TBMM Genel Kurulunda, 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanun Teklifi'nin tümü üzerinde söz alan Tatlıoğlu, bütçe görüşmelerinde Cumhurbaşkanı ve bağlı kuruluş temsilcilerinin nezaketen dahi olsa genel kurulda bulunması gerektiğini belirterek, "Bu özensizlik bizi bir yere götürmez. Bugün görüştüğümüz Cumhurbaşkanlığı bütçesi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin de seviyesini ve çizgisini göstermiştir." diye konuştu.
Türkiye'de ekonomi rakamlarına ilişkin güven sorununun yaşandığını iddia eden Tatlıoğlu, geçmişte Arjantin'de benzer bir durumun görüldüğünü, bunun Arjantin'i ekonomik olarak daha da geriye götürdüğünü dile getirdi.
AK Parti'nin 2003 ile 2007 yılları arasında yüzde 6'nın üzerinde büyüme hedeflerini yakaladığını aktaran Tatlıoğlu, "Türkiye 2008'den sonra hem kendisi hem de gelişmekte olan ülkelere göre negatif yönde ayrıştı. Son yılda bu ayrışma daha da derinleşti. Görüştüğümüz bütçe bizi bir yerlere götürmüyor. AK Parti 2008'den beri Türkiye'nin önünü ekonomik olarak kesmiştir. Bu bütçe bizi bir yere götürmez." görüşünü savundu.
İşsizliğin zirveye, dış borcun gayrisafi milli hasılaya oranının yüzde 62'ye çıktığını ileri süren Tatlıoğlu, "2008'den sonra giderek savrulan bir Türkiye var. 2010 yıllarına kadar 'Çin ve Güney Kore bizi geçti' diyorduk ama Romanya, Polonya gibi ülkeler bile bizi geçti. Tarihin ve zamanın gerisine düşüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Tatlıoğlu, Türkiye'nin 2008'den sonra yapısal reformları bıraktığını, günümüzde ekonomiyi de içine alan yapısal bir tıkanıklığın yaşandığını, bunun için de sorunların ancak yapısal reformlarla çözülebileceğini iddia etti.
İsmail Tatlıoğlu, 2010 referandumu, PKK'yı muhatap alan çözüm süreci ve geleneksel kodları dikkate almayan dış politika süreciyle üç önemli kırılma yaşandığını, Türkiye'nin bu zaman diliminde yeniden "yolsuzluk ve yoksulluk" sürecine savrulduğunu ileri sürdü.
Tatlıoğlu, Türkiye'nin daha önce kalkınan ülkeler arasında yer aldığını, ülkenin gelişmesi için her türlü imkana sahip olduğunu ancak enerjisini bu kırılma süreçleriyle harcadığını savundu.
Ekonomi yönetiminin bütçenin görüşüldüğü, bugüne kadar birçok ekonomik kalkınma planı açıkladığını anımsatan Tatlıoğlu, bütçeyi eleştirdi. 2019 bütçesinde yüzde 20 sapma olduğunu öne süren Tatlıoğlu, "Devleti yöneten planlamadan, planlama yapamayan devlete geldik." ifadelerini kullandı.
Hükümetin 2023 hedeflerinin de gerçekleşmediğini savunan Tatlıoğlu, "2023 hedefleri çöp oldu. Kişi başına düşen milli gelir 25 bin dolar, 500 milyar dolar ihracat yazıldı ama politikaların merkezinde bu hedefleri gerçekleştirecek bir durum yok, yazıda var, uygulamada yok. Enerji, harcama var ama yol alınmıyor." diye konuştu.
Tatlıoğlu, "Bu bütçeyle Türk ekonomisine büyük bir yara açılmıştır. Bu bütçe ekonomiyi küçülttü, işsizliği artırdı, kamu dengesini bozdu, fakirliği artırdı. Bunu alkışlayacak mıyız? Bu bütçe sonucundan hiç kimse mahcup olmayacak mı? Hiç kimse 'bu sorumluluk benim, görevi bırakıyorum' demeyecek mi? Başarısızlığın bir sonucu olmaz mı? Bu bütçenin vizyonu ve misyonu yok. Her şey var ama derde deva bir şey yok bu bütçede." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin içinde bulunduğu sorunlardan çıkması için siyasi iklimin değişmesi gerektiğini iddia eden Tatlıoğlu, "Yeni bir iklime, demokratik değerlerler ve hukukun üstünlüğü ile liyakati esas alan bir anlayışa ihtiyaç var. Kalkınmayı bütün politikaların merkezine koyan bir anlayışa ihtiyaç var. Türkiye'nin yeni bir iklime kucak açmadan bu sorunları çözmesi mümkün değildir." dedi.
TBMM/AA