Filistin bir ‘ölçüt’tür. Bir şeyin ne olduğunu, ne olmadığı anlamakta kullanabileceğimiz bir ölçme vasıtası.
‘Kriter’ de diyebilirdim. ‘Kıstas’ tam karşılamıyor ama, anlamı yakın.
Biz ‘ölçüt’le idare edelim.
Neyin ölçütü?
Yeryüzündeki Müslümanlarla beraber olup olmamanın ölçütü.
‘Filistin’ diye bir meselesi olmayan bir Müslüman tasavvur edilemez.
Filistinliler’in mahrumiyetine, maruz kaldıkları zulümlere, vatanlarının elinden alınmasına, İsrail askerlerinin, Filistinli çocuğun kolunu kırmasına veya öldürmesine duyarsız bir Müslüman vicdanı düşünülemez.
***
Trump, ABD’nin başkentini Kudüs’e taşıyacaklarını açıklayınca herkes neticeye etki etsin etmesin, bir şeyler yaptı.
En azını yapan, buğz etti.
Kimisi bir şeyler söyledi. Ya kınadı, ya ‘yanlıştır’ dedi, beğenmediğimiz Arap rejimleri bile aleyhte açıklamalar yaptı.
İşte dün, Arap birliği toplandı, Trump’ın kararından dönmesini istedi.
Ben, ilk günden itibaren, zaman zaman dile getirdiğim bir gerçekliğin bir defa daha teyit edilip edilmeyeceğini görmek için bekledim.
Neydi o gerçeklik?
Dünyada şöhret bulmuş bir tabir var. ‘Ilımlı İslam.’
Bu, yanıltıcı bir vasıflandırmadır.
İlk anda, fanatik olmayan bir Müslüman tipini nitelediği düşünülebilir.
Hayır öyle değil.
Buradaki ‘ılımlı’ sıfatı, Filistin konusunda veya İsrail konusunda duyarsız olanları anlatmak için kullanılıyor.
Ve ABD’nin tanıdığı ideal ‘Ilımlı İslam’ modeli Fetö’dür.
Fetö, İsrail’in işlediği zulümler konusunda duyarsızdır.
Hatırlıyorum, birkaç yıl önce Gazze’deki saldırılar konusunda o taraftan bir açıklama gelmişti. Açıklamada, İsrail’e değil, Türkiye hükümetine tenkit vardı.
Yahu, hükümeti eleştireceksen eleştir. Ama bir kere de Gazze’de çocukları öldürenleri eleştir.
Yok öyle bir şey.
Trump’ın açıklamasına da, beklediğim gibi, tek kelime etmediler.
Sureta bir açıklama yapsalardı kanaatimiz değişecek miydi? Hayır. Bir istisna kaideyi bozmaya yetmez.
Sonra baktım, bir tanesi bir açıklama yapmış.
Twitt atmış.
Trump’ın açıklamasından sonra Müslümanlar sokaklara döküldü ya...
***
Adını anmak istemiyorum, Fetö muhitinden bir tip, Trump’ın kararını protesto eden Müslümanları Amerikalılara şikayet etmiş.
Tabii İngilizce olarak. Çünkü bize değil, ecnebilere duyurmak istiyor mesajını.
Demiş ki, bu sokaklara çıkanlar Erdoğan’ın aile vakfı Tügva, hükümet yanlısı gruplar, Türk Hizbullahı ve el-Kaide bağlantılı gruplar tarafından yönlendiriliyor.
Tabii, bir Müslüman’ın vicdanı olamaz. Kendi aklıyla, kendi iradesiyle kötülüğe karşı çıkamaz değil mi?
Senin gibi, ancak kurulunca çalışır... Kurulsa bile haşa, İsrail’in zulmüne yan gözle bile bakamaz değil mi?
Hasılı kelam, ‘ölçüt’ bir defa daha doğrulandı.
Bizi yanıltmadılar.
Her konuda yalpa yapabiliyorlar, kıvırabiliyorlar, yamulabiliyorlar.
Takiyyenin her çeşidi serbest, her kılığa girebilirsin.
Yalan, dolan, kumpas, bunlarda ‘amel-i salih’ yerine geçiyor.
Fakat, Filistin söz konusu olduğunda takiyye bile yapamıyorlar.
İsrail’i tenkit etmek, sanki ‘elfaz-ı küfür’dendir.
Ne mi demek, ‘elfaz-ı küfür?’
Bilmeyenler için açıklayayım da mevzuyu kapatalım.
Akait kitaplarında genellikle bir elfaz-ı küfür bahsi vardır.
Düz çevirisi ‘küfür lafızları’ veya ‘küfre sebep olan sözler’dir.
Söylersen veya orada bahsedilen davranışlarda bulunursan dinden çıkarsın.
Yani?
İsrail’in işlediği zulümleri eleştirirsen, ‘Ilımlı İslam’dan çıkarsın.
‘Ilımlı İslam’ konusunda ‘tecdid-i iman’ eden Suudi yönetimi de, gazete editörlerine, radyo ve televizyon kanallarının müdürlerine Trump’ın açıklaması hakkında fazla haber yapmamalarını tavsiye etmiş.
Demek adamlar işi öğrenmiş!
