Aladağ'daki Yurt Yangınının Araştırılması ve Kamusal Eğitim, Barınma Haklarının Tüm Öğrenciler İçin Yaygınlaştırılması amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, raporunu TBMM Başkanı İsmail Kahraman'a sundu.
TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Aladağ'daki Yurt Yangınının Araştırılması ve Kamusal Eğitim, Barınma Haklarının Tüm Öğrenciler İçin Yaygınlaştırılması amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu Başkanı Fatma Güldemet Sarı ile bazı komisyon üyelerini kabul etti.
Aladağ'daki yurt yangının toplumu çok yaraladığını, herkesi üzdüğünü belirten Kahraman, Milli Eğitim Bakanlığı ile diğer ilgili kişi ve kurumların komisyonun raporundan gereken dersleri çıkartacaklarını belirtti.
Eğitimin her ülkenin en önemli meselesi olduğuna işaret eden Kahraman, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eğitime gereken ehemmiyeti hükümetimiz veriyor. Zira bütçedeki pay fevkalade yükseltildi. Gençlik geleceğimizdir. Aileler getirip çocuklarını teslim ediyorlar. Emanet ediyorlar. Malum, inancımızda emanete hıyanet edilmez. Her türlü tedbiri alacaksınız. Mühim olan 'keşke' dememek.
Zamanında ve güzel bir çalışmayla bir eser ortaya koydunuz. Sadece Meclis bakımından değil eğitim camiası, gençlik, ilgili bütün birimler, iller, kredi yurtlar bakımından yol gösterici, örnek alınacak bir çalışma olmuştur. Tebrik ediyorum. Yasamanın yapması gereken işlemler varsa onları da yerine getirelim. Benzeri durumlar olmasın."
"RAPORUMUZUN CİDDİ KATKI SAĞLAMASINI UMUYORUM"
Komisyon Başkanı Sarı ise komisyonun, tüm öğrencilerin güvenli, sağlıklı ve nitelikli bir şekilde sunulan kamusal eğitim ve barınma imkanlarına sahip olmaları ile en önemlisi mutlulukları için gerekli unsurları, Aladağ’daki yurt yangını hadisesinden yola çıkarak incelediğini söyledi.
Komisyonun, eksiklikleri, geliştirilmesi veya iyileştirilmesi gereken alanları tespit ettiğini ve alınması gereken tedbirlere yönelik öneriler hazırladığını dile getiren Sarı, "Komisyonumuz, olayın meydana geldiği Aladağ’da da üyelerimiz ve uzmanlarımızla incelemelerde bulunmuş, değerlendirmelerini mülki idari amirlere iletmiştir.
Raporumuzun resmi ve özel kurumlarda öğrencilerin barındıkları yerlerle ilgili standartların yükseltilmesi amacıyla yaptıkları çalışmalara ve sonrasında yapılacak iyileştirmelere ciddi katkı sağlamasını umuyor, bir daha tek bir çocuğumuzun bile mağdur olmayacağından emin oluncaya kadar bu çalışmalara devam edilmesi gerektiğini düşünüyorum." ifadesini kullandı.
Dünyada olduğu gib, Türkiye'de de herkesin eğitim hakkından faydalandırılmasının devletin temel görevlerinden biri olarak sayıldığını ve kamusal bir hizmet olarak görüldüğünü belirten Sarı, çocukların, eğitim haklarından sonuna kadar faydalanmasının, devlet kadar, çocuklar ve onların ailelerinin de kendi hakları konusunda bilinçli olmalarıyla yakından ilgili olduğunu anlattı.
Sarı, şöyle devam etti:
"Çocukların yüksek yararı söz konusu olduğunda zorluklar asla mazeret olamaz. O açıdan eğitim politikaları; bir ülkenin eğitim sisteminin gelecekte nasıl şekilleneceğinin ve o ülkede eğitim ile ilgili neler yapılması gerektiğinin belirlenmesi için önemlidir. Ülkemizin gelecekte dünyanın en genç nüfusa sahip ülkelerinden biri olma potansiyeli en büyük yatırımın eğitime yapılmasını gerekli kılmaktadır. Aynı zamanda da eğitim politikalarını belirleyen karar vericiler kadar bunların doğru uygulanıp uygulanmadığını kontrol eden denetleyiciler de önemli bir sorumluluk üstlenmelidir.
Eğitim ve barınma mekanları, kütüphaneler, sosyal ve kültürel tesisler gibi her türlü eğitim ortamının, çocuklarımızın ruhsal, bilişsel ve bedensel gelişimine uygun, kendine özgü ihtiyaçlarını gözetebilen, temelde de güven içinde olacağı yerler olması, birincil önceliğimiz olmalıdır.
Ülkemizde çocukların ailelerinden uzakta bir yerde eğitim almalarını mecbur kılan durumlarda, ailelerin çocuklarını güven içinde teslim ettiklerinden emin olmalarını sağlayacak, ailenin diğer fertleriyle çocuğun bağlarını sağlam tutarak güçlendirecek ve amacına, usulüne uygun denetim faaliyetlerinin yürütülmesini sağlayacak tedbirlerin alınması da önem taşımaktadır."
Raporda tespit ve önerilere yer verildiğine dikkati çeken Sarı, Aladağ ziyaretlerinde de şahit oldukları gibi Türkiye'nin yapısal, sosyolojik, kültürel, coğrafi ve iklimsel koşullar bakımından farklı özellikler gösterdiğini, Adana Aladağ Kız Öğrenci Yurdunda kalan çocukların profili incelendiğinde hepsinin eğitim almak amacıyla köylerinden, evlerinden gelen ve yurtta kalan çocuklar olduğunun görüldüğünü söyledi. Sarı, Aladağ’daki yurt yangınının, Aladağ’daki ailelerin özelinde kırsal kesimde yaşayanların eğitim ve barınma gibi konulara ilişkin taleplerini ve ihtiyaçlarını da gündeme getirdiğini kaydetti.
Aladağ Kız Öğrenci Yurdu'nda yaşanan yangın felaketinin, yurtların ve pansiyonların standartları, güvenliği, denetlenmesi ve yönetiminin önemini kamuoyunun gündemine getirdiğine dikkati çeken Sarı, "Bu elim hadise sonrasında, eğitim ve barınma konusundaki sorunlar ve ihtiyaçların yeniden belirlenmesi ve gerekli tedbirlerin alınması yönündeki toplumsal talepler ile ilgili kurum ve kuruluşların kararlılığı ve duyarlılığı yeni ve olumlu adımların atılmasını da sağlanmıştır. Milli Eğitim Bakanlığımız, yayınladığı özel yurtlara ilişkin yönetmelikle, çok sıkı denetimler yapılmasının mevzuat altyapısını da belirlemiş oldu. Yönetmelikle getirilen birçok yeni düzenleme ile yurtlar ve pansiyonlara yönelik etkin tedbirlerin alınması sağlanmıştır." diye konuştu.
ÖNERİLER
Sarı, Meclis'te Çocuk Hakları Komisyonu'nun kurulmasının her rapor çalışmasında gündeme geldiğini bunun çok önemli bir mevzu olduğunu söyledi.
Çalışmalarında bakanlıklar, kurum ve kuruluşların hepsinin yangın veya yurt açmakla ilgili farklı yönetmelikleri olduğunu gördüklerini aktaran Sarı, bunların hepsini tek bir çatı altında toplayıp, aynı standartlarda her yerde bir yönetmelik uygulamasının getirilmesi noktasında önerileri olduğunu bildirdi.
Özel yurtların tamamının Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı olduğunu dile getiren Sarı, "Milli Eğitim Bakanlığı, 18 yaş altı özel ve resmi yurtları; Kredi ve Yurtlar Kurumu da 18 yaş ve üzeri özel yurtları kendi bünyesine alırsa hem denetim anlamında hem kontrol anlamında daha sağlıklı olabilir diye düşündük. Bunu da önerimize ekledik. Özellikle yangın ve diğer afetlerle ilgili olarak tedbirlerin alınması noktasında çok sık tatbikat yapılması gerekliliğini vurguladık. Denetimlerin çok sıkı ve habersiz mesai saatleri dışında da yapılması gerektiği vurgulandı" dedi.
Adana'nın Aladağ ilçesinde 29 Kasım 2016'da özel bir öğrenci yurdunda çıkan yangında 10 öğrenci, yurt yetkilisinin 6 yaşındaki kızı ve bir eğitmen olmak üzere 12 kişi hayatını kaybetmiş, çok sayıda kişi yaralanmıştı.
ANKARA/AA