Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ordunun yönetime üçüncü el koyması olan 12 Eylül Askeri Darbesi’nin üzerinden 36 yıl geçti. “Sağ-sol çatışması”, “Siyasi, sosyal ve ekonomik istikrarsızlık” bahanesiyle askerlerin yönetime el koyduğu 12 Eylül’ün acıları hala tazeliğini koruyor. Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren öncülüğünde gerçekleştirilen darbe ile siyasi partiler lağvedildi, 650 bin kişi gözaltına alındı, 7 binden fazla kişi için de idam cezası istendi.
Türk demokrasisine darbe yapıldığının en resmi açıklaması ve gerekçesi ise dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Evren tarafından, “... Kendi kendini kontrol edemeyen demokrasiyi sağlam temeller üzerine oturtmak, kaybolan devlet otoritesini yeniden tesis etmek için yönetime el koymak zorunda kalmıştır” ifadeleriyle duyuruldu.
TANKLAR SOKAĞA ÇIKTI
Askeri darbenin hazırlıkları Haziran 1980’den itibaren Genelkurmay Karargahı’nda yapılmaya başlandı. Kod adı “Bayrak Harekatı” olan darbe, ilk olarak bütün ordu komutanlarına gönderilen, “Bayrak Planı’nın uygulanmaya giriş günü 11 Temmuz, saati ise: 04.00’tür” bildirisi ile hayata geçirilmek istendi ancak 2 Temmuz’da Süleyman Demirel’in Başbakanlığındaki hükümetin güvenoyu almasıyla plan ertelendi.
Plan aynı isimle 12 Eylül sabaha karşı uygulamaya konuldu, artık sokaklara palet ve postal sesleri hakimdi. Darbeyle Süleyman Demirel’in başbakanı olduğu hükümet görevden alındı, TBMM lağvedildi. 1970 sonrasında değiştirilen 1961 Anayasası uygulamadan kaldırıldı ve Türkiye siyasetinin yeniden tasarlandığı bir askeri dönem başlamış oldu.
LİDERLER SÜRGÜN EDİLDİ
Cuntacılar ülke genelinde 13 sıkıyönetim bölgesine 13 generali, sıkıyönetim komutanı olarak atarken, Türk Hava Kurumu, Çocuk Esirgeme Kurumu ve Kızılay dışındaki derneklerin faaliyetleri de durduruldu. Siyasi partileri de lağveden askeri yönetim, Süleyman Demirel ile Bülent Ecevit’i Hamzakoy’a, Necmettin Erbakan ile Alparslan Türkeş’i ise Uzunada’ya sürgüne gönderdi. Siyasi yasaklar geldi. Darbeye liderlik eden 5 generalin oluşturduğu Milli Güvenlik Konseyi bütün yetkileri ele aldı. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Bülent Ulusu’ya kurdurulan hükümet, 21 Eylül’de göreve başladı. Darbe ardından geçen 3 yıl içerisinde önemli kanunların tamamına yakını değiştirildi ve askeri yönetimin belirlediği Danışma Meclisi tarafından hazırlanan Anayasa, yapılan “Güdümlü” referandumla yüzde 92’lik “Evet” oyu aldı.
14 BİN KİŞİ VATANDAŞLIKTAN ÇIKARILDI
Darbeden sonra ilk idamlar, 9 Ekim 1980 tarihinde gerçekleşti. İlk olarak sol görüşlü Necdet Adalı, ardından ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu idam edildi. Darbe öncesinde bir askeri inzibat erini öldürdüğü gerekçesiyle hüküm giyen 17 yaşındaki Erdal Eren 19 Mart 1980 tarihinde idama mahkum edildi. Eren’in idam kararı Yargıtay tarafından iki kere iptal edilmesine rağmen, Milli Güvenlik Konseyi tarafından onaylanan kararla ve yaşı büyütülerek 13 Aralık 1980’de Ankara Merkez Ulucanlar Cezaevi’nde infaz edildi. Darbe sürecinde 650 bin kişi gözaltına alındı, açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı, 7 binden fazla kişi için de idam cezası istendi. Bunlardan 517 kişiye idam kararı verilirken, kararların 50’si uygulandı. 14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarılırken, yaklaşık 100 bin kişi örgüt üyesi olma suçundan yargılandı, 30 bin kişi ise “Sakıncalı” olduğu iddiasıyla işten çıkarıldı.