Ay’da yapay zekâ
Çin her konuda ABD’de ile kıyasıya bir yarış halinde ve aynı zamanda ekonomik olarak Dünya’nın en güçlü ülkesi olma yolunda büyük bir hızla ilerliyor. Yüksek teknoloji üretmek için büyük yatırımlar yapan Çin’de her gün 213 yapay zekâ şirketi kuruluyor ve liselerde yapay zekâ eğitimi zorunlu ders haline getirildi. Çinli bilim insanları ise yapay zekâ kullanarak Ay yüzeyinde daha önce 9 bin olduğu açıklanan krater sayısının gerçekte 109 bin olduğunu açıkladılar,.
Nature Communications dergisinde geçtiğimiz salı günü yayınlanan bir bilimsel araştırmaya göre, yapay zeka kullanan Çinli bilim insanları, ayda 109 bin krater olduğunu tahmin ettiler. Ay yüzeyinde Uluslararası Astronomi Birliği tarafından resmi olarak tanınan 9.137’den krater bulunduğuna inanılıyordu.Bu krater. Eski kraterler yükseklik bilgileri ve görüntüleri kullanılarak manuel olarak tespit edilmişti. Şimdi Çinli bilim insanları 2007 yılında uzaya fırlatılan Chang’e 1 ve 2010 yılında fırlatılan Chang’e 2 isimli uzay araçları ile Ay yüzeyinden topladıkları resimleri derin sinir ağlarından eğittiler. Resmi olarak kabul edilen kraterlerin resimleri modelleri eğitmek için kullanıldı. Sonra ay yüzeyinden toplanan diğer resimler bu modellere gösterildi ve bu sayede 109 bin 956 yeni krater keşfettiler.
Ay yüzeyinde en göze çarpan özellik kraterlerdir ve bu kraterler göktaşlarının Ay yüzeyine çarpması ve bu çarpma anında büyük patlamalar meydana getirerek çukurlar açılması sonucu oluşur. Göktaşları Ay’a düştükleri gibi Dünya’ya da düşerler fakat çok büyük göktaşları hariç büyük kısmı Dünya’nın atmosferinde yanarak kül olurlar. Çünkü göktaşlarının hızları çok büyük ve bu hızlarla atmosfere girdiklerinde atmosferde bulunan hava molekülleri ile çarpışıyorlar ve bu çarpışmada göktaşları sürtünmeden dolayı cayır cayır yanıyorlar ve Dünya’ya ancak külleri düşüyor. Ancak Ay’ın atmosferi yok denecek kadar az olduğu için Dünya gibi bu göktaşlarını yakarak küle çeviremiyor ve bu göktaşları Ay yüzeyine çarparak kraterleri oluşturuyorlar.
Yapay zekânın en önemli alanlarından birisi de derin öğrenme veya yapay sinir ağlarıdır. Yapay sinir ağları insan beynine giden sinir ağlarını taklit ederek geliştirilmiş bir model olup standart makine öğrenmesinin verdiği sonuçlardan çok daha isabetli ve doğruluk oranı yüksek sonuçlar vermektedir.
Yapay sinir ağlarının en büyük özelliklerinden birisi de resimleri gerçek zamanlı işleyebilmesidir. Yapay sinir ağları sayesinde otonom araçlar yollarını bulabilirler, ses ve yüz tanıma sistemleri yapay sinir ağları sayesinde bugün bu kadar gelişmiştir. Yapay sinir ağları ve derin öğrenme sayesinde bilgisayarların gözü insanların gözlerinden daha iyi görür duruma gelmiş ve resimlerdeki nesneleri insanlardan daha iyi tanıma özelliği kazanmıştır. Derin öğrenme yakın geçmişte yapay zeka alanında olağanüstü ilerleme kaydetmiştir.
Standart makine öğrenmesi küçük verilerde işe yararken, derin öğrenmenin çok büyük verilerde daha başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Derin öğrenme konusunda Dünya devi Google tarafından üretilen Tensorflow zirveyi elinde tutmaktadır. Onu Pytorch isimli en son teknoloji harikası bir kütüphane.
Eskiden en önemli gördüğümüz verileri dijital ortamlarda saklar, diğer verileri görmezden gelirdik. Şimdi bilgisayarların hızlanması ve veri depolama birimlerinin ucuzlaması sonucu her tür veriyi kaydetmeye başladık. Özellikle 2006 yılından sonra akıllı telefonların gelişmesiyle neredeyse herkesin kendine özel veri depoları oluştu ve bu verileri gerçek zamanlı analiz ederek anlamlı sonuçlar elde ekmek ve harekete geçmek için doğru veri analiz aracına ihtiyaç doğdu ve derin öğrenme bu verileri analiz edebilecek en güzel araç olarak karşımıza çıkıyor.
Çinli bilim insanları derin öğrenme ve yapay sinir ağlarını kullanarak modellerini eğittiler ve Ay yüzeyinden gelen resimleri eğitilmiş modellerde test ettiler ve sonunda Ay’da elle sayılamayacak kadar çok krater olduğunu keşfettiler.
Çin Ay’a ayrı bir önem veriyor. 2019 yılının başlarında Ay’ın Dünya’dan görünmeyen yüzüne uzay aracı indirmeyi başarmış ve orada pamuk bile yetiştirmişti. Geçtiğimiz haftalarda ise Ay’a yeniden inerek Ay’dan toplanan parçaları Dünya’ya getirmeyi başarmıştı.
Dünya’da bu gelişmeler olurken, Türkiye Uzay Ajansı’mız kurulalı tam 2 yıl oldu. 12 Aralık 2018 tarihinde bu tarihi olayı büyük bir heyecanla karşılamış hatta “Türkiye Uzay Ajansı’ndan Beklentilerim” başlıklı bir köşe yazısı yazmıştım. O günden bugüne hala bekliyoruz. Geçenlerde bu köşeden Türkiye Uzay Ajansı’nın 2 yıldır hala bir web sitesini bile açamadığını ve bir gelişme olup olmadığını sormuştum. Bazı arkadaşlarım bana mesaj göndererek haksızlık ettiğimi, Türkiye’nin asla uzay çalışmalarında boş durmadığını ve özellikle Savunma Sanayii Başkanlığı ve Roketsan’ın 135 metre irtifaya roket gönderdiğini ve birkaç yıl içinde uzaya mikro uydu fırlatmaya başlayacaklarını belirttiler ve bunları da yazmamı istediler. Bu vesileyle haklı şikayetlerini burada dile getirmiş oldum.
Yapay zekâ sadece Dünya işlerinde değil, aynı zaman uzayda ve bilimde de çok hızlı değişimlere sebep oluyor ve gelecekte çok daha önemli hale gelecek. En kısa sürede herkesin yapay zekâ öğrenmesi dileği ile. Çünkü yapay zekâ bilmeyen önümüzdeki 30 yıl iş bulmakta çok zorlanacak.