Şimdi Amerika daha cazip
‘Trump’ kelimesi niyeyse ‘magazin’ kelimesiyle eşleşerek düştü aklıma.
Trump’la ilgili skandal bir kaset mi varmış?
Trump’ın karısı manken miymiş?
Amerika’nın bütün artistleri, aktrisleri, Trump’ı sevmiyor muymuş?
Görüyorsunuz nereye dokunsan bir ‘magazin’ haberi.
İyi ama benim aklıma düşen ‘magazin’ bundan ibaret değil.
Benim aklıma kelimeler bazen biraz teşkilatlı düşüyor.
Magazin, bizim gibi hayata siyasetin deliğinden bakan topluluklar açısından tamamen ‘lüzumsuz haber’ anlamına gelir.
Halbuki magazin, öteki haberlerden daha haberdir.
En ilgilenmeyen, müstağni görünen suratsız tipler dahil, herkes, cemiyet içinde ‘magazin’ diyerek burun kıvırdığı ‘lüzumsuz haberler’le ilgilenir.
Benim aklıma Trump’la eşleşerek düşen ‘magazin’ kelimesi biraz daha teşkilatlı.
İster inanın ister inanmayın, ‘magazin’ kelimesinin aslı Arapça.
‘Mahzen’ kelimesinin çoğulu ‘mehazin’ kelimesi, nasıl yolunu bulduysa İtalyanca ve Fransızca’ya geçmiş.
Mahzen, bildiğimiz mahzen.
‘Hazine’ kelimesiyle aynı kökten.
Bir tür depolama yeri.
***
Batı dillerinde de, askeri alanda daha yaygın olmak üzere, ‘depo’ anlamında kullanılmış.
Sonra ‘magaza’ anlamında kullanılmış.
Eh, mağaza da, malların bolca bulunduğu depo sayılır. Çok şaşırtıcı bir anlam intikali değil.
Sonra ‘mecmua’ anlamında kullanılmış.
Herhalde bol miktarda haber ihtiva ettiği için.
Türkçe’de, yukarıda bahsettiğim gibi, lüzumsuz haber anlamına kullanılıyor.
Ben galiba ‘haber’ ve ‘mahzen’ kelimelerini bir arada gördüm Trump’ın profilinde.
Hiç de ‘lüzumsuz haber’ izlenimine kapılmadım.
Lüzumlu haber.
Hem de merak uyandırıcı, heyecanlandırıcı haber.
İstihbarat örgütleri var içinde.
CIA, FBI, seçim kampanyasını bile ‘kurcaladılar.’
Birkaç gün sonra Trump Beyaz Saray’a yerleşecek.
Derken, Trump’ın ayıp kasetleri haberi ‘magazin’lere düştü.
Trump, kendisinin seks kasetlerinin sızdırılması veya o iddiaların ortaya çıkmasıyla ilgili olarak, istihbarat örgütlerini suçladı.
Kimdi istihbarat örgütleri?
FBI mı? CIA mi?
Herkes böyle düşünürken işin ucu MI6’ya kadar uzandı.
***
Bilgiler nerede?
İddialara göre İngilizler, bilgileri, kasetleri Rus istihbaratına vermişler.
Haydaa!
Neler oluyor dünyada?
Bizde FETÖ’cülerin siyaseti, bürokrasiyi dizayn etmek için icat edip kullandığı kasetler ne kadar kıymetli nesnelermiş!
Düşünsenize, Trump kasetle düşürülüyormuş, bizim Baykal gibi!
Yerine, Amerikalı bir Kılıçdaroğlu geliyormuş!
‘Magazin’in ucu bucağı yok.
Obama Putin’i sevmiyor. Trump seviyor. Sevmiyorsa bile ‘Putin’le çalışırım, sorun yok’ diyor.
“Avrupa’yı koruyalım ama bedava olmaz” diyor.
Obama’nın Amerikası, İsrail’in yerleşim politikasına karşı kararını, tarihinde ilk defa veto etmiyor.
İsrail küplere biniyor. Trump bağırıyor: Ben gelene kadar bekleyin!
Trump’a hiç yatırım yapmadım.
Yatırım yapmak?
Zihinsel anlamda.
Yani Trump gelince şöyle iyi olacak, böyle iyi olacak demedim.
Kötü olacak da demedim. Olmayacak da demedim.
Üçü de mümkün. Beklentiye girmek safdillik olur.
Adam, öyle görünüyor ki, biraz uçuk.
Bazen patavatsız.
Bazen cesur.
15 Temmuz darbesi sırasında bir Twitt atmış. Ben geç fark ettim.
Demiş ki, “Deliller var. 13 CIA görevlisi Türkiye’deki darbeye destek oldu.”
Sonra silmiş.
Yahu bu başkan hazine!
(‘Magazin’le ‘hazine’nin kökdeş olduklarını dikkate alalım lütfen.)
Amerika, kovboy filmlerinin anlattığı ‘Vahşi Batı’ devirlerinden ve babaların cirit attığı mafya çağından beri hiç bu kadar temaşaya şayan olmamıştı.
Bizi seyreden çok. Biraz da biz onları seyredelim.