Türkiye Organ Nakli Vakfı tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen ‘Organ Bağışı ve Nakli Medya Kongresi’ne nakil olan hastaların hikayeleri damga vurdu. Anlatılanlar kritik bir soruyu gündeme getirdi: Organ bağışlamak mı daha zor, bağışı kabul etmek mi?
ÖZEL HABER / ÜRÜN DİRİER
İki kız kardeş Banuhan ve Bengühan İpeköz. Birbirlerine sonuna kadar bağlılar. Şimdiye kadar hiç evlenmemişler. Belki de bu sebeple bağları hiç kopmamış. Banuhan’a böbrek nakli gerektiğinde Bengühan bir saniye bile düşünmeden “Ben veririm” demiş. Hatta anneleri de böbreğini vermek istemesine rağmen Bengühan kardeşinin kendi böbreğini alması için ısrar etmiş. “Ben böbreğimi vereceğim diye akrabalar, arkadaşlar bana bir çılgınlık yapıyormuşum gibi tepki gösterdiler. İnanamadılar. Oysa bu yaptığım bence çok büyük bir şey değil. Herkesin yapması gereken insani bir davranış. Bir fedakarlık yapmış olduğumu düşünmüyorum” diyen Bengühan, gerçek sevginin ne olduğunu gösteriyor. Nakilin ardından iki yıl geçmiş, şimdi ikisi de çok sağlıklı. Banuhan, “Bizim gibi kardeşine böbreğini vermiş, 80’lerinde olan iki kız kardeş olduğunu duymuştuk. 40 yıldır gayet sağlıklı yaşıyorlarmış. Biz de çok sağlıklıyız. İnşallah 80’lerimizde de sağlıklı oluruz. Zaten mecburen kendimize çok iyi bakıyoruz, çok su içiyoruz. Çoğu insandan daha sağlıklıyız” diyor. Herkes Banuhan kadar şanslı değil. Genelde kimse kimseye organını vermek istemiyor, ne kadar seviyor olursa olsun...
ALMAK ÇOK DAHA ZOR
Kadavradan böbrek nakli olarak hayata tutunan gazeteci Buket Aşçı, bu trajik durumu şu sözlerle anlatıyor: “Çoğu ailede organ bağışı sözkonusu olduğu zaman çözülmeler başlıyor. Örneğin adamın üç kardeşi var, üçü de bağış yapmak istemiyor. O zamana kadar seviyormuş gibi yaptıkları ortaya çıkıyor. Mış gibi olan hayatlar böyle bir trajedide birer birer çözülmeye başlıyor. Aslında birbirlerini sevmedikleri, birbirleri için fedakarlık yapamayacakları birden belli oluyor. Hastanın üzerine bir de bunun yükü biniyor. Diyalize giren çoğu hasta diyaliz servisine bir üst mahalleden biner ki kimse diyalize girdiğini görmesin. Eğer görürlerse ‘neden ailen böbrek bağışlamıyor’ diye soracaklar çünkü. Ailesinden böbrek bağışı yapılmadığını gizlemek için bin türlü bahane uydurmaya çalışır diyaliz hastaları. Organ bağışı yapmak mı almak mı zor deseler... Almak daha zor. Biran önce kadavradan bağışın yaygınlaştırılması gerekiyor o nedenle. Ve insanlara ehliyet alıken ‘organlarınızı bağışlıyor musunuz?’ diye değil ‘Organlarınızı bağışlamıyor musunuz?’ diye sorulmalı. Çünkü bu soru bana göre sorumluluk almak zorunda bırakacak bir soru. Ve evet insani olarak herkes bu sorumluluğu almalı.”
BABAM OLMASA BEN ZATEN YOKTUM
Büşra ve Kadir Habek. Birbirini çok seven bir kız ve baba. Baba Habek’in karaciğerinin iflas ettiğini ve karaciğer nakli gerektiğini duyan Büşra’nın o an tek düşündüğü şey, kendi karaciğerinin babasına uyup uymayacağı olmuş. Test sonuçlarını beklerken uyması için durmadan dua etmiş. “Babam olmasa ben zaten olmayacaktım. Benim doğmama sebep olan babama yaşam umudu olmak beni gururlandırdı” diyor Büşra. Baba Kadir Habek ise önce kızına bir zarar gelir diye kabul etmek istememiş ameliyatı. Ama bir zararı olmadığı konusunda ikna edilince ameliyata razı olmuş. Şimdi baba-kız hayatın tadını beraber çıkarıyor.
BİRİNE UMUT OLSUN
3 yıl önce kalp nakli olan Kerim Akhan, şimdi hayatını organ bağışını yaygınlaştırmaya adamış. Bağış konusunda insanları ikna edebilmek için tabiri caizse hastane hastane dolaşıyor. Organ bağışının yaygınlaştırılması için milletvekillerimizin çıkıp öldükten sonra organlarını bağışladıklarını deklare etmeleri gerektiğini söyleyen Akhan “Öldükten sonra çürüyecek olan organlarımız neden bir başkasına yaşam umudu olmasın?” diye soruyor.
AKRABALIĞI İSPATLAMAK ŞART
Türkiye Organ Nakli Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Yard. Doç. Dr. Ata Bozoklar, Türkiye’de an itibariyle 60 bin diyaliz hastası, 25 bin de böbrek bekleyen hasta olduğunu söylüyor. Kadavradan nakilde istatistiki olarak Doğu ülkelerinden daha ileride, Batı’dan ise çok geride olduğumuzu söyleyen Bozoklar “Canlıdan nakilde ise Batı ülkelerinden daha iyi durumdayız. Batı’da canlıdan nakile pek sııcak bakılmaz” diyor. 2008’de çıkarılan mevzuatla bir insanın bir insana canlı iken organ bağışlaması için 4. derece akrabalık veya ispatlanabilir bir yakın arkadaşlığı olmak zorunda olduğunu belirten Bozoklar “İnternette para karşılığı organını bağışlamak isteyenler görüyoruz. Eskiden organ mafyası üzerinden böyle bir pazar vardı. Ama 2008’den sonra böyle bir şey mümkün değil. Akrabalığını etik kurul karşısında çapraz sorguda ispatlamak zorundalar” diye konuşuyor.