Türkiye genelinde deprem riskinin yüksekliği bakımından dikkat çeken bölgeler hakkında açıklama yapan Deprem Mühendisliği Uzmanı Prof. Dr. Zeki Hasgür, İzmir’de yatay atımlı yeni faylar olduğunu belirterek, “Bunlardan biri harekete geçerse büyük enerjiler açığa çıkar. İzmir için tehlike hala geçmedi” dedi.
6.6'LIK İZMİR DEPREMİ BÖLGENİN KARAKTERİSTİK DEPREMİ DEĞİLDİ
İzmir depremiyle ilgili konuşan Prof. Dr. Hasgür, “İzmir’de yaşanan 6.6 şiddetindeki deprem, bu bölgenin karakteristik depremi değildir. Bu deprem Sisam Adası’na yakın gerçekleşti. Bunun arkasından o bölgede bizim gözlemlediğimiz, normal atımlı faylar bakımından 900 artçı sarsıntı oldu. O bölgede oluşacak enerji kısmen azalmış durumda. İzmir’de deprem haritamıza işlenen yatay atımlı yeni faylar var. Bunlar harekete geçmediği için hâlâ risk altındayız. Bunlardan biri Kuzeydoğu - Güneybatı yönünde harekete geçerse büyük enerjiler açığa çıkacaktır. Bizim ilgilendiğimiz asıl faylar bunlardır. Bu bakımdan henüz tehlike geçmiş değil.”
DEPREM BEKLENEN BÖLGELERİ TEK TEK SAYDI
Prof. Dr. Zeki Hasgür, Türkiye genelinde deprem riskinin yüksekliği bakımından dikkat çeken bölgeler hakkında, şu bilgileri verdi:
“İstanbul’da, Adalar ve Marmara Ereğlisi arasındaki bir fayın, 7 büyüklüğündeki bir deprem ile kırılabileceğini hesaplayabiliyoruz. Benim beklentim de bu yönde.
Elazığ’daki deprem de önemli. Bu deprem, Doğu Anadolu Fayı olarak adlandırılan sol, yanal atımlı fayda gerçekleşti. Bu fay, İskenderun Körfezi’nden geçerek güneyde Lut Gölü’ne uzanır. Bunun üzerinde de önemli depremler bekliyoruz. Her ne kadar Elazığ Kuzey Anadolu Fayı’nın kavşak bölgelerine yakın olsa da güneyde, Hatay ve İskenderun bölgesinde de deprem olması muhtemel. Bu bölgede geçmişte küçük depremler oldu ama İskenderun ve Hatay’a bağlı büyük bir deprem gerçekleşmedi.
Kuzey Anadolu Fayı’nın doğudaki başlangıç noktası olan Karlıova’da bir deprem olmuştu. Dolayısıyla buradaki hareketlenme ve etkileşim devam ediyor.”
"EGE'DE DAHA BÜYÜK DEPREMLER OLACAK"
Prof. Dr. Zeki Hasgür, Ege’de de deprem hareketliliğine dair ise şu değerlendirmelerde bulundu:
Bu bölgede Akhisar ve Simav yakınlarında depremler oldu ve artçıları 6 ay kadar sürdü. Daha sonra güneye indi. Şimdi Ege Denizi içerisinde oluyor. Datça’ya yakın bölgelerde ve Antalya Körfezi’ne yakın orta sığlıkta depremler meydana geliyor. Bu bölgelerde daha büyük depremlerin etkili olabileceğini öngörüyoruz. Manisa depreminin olduğu bölgenin güneyinde depremler de olabilir. Ege’de de depremler artacaktır.
"SIĞ DEPREMLER DAHA ÇOK ZARARLI"
Sığ depremlerin daha fazla zarara yol açtığına dikkat çeken Prof. Dr. Zeki Hasgür, “10-20-30 kilometreye kadar odak derinliklerde oluşan bu depremlerin yapılardaki şiddeti daha fazla hissedilir. Yüzeye yakın olduğu için kaydedilen ivmeleri daha büyük olur” dedi.
Daha derinlere indikçe ivmelerin küçülmeye başladığını kaydeden Hasgür, sözlerine şöyle devam etti:
“Bu durum yüzeyde yumuşak zemin katmanları ve alüvyonlu birikimler için bir istisnadır. İzmir’deki beklenmedik yıkımlar sığ depremlerde görülebilir. Orta sığlıktaki depremlerin dalgaları çok uzak mesafelere etkisini koruyarak, ivme değerleri büyük periyotlu dalgalar halinde ulaşır. Bu tip zeminlerde depremin kuvvetli hareket, etkin süresi de uzar; önemli yapım kusuru taşıyan yapıların göçmesi gerçekleşir.1970 Gediz Depremi sonrasında oluşan deprem dalgaları, Bursa ovasında kurulu Tofaş fabrikasının büyük açıklıklı yapısında hasara neden olmuştur.1977’de Romanya’daki Vrancia Depremi’nde benzer olay yaşanmıştır. Daha sonra jeofizik metotlarla incelenip kanıtlanan büyük katmanların zemin büyütmesi, yaklaşık 150 kilometre uzaklıktaki Bükreş’te deprem ivmesini7 kat büyüterek yapılarda hasarlara yol açmıştır.”
"TOPUN AĞZINDAKİ YAPILAR ORTA ŞİDDETLİ DEPREMLERDE BELLİ OLDU"
Kayıpların en aza indirilmesi için depreme hazırlıklı olunması gerektiğini vurgulayan Hasgür, riskli binaların orta şiddetli depremde belli olduğuna vurgu yaparak, şu uyarılarda bulundu:
“Yeni yapılarımızın denetimi kadar eski yapılarımızın da depreme karşı taşıma güçlerinin yeterli olması, olmayanların da güçlendirilmesi şarttır. İstanbul’da 17 Ağustos 1999 depreminden önce yapılmış büyük bir yapı stoğu vardır. Son gerçekleşen 5.8’lik depremde iki okul boşaltılmıştır. ‘Topun ağzındaki yapılar’ bu orta şiddetli depremle kendilerini belli etmişlerdir. Kolonlarda oluşan çatlaklar, donatılardaki korozyon dolayısıyla betonla arasında aderansın kaybolduğu, boşluklar nedeniyle kendini göstermiştir. Geçtiğimiz dönem, Zeytinburnu’nda, Kartal’da kendiliğinden göçen binalar olmuştur. Bir an önce bu tip yapıların İnşaat Mühendisleri Odası desteği ile belediyeler tarafından ayıklanması gerekiyor. Bu denli zayıf binaların toptan göçme tehlikesini önleyecek güçlendirme ekonomik olmuyor ise yapının yıkılıp yenisinin yapılması gerekmektedir. Risk altında yapılar bulunuyor. Bunların, üniversitelerimiz, araştırma kurumlarımız, meslek odalarımız, belediyelerimiz ve devlet işbirliği ile bir deprem seferberliği kapsamında ya ortadan kaldırılması ya da güçlendirilmesi gerekiyor.”
6.6'LIK İZMİR DEPREMİNDE 25 KİŞİ HAYATINI KAYBETMİŞTİ
30 ekim 2020'de İzmir'de AFAD'ın ölçümüne göre 6.6 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Çöken binaların olduğu depremde 265 kişi yaşamını yitirdi, 804 kişi yaralandı.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, depremin merkez üssünü Ege Denizi'nde İzmir'in Seferihisar ilçesinin 17.26 kilometre açığı olarak açıklanırken deprem 15 saniye sürdü.
Deprem, Seferihisar'ın yanı sıra kent merkezi ve çevre ilçelerde yoğun olarak hissedildi. İzmir'de bazı binaların yıkıldığı, çok sayıda binada da hasar oluştuğu belirtildi.