2003-2006 yıllarında ABD'nin Lefkoşa'daki Büyükelçiliğinde görev yapan ABD Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Palmer, Türk Ajansı Kıbrıs'a (TAK), Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon tartışmaları, ABD'nin Doğu Akdeniz'deki askeri varlığı ve Kıbrıs sorununa ilişkin açıklamalarda bulundu.
Doğu Akdeniz'de ABD'nin ulusal güvenliğini de ilgilendiren birçok husus bulunduğunu söyleyen Palmer, Yunanistan, İsrail ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile yakın iş birliğine dikkati çekti. Palmer, Kıbrıslı Türkleri dost ve ortak, Türkiye'yi de bölgede önemli bir müttefik olarak tanımladı.
Palmer, Kıbrıs'ta çözümün ABD için hala öncelik olduğunu, bunun enerji dahil birçok alanda iş birliğinin önünü açacağını dile getirerek, Washington'ın, iki kesimli, iki toplumlu, federal bir çözüme desteğini sürdürdüğünü ancak yeni model bir görüşmenin iki liderin kararına bağlı olduğunu ifade etti.
Matthew Palmer, Doğu Akdeniz'de ülkesinin çeşitli stratejik çıkarları bulunduğunu, buranın enerji kaynakları açısından önemi giderek artan bir bölge olduğunu söyledi.
Ülkesinin bölgede 10 savaş gemisi, 130 savaş uçağı ve yaklaşık 9 bin askeri bulunduğu hatırlatılan Palmer, Doğu Akdeniz'in ABD'nin ulusal güvenliğini de ilgilendiren çok sayıda hususun bulunduğu bir bölge olduğunu yineledi.
'BÖLGEDEKİ ENERJİ KAYNAKLARI AVRUPA'NIN ENERJİ GÜVENLİĞİNE KATKI YAPACAK'
ABD'nin Fransa gibi adada bir üs arayışında olmadığını vurgulayan Palmer, şöyle devam etti:
"Doğu Akdeniz, ABD'nin bir dizi stratejik çıkarının ve önemli ortaklarının bulunduğu bir bölge. Biz Doğu Akdeniz'e, yeni hidrokarbon kaynaklarının bulunduğu, enerji kaynakları açısından da giderek önemi artan bir bölge olarak bakıyoruz. Bölgedeki enerji kaynaklarının Avrupa'nın enerji güvenliğine, enerji ithalatını çeşitlendirmesine katkı yapacağını düşünüyoruz. Bunun yanı sıra Doğu Akdeniz'de terörle mücadele, uyuşturucuyla mücadele, insan kaçakçılığı, göç gibi ABD'nin ulusal güvenliğini de yakından ilgilendiren birçok farklı konuyla da ilgileniyoruz."
Palmer, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun da katıldığı, Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Kesimi ve İsrail liderlerinin "3+1" toplantısını hatırlatarak, ülkesinin bölgedeki ortaklarıyla yakın çalıştığını belirtti.
Kıbrıs Rum Kesimi'ni "stratejik ortak" olarak tanımlayan Amerikalı diplomat, "Kıbrıslı dostlarımızla ortak gündemimize ilişkin yakın şekilde çalışıyoruz. Bu değer verdiğimiz, derinleştirmek ve güçlendirmek istediğimiz bir ilişki." dedi.
'KIBRISLI TÜRKLER VE TÜRKİYE, ABD İÇİN ÖNEMLİ'
Palmer, ABD'nin bölge özelinde Kıbrıslı Türkler ve Türkiye ile ilişkilerine yönelik soruya şu yanıtı verdi:
"Kıbrıslı Türkler bizim için dost ve ortak. Biz Kıbrıslı Türk liderlerle düzenli temas halindeyiz. Türkiye de ABD'nin on yıllardır önemli bir müttefiki. Türkiye ile ilişkilere değer veriyoruz. Bizim için önemli ve yararlı. Türkiye için de öyle. PKK terörüyle mücadelede yakın şekilde çalışıyoruz, özellikle Irak'ta. Suriye'de istikrarın sağlanması ve Suriye halkının daha iyi bir geleceğe sahip olması için de birlikte çalışıyoruz."
'ABD, BÖLGEDEKİ ANLAŞMAZLIKLARIN BARIŞÇIL ŞEKİLDE ELE ALINMASINDAN YANA'
Doğu Akdeniz'deki enerji paylaşımına ilişkin tartışmaların sorulması üzerine de Palmer, "Adada hidrokarbon kaynaklarının kapsamlı bir çözüm çerçevesinde toplumlar arasında adilane paylaşılması gerektiğini savunuyoruz." dedi.
Palmer, Türkiye'nin Kıbrıs açıklarındaki sondaj faaliyetlerini eleştirdi, bu faaliyetlerin durdurulmasını istediklerini söyledi.
ABD'nin, bölgedeki anlaşmazlıkların barışçıl şekilde ele alınmasından yana olduğunu belirten Palmer, çözüme varılması halinde enerji dahil birçok alanda iş birliğinin önünün açılacağını ifade etti. Palmer, şunları kaydetti:
"Bir noktanın altını çizmek istiyorum, iki kesimli, iki toplumlu federal bir çözüme varılması, bölgesel iş birliği ve barışa katkı yapacak. Enerji dahil birçok alanda iş birliğinin önünü açacak. Bir çözüm olmadan bunların gerçekleşmesi zor. Biz, tarafların müzakere sürecine bağlı kalması ve kalıcı bir çözüme ulaşarak enerji dahil iş birliğini oluşturacak koşulları yaratması konusunda umutluyuz."
Doğu Akdeniz'deki enerji kaynaklarının hangi güzergahtan Avrupa'ya ulaşmasının en mantıklı yol olduğu sorusuna yanıt vermekten kaçınan Matthew Palmer, "Buna muhtemelen petrol ve gaz şirketleri karar verecek." dedi.
Palmer, adada çözüme ulaşmanın hala ABD'nin öncelikleri arasında olduğunu yineleyerek, "Müzakerelerin başlayıp başlamayacağı ya da ne zaman başlayacağı konusunda bir öngörüde bulunmak istemiyorum." ifadesini kullandı.
ANKARA/AA