Kimyasal olmayan saldırılar devam edebilir
Washington’da yeni bir şey yok. Aynı bizdeki gibi bahardır.
George Town güzel mahalle. Tek katlı, iki katlı, bahçeli, ağaçlı çiçekli meskenler. Öbür taraflar da Amerika’nın her tarafı gibi.
İnsanlar, salınıp seyran ediyordur yine.
Suriye öyle değil.
Halep varken, ne Washington vardı, ne New York.
Ne de Paris ve Londra.
Fakat Halep yıkık.
Hama, yıkık.
Oralarda kimse, kaygısız, yarasız beresiz, korkusuz, dolaşamaz.
Şehrin yıkık olması hazin.
İnsanların yıkık olması çok daha hazin.
Ve, yıkılmış insan betimlemelerini de lüks buluyorum. Daha evvel kendim de yapmış olmama rağmen.
İstanbul’da laleler çıldırdı.
Bizim gazete, Emirgan civarında.
İnsanlar, şu bahar gününde öyle düşmüş ki lalenin peşine... Karar’a dört saatte gelebildim.
İşte görüyorsunuz, hepimiz, gündelik bir telaşın peşindeyiz.
Yeni bir şey yok Washington’da. Trump, esti, gürledi.
Geçen seni, yine bu vakitlerde saldırmıştı ABD.
Şayrat hava üssünde, Rus yetkililerin bildirdiğine göre tamir hangarındaki 6 uçak tahrip edilmişti.
Amerikalılarsa, 20 uçak imha ettik dediler.
59 füze fırlatmış Amerikalılar, bunlardan 23’ü isabet etmiş.
Geçen sene Tomahawk atmışlardı. Bu sene de Tomahawk attılar. Fakat, 103 tane.
Ruslar, “Bizim hava savunma sistemleri 103 füzenin 71’ini önledi” diyorlar.
Beşşar Esat Facebook boykotuna katılmamış anlaşılan. Herkes nasıl da bir tarafıyla Amerikalı!
‘Acımadı kii’ der gibi, salına salına ofisine doğru gidiyor paylaştığı fotoğrafta.
Trump’un çıkardığı gürültünün altı dolu olsa, Amerika, karnında taşıdığı ‘proje’sine başlardı.
Rusya’ya ve İran’a birer sille atar, İsrail’i mutlu edecek bir Ortadoğu’ya doğru yelken açardı.
Nasıl olsa Suudilerin ‘ılımlı’ prensi her siparişe amade.
Suud’da tek sorun kalmış, Prens Muhammed Bin Selman, hem Gazino açıp hem de ‘Hadimü’l Haremeyn’ sıfatını nasıl taşıyacak?
Bu yüzden, tahta Muhammed Bin Selman oturacak, ama ‘Hadimü’l Harameyn’ sıfatı babası Selman Bin Abdülaziz’de kalmaya devam edecek diyorlar.
Ramazan-ı Şerif’te bazı değişiklikler bekliyor Suudiler.
Silleyi atarsın da...
Ortadoğu’da herkes ‘gel bana bir sille at’ diye yanağını hazır tutmuyor. Her şeyin maliyeti var.
Trump, başka işlerden ne kadar anlar bilemem ama, maliyetten anlar.
Maliyetten anladığı için, işi büyütmedi. Panayırda sigaraya halka atar gibi... Birazcık oynadı bıraktı.
Ne üttü, ne ütüldü.
Bu tahmin edilmeyecek bir şey değildi. Ben bile, “Trump bir sürahi suyla şelale yaparsa” demiştim.
Amerikan tarihinde bir satır da olsa yazılsın. ‘Esat kimyasal silahla insan öldürdü, Trump da Esat’a Tomahawk attı.’
Ne güzel bir sicil!
Bu öyküde, dikkat çekici olan Türkiye’nin duruşuydu.
İran ve Rusya, malum, çok kızdılar Amerikan saldırısına.
Şu anda, Astana sürecinde Rusya ve İran’la birlikte çalışıyor Türkiye.
Buna rağmen, ‘İran ne der, Rusya ne der’ diye düşünmeden, bütün yetkililerinin ağzından, saldırıyı ‘olumlu’ bulduğunu açıkladı.
Hatta, dün, Esat’ın senelerdir kimyasal olmayan saldırılarda da masum insanları öldürdüğünün, bunların da karşılıksız kalmaması gerektiğinin altını çizdi.
Bu, samimi bir duruş.
Türkiye, bu duruşu sayesinde bölgedeki bütün unsurlardan yani ABD’den, yani Rusya’dan, yani İran’dan ve diğerlerinden farklı.
Amerika’nın saldırısı bitti.
Pentagon da açıkladı. Bu kadardı.
Hayat, devam edebilir.
Esat da, kimyasal olmayan saldırılarına devam edebilir.
Şimdiye kadar anlamadıysak, bu son tecrübeyle anlamış olmamız lazım.
Bizim ölülerimiz, bizim ölümümüz, elin oğlu için keyfe kederdir.
Trump mı düşünecek bizi? Macron mu? May mi?
Hatta Putin mi?