Şimdi Rusya ne yapacak?

Amerikalılar ileri geri konuşuyordu. “Menbiç’te bize dokunursanız agresif bir şekilde mukabele ederiz.”

Bu cümlenin içinde tehdit bile vardı.

Öte yandan biz de lafımızı esirgemiyorduk.

En son, Çavuşoğlu “Söz ve vaat istemiyoruz. İlişkilerimiz ya düzelecek ya da tamamen bozulacak” dedi.

Türkiye, kendi güvenliği için bir harekat yapıyor. Harekattan ABD memnun değil. Çünkü harekat, ABD’nin beraber çalıştığı YPG’yi Afrin’den süpürmeyi amaçlıyor.

Üstelik, bir sonraki aşamada Menbiç’i de hedefe koyuyor.

Rusya durumdan memnun. Müsamaha gösteriyor. Hava sahasını açıyor. Suriye rejimini kontrol altında tutuyor. Çünkü, Türkiye, ABD’ye ne kadar uzak olursa Rusya’ya o kadar yakın olur.

Türkiye’nin ABD’den kopması, Rusya için, ABD’ye karşı büyük kazançtır.

Biz de hem FETÖ meselesinden hem PKK’nın bir versiyonu olan YPG’yle iş tutmasından dolayı ABD’den rahatsızız.

***

Ne Türkiye davasından vazgeçer ne ABD YPG’den...

Demek ki, ip inceliyor.

Böyle giderse inceldiği yerden kopacak.

Böyle düşünüyorduk.

ABD Savunma Bakanı’nın PKK’nın bir tarafını öteki tarafıyla çatıştırmak gibi tuhaf teklifleri de eklenince “Tamam” dedik, “Bunlar bizim dilimizi anlamak niyetinde değil.”

Perşembeyi cumaya bağlayan gece Tillerson, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la çok özel ve çok uzun bir görüşme yaptı. Üç saatten fazla.

Çok özel olması şundan. Tillerson’ın tercümanlığını Çavuşoğlu yaptı. Görüşmede not tutan bir kimse de yoktu. Bu teamüllere aykırıydı. Bazı Amerikalılar ve bazı Türkler bunu yadırgadılar.

Ben, Tillerson’ın görüşmeye ikinci bir Amerikalıyı almamasının Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mı yoksa Tillerson’ın mı talebi olduğunu merak ediyorum.

Yakında anlaşılır.

Ertesi gün Çavuşoğlu’yla Tillerson tekrar görüştü.

Sonra, hepimizi yanıltan sürpriz açıklamalar geldi.

‘Hepimizi’ diyorum. Yanıldığını benden başka itiraf eden olur mu bilmem. Ama herkes, Tillerson’la görüşme öncesinde aşağı yukarı benim anlattığım noktadaydı.

Birdenbire hava değişti.

Münbiç’in temizlenmesi konusunda... Başka konularda, birbirimizden habersiz iş yapmamaya karar verdik. Hatta beraber çalışmaya.

Türkiye’nin kaygıları giderilecek.

Çalışma grupları oluşturulacak.

Gerekirse Münbiç PKK’dan arındırılacak. Münbiç’e Türkiye ile ABD beraber vaziyet edecek.

Bu, ABD’nin tutumunda ciddi bir değişiklik.

***

Ben, ABD Savunma Bakanı Mattis’in ‘NATO müttefikimiz’ ifadesine bakarak, müttefiklik ilişkimizin ‘stratejik ortaklık’tan NATO seviyesine indiğine kanaat getirmiştim.

Fakat, Tillerson’la görüşmelerde ‘stratejik ortaklık’ ifadesi tekrar telaffuz edildi.

İlişkilerin tamiri istikametinde bir niyet ikrarı, bir irade ortaya çıktı.

Bu uzlaşma görüntüsüne bakarak her şeyin düzeleceğini söylemek için henüz erken.

ABD’nin niyeti, tek bir resmi yetkilinin beyanıyla anlaşılamıyor artık.

Beyaz Saray, Pentagon, Dışişleri, CIA, ayrı ayrı görüşler beyan edebiliyor.

Birinin dediği ötekini tutmayabiliyor.

Gerçeği anlamak için Ankara’daki mutabakatın fiiliyata nasıl yansıyacağını, tatbik sahasına nasıl konulacağını görmek gerekiyor.

Bakarsın, Dışişleri’nin dediğini Pentagon dinlemez.

Madalyonun bir de öteki yüzü var.

Biz ABD ile arayı düzeltme niyetimizi aşikar edince, Rusya ne yapacak?

Zeytin Dalı Harekatı konusundaki pozitif tavrını devam ettirecek mi?

Yoksa ‘siz yeniden Amerika’ya yanaşıyorsunuz’ deyip pürüz mü çıkaracak?

İki tarafı birden idare etmek kolay değil.

YORUMLAR (18)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
18 Yorum