Seçimden önceki son ‘dip dalga’
İnsanlar ölçüp tartıyor. Bir kuyumcu gibi, gram gram, santim santim tartanlar da oluyor, bir oduncu gibi tonla, çekiyle tartanlar da.
Yüzde 100 dediğimiz şey ne yazık ki 100’de bitiyor.
Halbuki, herkesin beklentilerini alt alta koyduğumuzda 100’ü geçiyoruz.
Tuhaf varlıklarız.
Bütün verileri, kafamızda sabitlediğimiz ‘sabite’ye göre tesviye ediyoruz.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalacağına sabitlendiysek, hesaba CHP’den, HDP’den başlıyoruz.
Hesap bazen tuhaflaşıyor. Ötekilere bol keseden verince Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oyları fazla düşük görünüyor.
Fazla düşük, fazla uçuk.
O zaman, Muharrem İnce’den, Meral Akşener’den, olmadı Temel Karamollaoğlu’ndan kırpıp Erdoğan’a ilave ediyoruz.
Ya da tam tersini yapıyoruz.
Hesabımız HDP’nin barajın altında kalmasını gerektiriyorsa, bu sefer öteki partilerin kefesine birkaç gram koyuyoruz.
Yüzde 51, hassas bir oran.
Terazinin başındakilerin işi çok zor değil.
1 gramı bir kefeden alıp öteki kefeye koyunca hesap düzeliyor!
Seçim gecesi televizyonun karşısına geçinceye kadar tartmaya devam ediyoruz.
***
Sonuçlar gelmeye başlıyor.
İlk haberleri kendi sabitemize göre tashih ediyoruz.
Klasik, ‘köylerden gelecek oylar’ hikayesi.
Eskiden köylerden gelecek oylar geç gelirdi.
Şimdi de şehir merkezlerinden gelecek oylar geç geliyor.
Bu ölçüp tartma işlemlerini yapmak eğlenceli.
İzlemek daha da eğlenceli.
Peki bu işlemlere dayanak teşkil eden yorumlar?
Taksicilerden, berberlerden, güvenlikçilerden, tezgahtarlardan derlediğimiz izlenimler?
Onlar da güzel.
Seçimden önce hepsi bilimsel.
Seçim bitince, gözümüzün önündeki gerçekleri ‘sabite’lerimize uydurmaya çalışıyoruz.
Sanki biz doğru bilmişiz de seçmen yanlış yapmış!
Bu seçimde MHP oyları, herkesin ‘sabite’sini bozdu.
Seçim öncesinde lafı çok edilen bir şey vardı.
Deniliyordu ki, külliyetli miktarda vatandaş, Cumhurbaşkanlığı’nda Reis’e verecek, Milletvekilinde MHP’ye.
Doğrudan doğruya “Cumhurbaşkanlığı’nda Reis’e, Milletvekilliğinde MHP’ye vereceğim” diyene ben rastlamadım.
Ama rastlayana çok rastladım.
“Abi böyle böyle diyorlar” diyen beş altı kişi hatırlıyorum.
Biliyorsunuz, Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu yaklaşımın altını çizmişti.
Şimdi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aldığı oyla AK Parti’nin oylarını kıyaslayınca, bu ‘eğilim’in bir söylentiden ibaret olmadığı anlaşılıyor.
En azından yüzde 1-2 oranında sandığa yansıdı.
***
Bir başka ‘söylenti.’
MHP’yle ittifak yapıldığı için, Kürt oylarından önemli bir kısmı HDP’ye gidecek.
Gitmedi.
AK Parti, aşağı yukarı eski oylarını aldı.
Seçime birkaç gün kala, Muharrem İnce’nin İzmir ve İstanbul mitingleri muhalif cepheyi canlandırdı.
Muhalefetin bilhassa sosyal medyadaki söylemlerinde bir taşkınlık başgösterdi.
Bu ‘hava’nın mütereddit AK Partilileri motive ettiğini düşünüyorum.
Ya CHP gelirse?
Milletin hafızasındaki CHP, Muharrem İnce’nin iki ay boyunca anlattığı CHP’den çok farklı.
Özellikle siyasi yelpazenin sağ tarafında duranların hafızasındaki CHP...
Bu ihtimal, kendi çapında bir ‘dip dalga’ oluşturabilecek bir endişedir.
Bence böyle bir ‘dip dalga’ oluştu.
İştahsızdılar.
Riski gördüler, sandığa gittiler.
Birçok ‘dip dalga’ vardı seçimde.
Belki bazıları kuruntuydu.
Bu seçimde hepsinin az veya çok etkisi olmuştur.
Ben de böyle bir ‘son dip dalga’ gördüm.