MHP ne isteyecek?
Eski sistemde ittifaklar yüzde 10’luk baraj engelini aşmak için yapılıyordu.
Refah Partisi’nin 1991 seçimlerinde o zamanki adıyla Milliyetçi Çalışma Partisi ve Islahatçı Demokrasi Partisi’yle yaptığı ittifak bu maksada ulaşmıştı.
Seçime tek başlarına girmeleri halinde muhtemelen baraj altında kalacak olan bu üç parti o seçimde yüzde 16 oy alarak Meclis’e girdi.
O devirdeki ittifakın yasal zemini yoktu.
Refah Partisi bayrağı altında seçime girdiler, uzlaşarak seçim bölgelerinde aday sıralaması yaptılar.
Seçimin sonunda milletvekilleri ittifaktan çıkarak kendi partilerine iltihak ettiler.
62 milletvekili kazanmışlardı. Bu vekillerden 40’ı Refah’ta kaldı. 19’u MÇP’ye gitti. 3’ü de IDP’ye geçti.
Bu dağılım hiç kimse açısından sorun teşkil etmedi.
Çünkü herkes, tek başına seçime girmesi halinde kazanacağı sandalye sayısından daha fazlasını elde etmişti.
İttifakın RP açısından sorunlu tarafı Kürt oylarıydı.
MÇP, Kürt seçmenin bir kısmını RP’den soğutmuştu.
Ancak RP, bu kaybı sineye çekmiş, Güneydoğu’daki mütedeyyin seçmenin bir kısmını feda etmeye razı olmuştu.
Bu kaybın etkileri uzun zaman devam etmiştir.
AK Parti ve MHP 24 Haziran seçimlerinde Cumhur İttifakı’nı kurarak yeni bir ittifak dönemi başlattı.
Cumhur’un karşısına, muhalefet, Millet İttifakı’yla çıktı.
Bu defa ittifaka yasal zemin de hazırlanmıştı.
İttifaktan da bütün taraflar karlı çıktılar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan yüzde 52’nin üstünde oy alarak kendi barajını rahatlıkla aştı.
MHP büyüdü.
***
Saadet Partisi hiçbir yerden milletvekili çıkarabilecek o oranına ulaşamıyordu.
CHP listesinden birkaç aday gösterdiler.
Daha fazlasını alabilirlerdi. SP lideri Temel Karamollaoğlu’nun tok gözlülüğü daha çok CHP ve İyi Parti’ye yaradı.
SP’nin oyları, CHP ve İyi Parti’ye muhtemelen fazladan toplam 10-15 vekil kazandırmıştır.
(Seçim sonrasında gazetelerde, CHP’nin ittifak sayesinde 40 yıldır Meclis’e temsilci gönderemediği 11 ilden milletvekili çıkardığı haberi yayımlanmıştı.)
Tabii, 31 Mart 2019’da yapılacak seçim genel seçim değil. Başkanlık seçimi de değil. Belediye seçimi.
Yasal zemini de yok. Yani seçim pusulasında bir ittifak sütunu oluşmayacak.
(Ben öyle diyorum ama, çeşit çeşit zekalar var. Bakarsın bir akıllı yerel ittifakı pusulaya taşımanın yolunu bulur.)
Yerel seçimde ittifak adetten değildi.
İstisnalardan birini hatırlıyorum.
1994’te Refah’tan Mehmet Ali Şahin”in kazandığı seçim bir yolu bulunup iptal edilmiş, yenilenen seçimde Sadettin Tantan, Refah karşıtı partiler tarafından ittifak adayı olarak Şahin’in karşısına konulmuştu.
O ittifak da sonuç verdi. Tantan kazandı.
31 Mart’ta ittifaka niçin ihtiyaç duyuluyor?
Çok sebebi vardır ama, en çok İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye başkanlıkları için.
(Şu anda, CHP’nin İzmir’i kaybedeceği akla getirilmiyor. Fakat bu da tamamen imkansız değil.)
AK Parti, Ankara veya İstanbul’u veya ikisini birden kaybederse bu muhalefete moral avantaj sağlar.
AK Parti’yi ve yeni sistemi rencide eder.
MHP lideri Bahçeli’nin Cumhur İttifakı’nın yerel seçimde devamını isterken gözettiği şey bu olmalı.
***
Bugünlerde iki partiden heyetler yerel ittifakın protokolünü hazırlamak için görüşmelere başlayacak.
Merak konusu olan şu...
Kim ne isteyecek?
MHP kaç büyükşehir, kaç il, kaç ilçe isteyecek?
Hangilerini isteyecek?
Kayseri’yi mi? Eskişehir’i mi? Gaziantep’i mi?
Belki Adana’yı. Belki Trabzon’u.
Bu şehirleri bir şey bildiğimden yazmadım. Rastgele yazdım.
Mesela, MHP, Ankara’yı isterse AK Parti bu isteği nasıl karşılayacak?
Yerel teşkilatlar bu istekleri nasıl karşılayacaklar?
Tabii seçmen de önemli.
Her bir seçmen sandığın başında ittifaka nasıl mukabele edecek?
İki parti iradelerini beyan ettiler.
Bu ittifak gerçekleşecek.
Amacına da ulaşacak.
Ancak, zannediyorum ittifak protokolünün ayrıntıları bir takım yerel ve genel siyasi sonuçlar üretecek.