BM 73’üncü Genel Kurul açılışına katılmak için New York’a giden Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD’den Suriye ve Filistin ile ilgili çarpıcı mesajlar verdi. Erdoğan “İnşallah önümüzdeki dönemde Fırat’ın doğusunu da kapsayacak şekilde, Suriye’nin içindeki güvenli bölgeleri artırmaya devam edeceğiz” dedi. Erdoğan’ın, Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi (TASC) tarafından düzenlenen etkinlik ve TÜRKEN Vakfı’nın gala yemeğine katılarak yaptığı konuşmalarda öne çıkan başlıklar şöyle oldu:
YENİ BİR DÜNYA İNŞA EDİLİYOR: Artık yeni bir dünya inşa ediliyor. Birleşmiş Milletler eğer adaleti tesis edecekse, işte bunu ancak bu şekilde tesis edebiliriz. Aksi takdirde adaleti tesis mümkün değil. Şu anda Birleşmiş Milletler bunu başarabiliyor mu? Hayır. Bu kadar olaylar oluyor, Suriye sorunu 8 senedir devam ediyor çözebildi mi? Hayır. İsrail, her türlü zulmü yapıyor, verilen kararlar var, bu kararlara rağmen İsrail verilen kararlara uyuyor mu? Ne anlamı oldu bunun? İşte onun için adalet.
TERÖR TEHDİDİ BİTENE DEK: Türkiye’nin sınırlarının hemen yanında, terör örgütlerinin işgali altında bulunan 4 bin kilometrekarelik alanda huzur sağlandı.Son İdlib krizinde olduğu gibi, tek bir sivilin dahi burnunun kanamaması için diplomatik alanda yoğun çabalar yürüttük. Bu gayretlerimizin meyvesini almaya da başladık. Bir dönem teröristlerin ellerini kollarını sallayarak dolaştığı bölgelerde, bugün Suriyeli çocuklar hiçbir korku duymadan okullarına gidiyor. Afrin’de, El-Bab’da, Cerablus’ta gidiyor. İnşallah önümüzdeki dönemde Fırat’ın doğusunu da kapsayacak şekilde, Suriye’nin içindeki güvenli bölgeleri artırmaya devam edeceğiz. Ülkemize yönelik terör tehdidi son bulana, Suriye’nin geleceğine kasteden çetelerin kökü kazınana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.
FİLİSTİN’İ DEVLET TERÖR UYGULAYANLARIN İHTİRASINA BIRAKMAYIZ: Aynı şekilde ilk kıblemiz Kudüs’ü, işgalcilerin ve Filistinlilere devlet terörü uygulayanların ihtiraslarına terk etmeyeceğiz.
İsrail ve Amerikan yönetimlerinin Kudüs’ün izzetini ve onurunu ayaklar altına alan tacizlerine karşı mücadelemizi diplomaside en üst düzeyde vereceğiz. Açık söylüyorum, Filistin meselesinin onca yıldır çözüme kavuşturulamamasının sebebi, İsrail’in hukuk tanımazlığından daha çok Müslümanlardaki vahdet yani birlik eksikliğidir. Gözü dönmüş bazı Budistlerin Arakan’da kardeşlerimizi kameralar önünde vahşice katletme cesareti gösterebilmeleri de yine İslam dünyasının parçalanmışlığından kaynaklanıyor.
ASIL HATAYI BİZ YAPIYORUZ: Suriye’deki zulmün 7 yıldır bitirilememesinin nedeni de İslam dünyasına öncülük edecek devletlerin basiretsizliğidir Tüm bu sorunların çıkmaza girmesinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi gibi küresel barış ve istikrarın garantörü kuruluşların acziyetini elbette kabul ediyoruz. Bu kuruluşların, yapıları gereği, çoğu zaman küresel barıştan ziyade, belli güçlerin çıkarlarının korunmasına hizmet ettiklerini biliyoruz. Ancak, şunu kabul etmemiz gerekir ki sorunlarımızın çözümünü başkalarına bırakarak, asıl hatayı biz yapıyoruz. Başkalarını suçlamak yerine, önce kendi hatalarımızla yüzleşme erdem ve cesaretini gösterebilmeliyiz.
SREBRENİTSA, HALEP VE İDLİB: Srebrenitsa katliamına engel olamayan bu kurumlar, 20 yıl sonra Halep’teki sivil ölümlerini sadece uzaktan seyretmişlerdir. Şayet Türkiye’nin çabaları olmasaydı, İdlib’de de muhtemelen aynı felaket yaşanacaktı. Böylece yeni bir süreci başlattık. Böylece İdlib’de ürkülen korkulan büyük bir katliamın önüne geçilmiş oldu.
RUSYA YPG'Y KARŞIU BİZE DESTEK VERMEDİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya’daki “Kommersant” gazetesi için Türkiye-Rusya ilişkilerine dair bir makale kaleme aldı. Makalesinde Soçi’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı görüşmelerde, Suriye’de ortaya çıkabilecek yeni bir insani krizin önlenmesi için önemli bir mutabakata vardıklarını belirten Erdoğan, Rusya ve İran ile yürüttükleri Astana formatının 8 yıldır devam eden Suriye krizine bir çözüm bulunması için önemli bir zemin hazırladığını aktardı. Erdoğan, makalesinde şu ifadeleri kullandı: Türkiye hiçbir zaman sınırında ve sınırının bir başka noktasında herhangi bir terör yapılanmasına müsaade etmeyecektir. Türkiye, daha önce Afrin’de, Cerablus’ta, El-Bab’da ve İdlib bölgesinde bu kararlılığını defalarca gösterdi. Türkiye’nin güvenliğini doğrudan tehdit eden yapılarla mücadelemiz de ayrıca önem arz ediyor. PYD ve YPG kontrolü altında bulunan bölgelerin teröristlerden arındırılmasına önem verdiğimizi, konuyla ilgili bütün taraflarla müzakerelerde açıkça dile getirdik ve getirmeye devam ediyoruz. Son dönemde özellikle ABD tarafından PYD ve YPG güçlerine sağlanan olağanüstü desteğin maalesef devam ettiğini görmekteyiz. Bölgedeki dengeleri ve bölge halkları arasındaki barışı zedeleyecek olan bu tür adımlardan vazgeçilmesi gerekiyor. Rusya’nın da özellikle PKK, PYD, YPG gibi terör odaklarına karşı Türkiye’nin mücadelesine destek vermesini bekliyoruz.