Türkiye 17 Nisan sabahı yepyeni bir döneme uyandı. Ülkede gerçekleştirilmesi planlanan hükümet sistem değişikliğini referandumla halka sunan Türkiye, tercihini evet oyundan yana kullandı. Özel bir televizyon kanalında referandum sonrası ekonominin gündemine ilişkin açıklamalar yapan Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, fiyat istikrarının hükümetin en önemli önceliklerinden biri olduğunu söyledi.
Şimşek, fiyat istikrarının güçlü büyüme, ülkenin kalkınması vatandaşın reel gelirinin artması için önemli olduğuna dikkati çekerek, “Fiyat istikrarının ikincil, tali bir konu olarak değerlendirileceğine ben asla inanmıyorum” dedi. Avrupa Birliği’nin (AB) bütün siyasi münazaralar bir kenara bırakıldığında Türkiye’nin en önemli ticaret ortağı olduğunu belirten Şimşek, Türkiye’ye gelen doğrudan yatırımların yüzde 75’inin, Türk şirketlerine ve bankalarına sağlanan finansmanın üçte ikisinden fazlasının, turistlerin üçte ikisinin AB’den geldiğini hatırlattı. Pragmatik bir şekilde, siyasi münazaralar bir kenara bırakıldığında AB ile ticari ilişkileri başlı başına canlı tutmak ve geliştirmenin hem Türkiye hem de Avrupa’nın menfaatine olduğunu ifade eden Şimşek, Gümrük Birliğinin güncellenmesinin Türkiye için önemli bir fırsat olduğunu vurguladı. Bununla beraber 18,5 trilyon dolarlık bir Avrupa pazarının Türklere açılacağının altını çizen Şimşek, şöyle konuştu: “Gümrük Birliği’nin kapsamının genişletilmesi ile ilgili Ekonomi Bakanlığı tarafından bir etki analizi yapıldı. Çok net bir şekilde Türkiye’nin milli gelirini artıracak, refah artışına yol açacak, Türkiye’nin aslında bir anlamda toptancı bir anlayışa da reform yapmasının önünü açacak. Çünkü açıldığı zaman dışarıya rekabet artıyor, Rekabetin olduğu yerde inovasyon ve verimlilik artıyor, rekabetin olmadığı, korumacılığın olduğu yerde uzun vadede tüketici de ülke de kaybediyor.
AB ile bizim bir pozitif ajanda üzerinde ilerlememiz... Bu Türkiye’nin menfaatinedir. Türkiye bugün tüketim malları ağırlıkta olmak üzere, otomotiv, tekstil ve beyaz eşya elektronik olmak üzere Avrupa’ya yılda 76 milyar euroluk mal satıyor. Tabii ki biz Asya’yı inceleyeceğiz, Asya ile bu ilişkilerimizi geliştirmemiz lazım ama 18,5 trilyon dolarlık bir piyasa şu anda yok. İkinci bir piyasa var, o da Amerika ama bizim şirketler şu anda henüz Amerika piyasasında çok varlık gösteren şirketler değil, onun için bizim pragmatik bir şekilde bu olaylara yaklaşmamız lazım.”
BELİRSİZLİK BİTTİ HAREKET BAŞLIYOR
Mehmet Şimşek, Kredi Garanti Fonu’nun (KGF) güçlendirilmesi, 250 milyar liralık destek, istihdam destekleri ve yeni yatırım teşviklerinin doğru kararlar olduğunu vurgulayarak, “Bütün bunlar, referandum sonrası belirsizliğin de azalmasıyla birlikte Türkiye’ye ivme kazandırabilecek, ülkenin ümidini artıran faktörler” ifadelerini kullandı. Bunların kısa vadeli süreci yönetmek anlamında önemli olduğunu dile getiren Şimşek, orta vadede yapısal reformların daha güçlü şekilde devreye girerek bunu destekleyeceğini kaydetti. Türkiye’nin ekonomide atması gereken adımlar için 5-6 eksen bulunduğunu ve hepsinin üzerinde çalışmak gerektiğini vurgulayan Şimşek, çok geniş kapsamlı dönüşüm gerektiğini, bu dönüşümde endüstri, sektörel ve mikro düzeylerde reformların ve dönüşüm programlarının devreye gireceğini söyledi.
VARLIK FONU DAHA FAZLA DESTEKLENECEK
Şimşek, “Geçen fonların fonunu başlattık, onu daha da genişletebiliriz. Varlık Fonu daha güçlü bir şekilde gelecek vadeden şirketlere destekleyici olabilir. Kalkınma Bankasına ilişkin yeniden yapılandırma yeni bir gündem maddesi. Bunun gibi birçok konu var. Bunların hiçbiri tek başına sihirli değil, bir ekosistemden bahsediyoruz” değerlendirmesinde bulundu. Şimşek, Gelir Vergisi reformu düzenlemesinin Mecliste olduğunu, bunun vergi tabanını iyileştireceğini, mevzuatını basitleştireceğini, Vergi Usul Kanunu’nun da mükellef haklarını iyileştirirken vergi tahsilatı ve denetimini etkin hale getireceğini kaydetti.