Bir kadın için anne olma yaşının sınırı var mı? Bir tarafta kişisel özgürlükler, diğer tarafta aile içi ve toplumsal baskılardan kaynaklanan psikolojik çıkmazın yarattığı ikilem, net bir çözüm bulmayı zorlaştırıyor. Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Betül Görgen, anne olmak için 20’li yaşların ortasından başlayan ve 30’lu yaşların sonlarına doğru biten dönemin ideal olduğunu söylüyor. Ancak kadınların iş hayatında yükselme hedefleri, ekonomik zorunluluklar evlenme yaşını yükseltince, bebek sahibi olma yaşı da eskiye göre artıyor. Ayrıca kısırlık tedavisindeki yeni gelişmeler ve teknoloji de kadınların eskiye göre daha ileri yaşlarda anne olmasını kolaylaştırıyor.
DOĞAYA TERS
Yeni araştırmalara göre, 45 yaş sonrasının anne olmak için geç kabul edildiğini ifade eden Görgen, bunun nedenlerini şöyle sıralıyor: “Bebekte Down Sendromu ve benzeri genetik anomalilerle, gelişme geriliği görülebilir. Erken doğum gibi sorunlar yaşanabilir.
50’li yaşlardan sonraki gebeliklerde belki de ebeveynlerin çocuğunun büyüdüğünü göremeyecek olması, zaten bu da apayrı bir konu. Ayrıca, nerdeyse menapoz döneminde bebek yapmak en yalın haliyle doğaya terstir. Bunların yanında yaşlı anne ve baba olmanın getirdiği stres ve geleceğe dair endişeler de olayın küçümsenmemesi gereken psikolojik boyutudur.”
SINIR BELİRLENMELİ
Op. Dr. Betül Görgen, 50’li yaşlardan sonra çocuk sahibi olan bir çiftin çocuğunun, anne ya da babasını genç-erişkin bile olmadan kaybetme olasılığının yüksek olduğuna dikkati çekiyor. Doğal menapoz yaşı olan 49-50 yaşın tüp bebek tedavisini uygulamak için sınır olarak belirlenmesi gerektiğini söylüyor. Bunun gerekçelerini şöyle anlatıyor: “İleri yaş gebeliklerinde hamilelik bazen hayati riskler içerebiliyor.
Teorik olarak, daha erken yaşta dondurduğu yumurtalarını kullanarak ya da yumurta bağışıyla bir kadın her yaşta gebe kalabilir. Ancak yine de rahimin embriyoyu tutma kapasitesi 54-55 yaşından sonra azalmaya başlar. İleri yaş gebeliklerinde yüksek tansiyon, şeker hastalığı, erken doğum riski gibi komplikasyonları sık görürüz.”
‘AMA MESELE TEKNOLOJİK BAŞARI DEĞİL’
Op. Dr. Görgen’e göre, ‘ileri kadın yaşı gebelikleri’ konusu şimdilik bizim gündemimizde çok fazla yer tutmamakta fakat yakın bir gelecekte bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkma olasılığı yüksek. “Büyükanne yaşında anne olanların haberlerini sık sık okuyacağız, duyacağız” diyen Görgen, şöyle devam ediyor: “Günümüzde, 60-70 yaşındaki birini de gebe bırakabilirsiniz. Ama mesele teknolojik başarı değil, etik değerlerdir. Sağlık Bakanlığı, meslek ve sivil toplum örgütleri annelik yaşıyla ilgili enine boyuna tartışmalı, buna bir sınır getirilmesi konusunda uzlaşmaya varmalıdır.”
‘BU HAKKA SAHİPLER’
Op. Dr. Betül Görgen “Sağlık Bakanlığı’nın 6 Mart 2010 yılında Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren ‘Üremeye Yardımcı Tedavi Uygulamaları ve Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezleri Hakkında Yönetmelik’ ile Türkiye’de kanser gibi zorunluluk hallerinde sperm ve yumurta dondurma işlemine izin verilmişti.
30 Eylül 2014’te yapılan yeni bir düzenleme erken menopoz riski olan henüz ailesini tamamlayamamış bekar hanımlar için de umut kaynağı haline geldi. Ülkemizde kadınlar, sosyal nedenlerle yumurta dondurabilme hakkına sahip oldular ama yönetmelikte bunun saklanma sürecine bir yaş sınırı getirilmedi. Bu ucu açık düzenleme Türkiye’de yaşlı anneliğin yolunu açtı” diye konuştu.
ANTİBİYOTİK YERİNE ‘SIVI’ ALIN
Soğuk algınlığının, isminin aksine direk soğuk havayla ilişkili olmadığını belirten Kulak Burun Boğaz Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Ayşe Sezim Şafak, bu rahatsızlığın en sık korona ve rinovirüslerin neden olduğu bir üst solunum yolu hastalığı olduğunu söyledi. Şafak, “Antibiyotik, komplikasyon belirtileri yoksa kesinlikle faydasızdır. Bunun yerine bol sıvı almak, bağışıklık sistemi virüsle savaşırken yardımcı olur. Dinlenmek de belirtileri hafifletmekte etkili olabilir” dedi.