Yeni sistemin muhalefet halleri
Yeni sistemin, adıyla, sanıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ustası Cumhurbaşkanı Erdoğan.
Sistemi en iyi o kullanıyor.
Ve ilk o kullanıyor.
Mesela, 16 Nisan referandumundan hemen sonra partisinin başına geçti.
Eksiği varsa, veya rötuş gerekiyorsa, tabii ki kendi zaviyesinden, evvela o görüyor.
O düzeltiyor.
Nitekim, partilerin ittifak etmesine imkan veren düzenlemenin hem yapılmasını sağladı, hem de MHP’yle Cumhur İttifakı’nı kurarak ilk o kullanmış oldu.
Bu böyle devam ediyor, edecek.
Muhalefet de yavaş yavaş bu sisteme intibak ediyor.
Elbette, acemilikler oluyor.
Bazen tuhaflıklar da oluyor.
Fakat, sonunda herkes alışacak.
İnsanoğlunun değişik şartlara intibak etme kabiliyeti neredeyse namütenahidir.
Şimdi mesela, ‘Cumhur İttifakı’na mukabil, muhalefet de bir ittifak kuruyor.
CHP, Saadet Partisi, İyi Parti ve Demokrat Parti - Ak Parti ile MHP’nin yaptığı gibi- Milletvekili Seçimlerinin oy pusulasında serlevhanın altında buluşuyor.
Aynısı mı?
Değil. Biraz farklı.
(Cumhur İttifakı’nın Cumhurbaşkanı seçimindeki beraberliğini ayrı tutuyorum. Muhalefet orada bir uzlaşma biraz aradı ama, bulamadı. Bu da bir çeşit ‘yeni sistem acemiliği.’)
Şöyle farklı.
(Adına ‘Millet İttifakı’ dediler mi bilmiyorum. Bazıları da ‘Sıfır Baraj’ ittifakı diyordu, artık hangisi geçerliyse.)
Muhalefetin ittifakının bileşenleri, Cumhur İttifakı’ndaki kadar ‘mütecanis’ değil.
Cumhur ittifakında Ak Parti, ittifaka gelene kadar hem fikren hem zikren bir yakınlaşma dönemi geçirdi.
Muhalefetin ittifakı ise değişik.
Bir tarafta altı ok.
Yani, Türkiye’nin klasik sağındaki insanların saçlarını, altı okun okları gibi diken diken eden bir siyasi hüviyet.
Bir tarafta, çok sağcı... MHP’nin içinden çıkmış bir İyi Parti.
Bir tarafta, alamet-i farikası İslamcılık olan Saadet Partisi.
Bir de, artık merkez olmaktan çıkmış, eski merkezin vasıflarına meyyal Demokrat Parti.
Yani, her biri değişik değişik.
Fakat, malum, şu anda idrak ettiğimiz sistem de değişik.
Alelacele böyle bir ittifak kotarıldı. Vidayı çay kaşığının sapıyla sıkıştırmak gibi, şartların icbar ettiği bir çözüm.
Fakat, anlayabildiğim kadarıyla -ben de sistemin acemisiyim- bu ittifaklar, Türkiye’yi iki partili sisteme doğru götürüyor.
Şimdi alaca bulaca, eski molla tabiriyle ‘haşlak’ bir ittifak zuhur etmiş olabilir.
Gerçekten de, Türkiye’de istikrar bulması gereken muhalefetin son halinin bu olacağını zannetmem.
Bu, bir ‘müsvedde’ sayılır.
Yani, muhalefet bu seçime ‘müsvedde’ bir oluşumla giriyor.
Zamanla, hem ayrı ayrı muhalefetin içindeki unsurlar, hem de o unsurların tekmili birden bir evrim geçirirler.
Eğer daha mütecanis -yani cinsleri birbirine yakın- unsurlardan müteşekkil siyasi yapılar ortaya çıkmazsa, sistem, muhalefetsizlikten arıza verebilir.
Muhalefetsizliğin arızaya sebep olabileceğini düşünenlerin sayısının az olduğunu tahmin ediyorum.
Hava öyle.
Satıhtan bakılınca, muhalefetsizlik, bir konfor, bir rahatlık gibi görünüyor.
Niye bir muhalefet, tepemize dikilip car car car kafa ütülesin?
Sadece bu düşünüş tarzı bile, bir ‘arıza’ alametidir.