Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Memur-Sen Gaziantep İl Başkanlığı ziyaretindeki konuşmasında, Memur-Sen'in ülke genelindeki memurların hak ve özgürlük hakları konusunda önemli çalışmalar yürüten, her geçen gün büyüyüp gelişen bir sendika olduğunu belirtti.
Sendikanın Türkiye genelinde hangi sorun varsa bunların giderilmesi için katkı sunduğunu anlatan Gül, bu anlamda ülke genelinde önemli bir misyonu sürdürdüğünü vurguladı.
"YAŞAM TARZI DEVLETİN TEMİNATI ALTINDADIR"
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde kamu çalışanlarına önemli haklar sağlandığını kaydeden Gül, "Bunlar aslında lütuf değildi. Ama daha önce hep ötelenen haklar, AK Parti hükümetleriyle yerine getirildi. Elbette ki daha yapılması gerekenler var. Bu hususta çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Hak ve özgürlüklerin korunması konusunda Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki siyasi hayat, hep özgürlüklerin ve hakların genişlemeyi tercih etti. Hangi yaşam tarzını, inancı benimserse benimsesin herkesin inandığını yaşama özgürlüğü vardır. Başı açık da olsa örtülü de olsa nasıl istiyorsa öyle yaşaması devletin teminatı altındadır." diye konuştu.
Abdulhamit Gül, Türkiye'de bu özgürlük ve hakların korunmasını önemsediklerine işaret ederek, şöyle konuştu:
"Önceki anlayışta 'Şöyle giyinip böyle inanacaksınız' diye baskıcı anlayış hakimdi. Demokratik bir toplumun ve devletin kabul edemeyeceği şeyler yaşanıyordu. Milletin dediği şekilde irade olmalı. Temel fikir ve yol haritamız da budur. Toplu sözleşmeden tutun özlük haklarına kadar her şeyi daha ileriye götüreceğiz. Ek göstergeyle ilgili de kapsamın herkesin tatmin olacağı bir çalışma, önümüzdeki dönemde mecliste görüşülecek. İnşallah seçimden sonra bu konu kanunlaşacaktır."
"BU SİYASET DEĞİL TİCARET OLUR"
İstikrarın önemine değinen Gül, "Hemen yanı başımızdaki Suriye'ye bakın. Toplu sözleşme olsa ne olmasa ne. Bağımsızlık her şeyden önemlidir. Memur-Sen'in de yaklaşımı budur. Önce ülkenin bir yerlere gelmesidir. Ali'nin veya Veli'nin değil, ülkemizin, şehrimizin daha iyi yerlere gelmesi temel hedefimizdir. Aksi takdirde zaten bu siyaset değil, ticaret olur. Türkiye'de istikrarlı bir yönetim, huzurlu bir yaşam, AK Parti'nin teminatıdır. Önümüzde bir seçim var. Türkiye artık bununla birlikte kalıcı bir istikrar dönemine resmen giriyor. Şimdi belediye başkanını seçeceğiz ve 4,5 yıl seçim yok. Bundan sonra geçim süreci var. Bizim bundan sonraki hedefimiz ülkemizi nasıl kalkındırırız olacak. Eskisi gibi ne zaman seçim olacak belirsizliği ortadan kalkmış olacak. Bu yüzden bizim dileğimiz özgürlüklerin, ekmeğimizin büyümesi için yerelle genel yönetimin uyumlu çalışmasıdır. Cumhur İttifakını da bu ilkelerle kurduk. Ülkemizi merkeze alarak bu ittifakı kurduk. İnşallah başta Gaziantep olmak üzere güzel sonuçlar da alacağız." ifadesini kullandı.
Bakan Gül, her zaman hak ve hakikatten yana olduklarını belirterek, "HDP, 'Ankara'da Mansur Yavaş, İstanbul'da İmamoğlu kazanırsa bize borçlusunuz' diyor. Önceden açık etmeden söylüyorlardı, şimdi alenen söylüyorlar. Karanlık odalarda kurulan ittifakları halkımız sandıkta bozacaktır. Her vatandaşımızın sandığa yansıttığı iradesine saygı duyuyoruz. Milletin iradesinin üstünde hiçbir güç yoktur. Ama temennimiz İnşallah milletimizin desteğinin sürmesi yönündedir." diye konuştu.
"TERÖRÜN DİNİ, DİNİN TERÖRÜ OLMAZ"
Bakan Gül, Yeni Zelanda'daki 2 camiye yönelik terör saldırısını kınayarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Biliyorsunuz camilerimize terör saldırısı gerçekleştirildi. Bunları şiddetle ve büyük bir üzüntüyle kınıyoruz. Bu terör hadisesi, tüm İslam ve insanlık alemine yapılmış bir saldırıdır. Bu İslam karşıtlığının bu noktaya gelmesinde batı medyası ve siyasetçilerinin sergiledikleri tutum ve dil etkili olmuştur. Sistematik bir şekilde İslam'a ve Türkiye'ye saldırılar devam ediyor. Terörün dini olmaz, dinin de terörü olmaz. Camilerimize yapıldığı gibi kilise ve sinagoga da saldırı yapılsa bunu da kabul edemeyiz. İslam 'Benden sana zarar gelemez' diyenlerin dinidir. 'Hoş geldin' diyenlere kurşunla cevap veren anlayış herkes tarafından kınanmalıdır. Bizim anlayışımızda terörün iyisi kötüsü olmaz, dini anlayışı olmaz. Halen olayı terör olayı olarak nitelendirmeyen, tepkisini ortaya koymayanlar, bu tür saldırıların besleyicileridir. Umarım, bu saldırılar hiç bir şekilde hiçbir mabede karşı yeniden yaşanmaz. Tüm dünya İslam'a karşı çifte standardı görmektedir. Bu vesileyle İslam adını kullanarak veya başka dini istismar ederek yapılan saldırıları kınıyoruz."
GAZİANTEP/AA