlaşması yapan Türkiye’nin bu adımı karşısında ABD, AB, İngiltere, Almanya gibi ülkeler de Rum yönetiminin saflarına geçti. Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Donald Tusk, AB’nin tek vücut halinde, Doğu Akdeniz’de doğalgaz arama faaliyetleri nedeniyle Türkiye ile gerilim yaşayan Kıbrıs’ın arkasında olduğunu ifade etti. Romanya’nın Sibiu kentinde düzenlenen gayriresmi AB zirvesinde konuya değinen Tusk, Birlik olarak Türkiye’den, üye bir ülkenin egemenlik haklarına saygı duymasını beklediklerini dile getirerek, Kıbrıs’ın ve Avrupa Birliği’nin gelişmeleri dikkatle takip edeceğini vurguladı.
Güney Kıbrıslı yetkililer, Türk sondaj gemisi Fatih’in, adanın güneybatısında, Paphos kentinin 68 kilometre açığında demir attığını ancak henüz sondaj çalışmasına başlamadığını belirtiyor. Yetkililer ayrıca Fatih gemisine bazı destek gemileriyle Türk Deniz Kuvvetleri’ne bağlı bir fırkateynin de eşlik ettiğini kaydediyor.
Anastasiades Romanya’da Avrupalı liderlere Doğu Akdeniz’deki gelişmelerle ilgili bilgi verdi. Anastasiades Türkiye’nin sondaj çalışmalarıyla ilgili durumu “yasadışı eylemlerin emsali görülmemiş şekilde artması” olarak değerlendirdi. Rum lider Ankara’nın sondaj faaliyetlerinin “yeni bir işgale eş” olduğunu söyledi. Türkiye’ye karşı ortak harekete geçme çağrısında bulunan Rum lider, Türkiye’nin faaliyetlerinde yer alanlara karşı kısıtlayıcı tedbirler uygulanması gerektiğini ileri sürdü.
Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras da toplantının ardından yaptığı açıklamada konunun Kıbrıs’ın iç meselesi ya da Kıbrıs ve Türkiye arasındaki bir mesele olmadığını, Avrupa’yı ilgilendiren bir konu olduğunu söyledi.
Çipras bu provokatif tavrın devam etmesi halinde 23-26 Mayıs tarihleri arasında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerinin ardından ilk zirvede gerekli önlemlerin görüşülmesini isteyerek “”Avrupa Birliği Türkiye’ye karşı net bir mesaj yollamalı” ifadesini kullandı.
İNGİLTERE DE RUM YÖNETİMİNİ DESTEKLİYOR
İngiltere, Türkiye’nin Kıbrıs Rum Kesimi’nin üzerinde hak iddia ettiği Doğu Akdeniz’deki bölgede sondaj çalışması yapmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. İngiltere Dışişleri Bakanı Jeremy Hunt “Türkiye’nin Kıbrıs münhasır ekonomik bölgesinde sondaj yapmaya başlayacağı açıklamasından kaygılıyız” ifadelerini kullandı. Hunt, “Durumun yatışması ve tüm tarafların itidal göstermesi gerekli. Hidrokarbon üretiminden tüm Kıbrıslılar yararlanmalı ve bir uzlaşmayı desteklemeli” dedi.
MERKEL’DEN ANASTASİADİS’E AÇIK ÇEK
Merkel, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki sondaj faaliyetlerinden rahatsızlık duyan Kıbrıs’ın çıkarlarını savunacakları mesajı verdi. Merkel, Türkiye ile gerilim yaşayan Kıbrıs’ın arkasında oldukları mesajını verdi. Rum liderin toplantıda krizi anlatarak kendilerinden Türkiye’ye karşı destek istediğini anlatan Merkel “Bizden, Türkiye ile bir temas varsa, Kıbrıs’ın çıkarlarını savunmamızı rica etti. Biz de bunu yapacağız” diye konuştu. Merkel, “Yaptırımlar hakkında bugün konuşmadık” dedi.
ABD ‘GELİŞMELERDEN ENDİŞELİ’
ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Morgan Ortagus da iki gün önce yaptığı yazılı açıklamada, “ABD, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin münhasır ekonomik bölgesi olarak hak iddia ettiği alanda Türkiye’nin beyan ettiği offshore sondaj çalışmalarına başlama niyetinden son derece endişe duymaktadır” demişti. Açıklamada, “Türk yetkililere bu faaliyetlere son vermeleri ve taraflara itidalli davranmaları çağrısında bulunuyoruz” denildi.
ZENGINLIK BASA BELA
Akdeniz’de suları ısıtan gelişme bölgede devasa hidro karbon yataklarının keşfiyle başladı. Kıbrıs açıklarında da tespit edilen yatakların dünyanın en zengin doğalkaz rezervleri olduğu ortaya çıkınca dünya enerji devleri de bölgeye akın etmeye başladı. Rum yönetiminin KKTC’yi devre dışı bırakarak harekete geçmesine tepki gösteren Türkiye ise Lefokaş ile anlaşma imzalayarak ada açıklarında arama ve sondaj çalışmalarına başladı. İtalyan Eni şirketine ait sondaj gemisin Türk savaş gemilerinin müdahalesi ile bölgeden çıkarılması ısınna sularda gerilimin sıcak çatışmaya dönmesinin de en yakın örneği olarak belleklerde kaldı. Cumhudbaşkanı Erdoğan’ın 4 Kasım 2018’de yaptığı “Türkiye’ye rağmen Doğu Akdeniz’de veya Ege’de adım atabileceklerini sananlar ne kadar büyük bir hata yaptıklarını anlamaya başladılar. Suriye’deki teröristlere nasıl günlerini gösterdiysek denizlerdeki haydutlara da meydanı bırakmayacağız” sözleri ise Ankara’yı hesaplamadan plan yapanlara karşı en net mesaj oldu. Kıbrıs’taki gerilimin nedenleri ve krize giden yolun taşları şöyle oldu:
İLK KIVILCIM 2002’DE ÇIKTI: Bölgede büyük hidro karbon yataklarının keşfinin ardından Rum yönetimi 2002’den itibaren başta Mısır olmak üzere diğer kıyıdaş ülkeler Lübnan, Suriye ve İsrail ile MEB anlaşmaları yapmaya başladı. KKTC’nin garantörü olan Türkiye ise bu anlaşmalara itiraz ederek kendi MEB’ini BM nezdinden onaylattı. Buna karşın Rum yönetimi 2007’de aralarında ABD, Fransa, Katar ve İtalya’nın da olduğu ülkelerin enerji devi şirketleriyle 13 adet ruhsatlandırma anlaşması yaptı. Rum yönetiminin bu adımına KKTC de Türkiye ile aynı anlaşmaları yaparak karşılık verdi.
KESİŞEN HATLAR KIRILAN FAYLAR: Rum yönetiminin Ada çevresinde ruhsatlandırdığı 13 parselden 4’ü tamamen 1 tanesi de kısmen KKTC’nin arama çalışması yapmak için TPAO’ya verdiği ruhsat sahaları çakışıyor. Bunlar; 1, 4, 5, 6 ve 7 no’lu parseller.
DÜNYANIN EN BÜYÜK GAZ REZERVİ: ABD’inn enerji devi Exxon Mobil’in 2018 sonunda Kıbrıs Adası’nın güney tarafında yer alan 10 numaralı parselde doğalgaz aramaya başlaması gerginliği daha da artıran bir adım oldu. Bu sahada yapılan çalışmada ilk haber ise 2019’da geldi. Katar etrolium ile ortak çalışma yürüten şirket ada açıklarında dünyanın en büyük gaz rezerjlerine ulaştıklarını açıkladı.
SAVAŞ CEPHESİ GİBİ: Doğu Akdeniz, son dönemde askeri hareketliliğin çok arttığı bir bölge konumunda. Suriye meselesi nedeniyle Rusya Federasyonu, ABD, Büyük Britanya ve Fransa gibi ülkeler bu bölgede önemli bir deniz gücü bulunduruyorlar. Türkiye ve Yunanistan da bu bölgede önemli bir askeri hareketlilik içindeler. Bölgedeki varlığının sınırlandırıldığı kaygısındaki Türkiye son dönemde yaptığı Mavi Vatan-2019 tatbikatıyla gündeme geldi. Yunanistan ve Kıbrıs’ın da bölgedeki tatbikatlarını artırdığı gözleniyor.
Bölgede en son askeri gerginlik, Türk savaş gemilerinin 2018 başında bölgeye gelmeye çalışan ENI’ye ait SAIPEM2000 sondaj gemisini Kıbrıs açıklarında engellemesi ile yaşanmıştı. Türkiye, Yunanistan’a bir firkateynin Ekim 2018’de Kıbrıs’ın Güzelyurt açıklarında araştırma yapan Barbaros Hayreddin Paşa sismik araştırma gemisini taciz ettiğini açıklamıştı.
YENİ İTTİFAKLAR YENİ ROTALAR: Türkiye, petrol ve gaz hatlarında Avrupa’ya açılan en büyük ve en stratejik güzergah. Ancak Kıbrıs açıklarında yaşanan gerilim enerji nakil haritası ve yeni ittifaklara da kapı açtı. İsrail’in Tamar ve Leviathan, Mısır’ın Zohr ve Kıbrıs’ın Afrodit yataklarında bulduğu doğalgaz rezervlerinin çıkartılıp boru hatları aracılığıyla Avrupa pazarına taşınması hedefinde birleşen bu ülkeler, Yunanistan’ın da katılımıyla yeni bölgesel işbirliği platformları oluşturmaya başladılar.
MISIR ETKİSİ VE DAGF’NİN DOĞUŞU: Bölgesel bir iş birliği mekanizması olarak Doğu Akdeniz Gaz Forumu; İsrail, İtalya, Filistin Yönetimi, Kıbrıs Rum Yönetimi, Mısır, Ürdün ve Yunanistan’ın katılımı ile 14 Ocak 2019 tarihinde Mısır başkenti Kahire’de kuruldu. Forumun kuruluş amacı; Doğu Akdeniz doğalgaz rezervlerinin ve mevcut kaynakların optimal kullanımı konusunda üye ülkeler arasında koordinasyon sağlanması, üye ülkelerini amaçlarına hizmet edecek şekilde bölgesel bir gaz piyasasının kurulması olarak belirlendi. Türkiye, Suriye ve Lübnan forumun dışında bırakıldı. Nisan ayında Lübnan ve İsrail arasında yapılan görüşmelerin ardından bu dışarıda kalan ülke sadece Türkiye oldu.
TÜRKİYE’Yİ BYPASS PROJESİ: Ancak bulunan doğalgaz miktarının küresel ölçekte çok az olması, bulunan kaynaklarının nasıl işletilip, pazarlanacağı konusunda soru işaretlerine yol açıyor. Kıbrıs’ın bir LNG terminali inşa etme maliyetinin 5 milyar Euro olacağı, Kıbrıs-Yunanistan-İtalya doğalgaz hattının (EASTMED) da 6 milyar Euro gibi bir maliyetle yapılacağı hesap ediliyor. Türkiye üzerinden bir doğalgaz hattının da siyasi nedenlerle yapılamayacağı hesap edildiğinde İsral ve Kıbrıs açısından en uygun formülün Mısır’ın mevcut LNG ihraç terminallerini kullanması olacağı öngörülüyor.